Site Rengi

DOLAR 32,3360
EURO 35,1197
ALTIN 2.241,35
BIST 8.722,98
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 9°C
Hafif Yağmurlu
Eskişehir
9°C
Hafif Yağmurlu
Çar 9°C
Per 6°C
Cum 10°C
Cts 14°C

Kuklalar ve Kuklacılar

16.09.2020
A+
A-

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2004 yılı tahminlerine göre dünyada 1,1 milyar insan, temiz içme suyundan yoksundur. Sürdürülebilir Gelişme İçin Dünya İş Konseyi uzmanları ‘2025 Yılına Kadar Su Senaryoları’ adlı rapor hazırlatırlar. Uzmanlar bu raporda gelecek 20 yılın dünyadaki ülkeler için kritik olduğunu, ülkelerin zenginleşirken kıt olan su kaynakları üzerinde ağır baskı oluşturacaklarını belirtmektedir. Bu raporda belirtilen senaryolara göre su krizi, toplumsal kalkışmalara, ekonomik krize ve Avrupa’ya doğru kitlesel bir göçe sebep olabilecektir. Dünya Su Konseyi Başkanı, Loïc Fauchon Meksika’da 4. Dünya Su Forumu’nda şöyle diyordu: “Su hakkı insan onurunun ayrılmaz bir parçasıdır. Gelin bunu her devletin anayasasına yazalım, gelin bunu merkezi hükümet ve belediye binalarının ön yüzüne işleyelim ve gelin bunu her okulda, çocuklarımızın defterlerine yazalım.” Günlük ihtiyaçlarını karşılamak için, her insanın günde minimum 20-50 litre temiz suya ihtiyacı vardır. Dünyada milyarlarca insan temiz içme suyundan mahrumdur. Her gün 5 yaşın altında 3900 çocuk suyla ilgili hastalıklardan ölüyor. Suyun temel insan hakkı olarak kabulü, insanların, insan onurunun ve yaşamının vazgeçilmez temel unsuru olan suya ulaşmalarını kolaylaştıracak ve bunu çeşitli kişi ve kurumlar önünde ileri sürmelerine yardımcı olacaktır. Ülkemizde kamusal bir mal olarak suya yeterli önemin verildiği söylenemez.

