Site Rengi

DOLAR 32,6910
EURO 34,9201
ALTIN 2.505,20
BIST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 15°C
Hafif Yağmurlu
Eskişehir
15°C
Hafif Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 26°C
Sal 26°C

TÜDAM’da Türk Dünyasında Kadın ve Müzik Konuşuldu

TÜDAM’da Türk Dünyasında Kadın ve Müzik Konuşuldu
24.08.2021
A+
A-

Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÜDAM) tarafından her ay düzenlenen “İlgiden Duyguya Duygudan Ruha” Türk Dünyası Kültür Sanat seminerlerinin altıncısı çevrimiçi olarak gerçekleşti. Konuşmacı olarak Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyzan Göher’in ‘Türk Dünyasında Kadın ve Müzik’ başlıklı sunumla katıldığı söyleşinin moderatörlüğünü TÜDAM Müzik Terapi Atölyesi Sorumlusu Prof. Dr. Şükrü Torun yaptı.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜDAM Müzik Terapi Atölyesi Sorumlusu Torun, “Türk Dünyasında Kadın ve Müzik” konusunun çok kapsamlı olduğunu vurgulayarak; izleyicilerin böylesine geniş bir konuyu bu alandaki çalışmaları, kitapları ve makaleleriyle tanınan Prof. Dr. Feyzan Göher’den dinlemekten mutluluk duyacaklarını belirtti ve konuşmacının kısa özgeçmişini sundu.


Prof. Dr: Feyzan Göher: “Türk devletlerinde kadının konumu, dönemin diğer devletleri ile kıyaslanamayacak kadar özgür ve etkindi”

Prof. Dr. Feyzan Göher konuşmasına, eski Türklerde kadının konumuna ilişkin kaynaklardan, o dönemlerde Türk kadınının o dönemdeki çağdaşlarına göre oldukça önemli ve sıra dışı bir statüde olduğunun açık bir şekilde anlaşıldığını belirterek başladı.  Dr. Göher şöyle devam etti: Bu kaynakların başında Çin yıllıkları ve seyahatnameleri gelir. Kök Türklerden itibaren ise Türk kaynakları, Bizans ve devamında Arap kaynakları, arkeolojik bazı bulgular, minyatürler, freskolar da bizleri bu konuda aydınlatmaktadır. Hun, Kök Türk ve diğer Türk devletlerinde kadının özgür ve etkin konumu, bir erkek gibi toplum içinde hak sahibi oluşu, gerektiğinde savaşması vesosyal etkinliklerde yer alması gibi olgular, kendi toplumlarında benzer bir durumu görmeyen yabancı elçi ve seyyahları çok şaşırtmış ve dolayısıyla bu konuya değinmedengeçememişlerdir.”

Prof. Dr. Feyzan Göher, dönemi anlatan görsel materyallerle zenginleştirdiği sunumunda, kağanlar gibi tören ile katunlukmakamına oturan ve Kök Türk yazıtlarında isimleri geçen katunlar / hatunlar’ı tanıttıktan sonra, genel olarak aile hayatında da kadının ne denli saygın bir konumda olduğunu görseller eşliğinde anlattı. Türk kültüründe kadınların “boşanma hakkı” gibi o dönem için çok ileri hukuksal haklara sahip olduğunu vurgulayan Göher, savaşlara katılan, toplum hayatında törenlere, eğlencelere eşlik eden ve Çin’e dans ve müzik eğitimi vermeye giden Türk kadınlarından da örnekler verdi.

“Türk Dünyasında kadın, hayatın her alanında olduğu gibi, müzik alanında da yer almıştır”

Eski Türklerde Şamanizm inancına göre din uluları olarak kabul edilen kamlar arasında kadın kam’ların da yer aldığına işaret eden Göher, sağaltım törenlerinde müzikten yararlanan ilk müzikle tedavi örneklerden sayılabilecek ritüellerinde kam’ların kullandığı en önemli araç olan kam davulu hakkında bilgi vererek, kendi koleksiyonundan çeşitli büyüklük ve şekillerde davul örnekleri gösterdi. Günümüzde Orta Türkistan ve Sibirya Türklerinde kadın müzisyenlerden ve bu konuda yaptığı inceleme gezilerinde Saha Türkleri ilgili gözlemlerinden de bahseden Prof. Dr. Göher, eski Türklerde kadın-müzik birlikteliğinin sadece ‘kadın kam’ örnekleri ile sınırlı olmadığını, zaman içinde farklı müzik türleri çıktıkça çok ünlenen, hatta Çin’e giderek müzik ve dans eğitimi veren Türk kadın müzisyenlere de rastlandığını anlatarak: “KökTürklerin ardından onların kültürü ile yoğrulmuş Uygurların tarih sahnesine çıktığını görüyoruz. Uygur kültürü; tıp, edebiyat, resim, mimari ve müzik gibi birçok alanda sadece Türk tarihi için değil, dünya tarihi için de ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Uygur vesikalarında, kadınların Hun ve Kök Türklerde olduğu gibi üretken bireyler olarak toplumsal hayata katıldığını, hukuk belgelerinde kadının şahit, borçlu, alacaklı olarak yer aldığını görüyoruz. M.S 700-800’lü yıllarda o dönemin şartlarında baktığımız zaman, bunu kadının hukuk karşısında erkeklerle eşit “birey” olarak kabul edildiği, çağın çok ötesinde bir konum olarak değerlendirmek gerekiyor.” dedi.

“Bir Türk çalgısı olan çeng, sıklıkla kadın müzisyenlerle özdeşleştirilen arp’ın atası olarak uluslararası arenada da tanıtılmalıdır”

Dr. Göher, Uygur Türklerinde kadın müzisyenlerin, kadın ve erkeklerin bir arada yer aldığı orkestraların resmedildiği minyatürler, duvar resimleri ve freskolardan örnekler göstererek kadınların üflemeli, telli çeşitli enstrümanlar kullandığını, bunların arasında, arpın ataları arasında yer alması gereken “çeng” çalgısının öne çıktığını ve şu anda Rusya’da St. Petersburg Hermitage müzesinde sergilenen “Hun Çengi”nin M.Ö 2. yüzyıla tarihlendiğini belirtti. Dr. Şükrü Torun da bu konunun müzik tarihi açısından çok önemli olduğunu, bir Türk çalgısı olan ‘çeng’in günümüzde de kadın müzisyenlerle özdeşleştirilen ‘arp’ın atası olarak uluslararası arenada da tanıtılması gerektiğini vurguladı.

“Selçuklu seramikleri üzerindeki zengin dekorlar müzik tarihine de ışık tutmaktadır.”

Seminerin devamında, yıllarca dünyadaki çeşitli müzeleri dolaşarak Selçuklu seramikleri ile ilgili yaptığı kapsamlı araştırmalarda, seramik objelerin üzerinde kadın müzisyenlerle birlikte yer alan çeşitli enstrümanları da incelediğini anlatan ve: “Özellikle Büyük Selçuklu döneminde Moğol saldırıları sırasında birçok belgenin yangınlarda yok olmasına karşılık, zamana ve ateşe dayanıklı olan seramikler günümüze kadar ulaşabilmiştir. Selçuklu seramikleri üzerindeki zengin dekorlar müzik tarihine ışık tutmaktadır.”diyen Göher; kitaplarında da yer verdiği vurmalı, üflemeli ve telli çalgılar ile bunları kullanan kadın müzisyen figürlerine ilişkin görselleri paylaştı.

“Türk Dünyasında Kadın ve Müzik” söyleşisi, Prof. Dr. Şükrü Torun’un ve konuk konuşmacı Prof. Dr. Feyzan Göher ve izleyenlere hitaben yaptığı teşekkür konuşması ile sona erdi. Söyleşi, eş zamanlı olarak Anadolu Üniversitesi’nin resmî YouTube kanalından da canlı olarak yayınlandı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.