İNSAN HAKKI OLARAK SU

“Su hakkı uluslararası alanda ilk olarak 1977 BM Su Konferansı Mar Del Plata deklarasyonu ile kabul edilmiştir. Bundan sonra, Rio Konferansı’nda, Kyoto 2003 Dünya Su Forumu’nda su, bir ihtiyaç ve hak olarak kabul edilmiştir. Suyun bir hak olarak tanınması, hakkın kullanımının etkin kılacak ve uygulanmasının kontrolünü sağlayacaktır.
Temiz su hakkı, ticari bir mal ve yardım anlamında bir hizmet olmaktan ziyade hukuk düzenin koruması altında olan bir haktır. Temel ve gelişmiş seviyede temiz suya ulaşım çabaları hızlandırılmalıdır.” Yukarıdaki bilgiler Türkiye Barolar Birliği dergisinin 80.sayısında 2009 yılında yayınlanan “Kâr mı, İnsan Hakkı mı? Bir İnsan Hakkı Olarak Su Hakkının Dava Edilebilirliği” başlığını taşıyan hakemli bir makaleden alıntıdır. Aklı ve bilimi öncüllediğini iddia eden, Eskişehir’deki toplum sağlığını ilgilendiren damacana rezaletine ağzını açmayan Eskişehir Tabip Odası’nın yöneticilerine ithaf ediyorum bu makaleyi… İdeolojilerinin o kadar esiri olmuşlar ki, siyasal zeminde HDP ve CHP’nin icraatlarını, örgüt düzleminde DHKP-C, PKK, TİKKO gibi örgütlerin hiçbir eylemlerini asla eleştirmezler. Bu rezalet CHP ve HDP hariç herhangi bir partinin yönettiği belediyede yaşansa idi, bilim ve akıl akıllarına gelir halk sağlığı adına hemen bir eylem düzenlerlerdi. Pek duyarlı sivil toplum örgütleri, çevre ve oda meslek örgütleri tarafsınız, taraf olduğunuz halk sağlığı ve toplum duyarlılığı değil. Suskunluğunuzun nedeni belediyenin CHP’de olması… Maalesef ülkemizde ağır bir yanılgı mevcut, bu yanılgı üniversite diplomasını alan herkesin kendisini aydın zannetmesi. Aydın olmak için önce aydın ahlakına ve vicdanına sahip olmak gerekir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan hadiselere bile yorum yapan özgürün basınının Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan rezaletle ilgili toplumu enforme etmemesine, susmasına şaşırdık mı, asla! Çünkü ya-za-maz-lar, hatta danışman-gazeteci köşesinde olayı basit bir insan hatası olarak değerlendirerek, ayağınıza su getiriyoruz daha ne istiyorsunuz dedi. Diğer özgür olamayan özgür basın ne yaptı? Hiçbir şey. Onlara da bravo. Eskişehir’in anlı-şanlı gazetecilerinin 1980 öncesi hangi fraksiyonlarda olduğunu bilseniz asla özgür ve objektif olmayacaklarını, bilirsiniz. Damacana rezaletinin, “Kalabak Suyuma sahip çıkıyorum” evrilmesi her türlü takdire layıktır. 12 dünya kupası, iki askeri darbe, iki postmodern darbe, 1 darbe girişimi gördüm, böyle algı çalışması görmedim. Damacana rezaletini ortaya çıkaran şehirdeki birkaç iyi gazeteciden birisi olan arkadaşımıza büyük geçmiş olsun. İdam edilmediğine yatsın, kalksın dua etsin. Damacana rezaletinin diğer tarafı, ESKİ’yi denetlemekle yükümlü olan fakat denetlemediği ortaya çıkan Sağlık Müdürlüğü ve Halk Sağlığı Başkanlığını yöneten bürokratlar sözleşmeli personel olarak görev alıyorlar ve sözleşmeleri ekim ayında yenilenecek. Böylece Sağlık Müdürlüğü’nün sessizliğini de anlamış oluyoruz. Sus ve yoluna devam et, nasıl olsa bu ülkede her şey unutulur! Yazık çok yazık. Kafama takılan bir husus var ki hiç mantığa oturmuyor. Eskişehir’de rezalet, ‘Kalabak suyuma sahip çıkıyorum’a evrilirken, normal şartlarda algılatörler AK Parti’nin kontrolündeki hükümete vurmak için “AKP’li Sağlık Bakanlığı” diye yeri göğü yıkarlardı fakat Sağlık Müdürlüğü hakkında tek kalem oynatmadılar. Kuklaların ve kuklacının mentaline göre bu iş Ak Parti’de yıkılması için gerekirdi ancak enteresan şekilde ilk defa Eskişehir’de Hükümetin yönettiği bir kuruma saldırmadılar. Anlaşılıyor ki bu şehirde artık öğrendiğimiz veya öğreneceğimiz hiç birşeye şaşırmayacağız. Eskişehir Sağlık Müdürümüz Kütahya’da aile hekimi olarak çalışmış, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’nda kariyer yaparak profesör ünvanını kazanmış fakat âile hekimliği ile bir çalışma yapmamış. Pandemi başladığında âile hekimleri koruyucu malzemelerini, müdürlükten temin edememişler; herkes başının çaresine kendisi bakmış. İster inanın ister inanmayın, şaka gibi. Devleti yöneten hükümet temsilcisi siyasetçileri tekrar uyarıyorum! Bürokrat orada olmaz, başka yerde olur. Allah var; Sağlık Müdürlüğü’ndeki maaşları hiçbir yerde alamazlar fakat yine de belli bir ücreti her yerde alırlar. Fakat başarısızlığın bedelini de partiniz ve siz ödersiniz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.