AK Parti Sözcüsü Ünal: “CHP’nin derdi seçim güvenliği değil”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, “CHP’nin derdi seçim güvenliği değil, bu konuda bir meşruiyet krizi oluşturmak, kafa karıştırmak. 8 defa kaybettikleri seçimi 9. defa kaybedeceklerini bildikleri için bugünden buna bir bahane hazırlamak gibi bir gayret görülüyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Genel Merkezi'nde yapılan MYK toplantısı sonrasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap veren Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, CHP’nin seçim güvenliği konusunda komisyon kurmasına ilişkin, CHP’nin derdinin seçim güvenliği olmadığını, meşruiyet tartışması oluşturmak olduğunu söyledi. BBP’nin Meclisteki 26 maddelik öneriyi tamamlayacak bir paketin eklenebileceği açıklamasına ilişkin Ünal, “Milli Mutabakat Komisyonunun hazırladığı ilk paket şuanda Anayasa Komisyonunda görüşülüyor. Komisyon değerlendirmelerini yapıyor. Buradan Genel Kurula gelecek. Milli Mutabakat Komisyonu çalışmalarını tamamlamış değil. İttifak oluşumunun hukuki alt yapısına dair bir yasal düzenlemeye ilişkin çalışmasını tamamladı. Genel Kurula bu çalışma geçtikten sonra biz tekrardan Milli Mutabakat Komisyonu olarak diğer konularda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Mevcut düzenlemeye ilişkin herhangi bir eksiklik ya da ekleme gerekliliği komisyon çalışması sırasında değerlendirilecektir. Komisyon çalışmaları tamamlanmadan bu konuda bir şey söylemek doğru değil” diye konuştu.
“CHP’nin derdi seçim güvenliği değil”
CHP’nin oluşturduğu sandık güvenliği komisyonu konusunda siyasi partilerle görüşmesine ilişkin soruya Ünal, “Biz siyasetteki iyi niyetli her çalışmanın yanındayız ve destekleriz. CHP’nin hemen 2011’den, Sayın Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasını müteakip 2011 seçimlerinin akabinde ilk krizleri yemin krizi ve Meclisin meşruiyeti tartışmasıydı. Kılıçdaroğlu’nun CHP’si ilk günden itibaren bütün kurumların güvenilirliği, bütün kurumların millet nezdindeki itibarına dönük saldırılarıyla siyasete başladı. Bugün geldikleri noktada maalesef Türkiye’nin en güçlü olduğu seçim sistemi ve seçim güvenliği konusunda oluşturmak istedikleri, hem 16 Nisan referandumu ile oluşturmak istedikleri hem de bugün sistematik bir propaganda ile oluşturmak istedikleri şey bir meşruiyet tartışması. Biz seçim güvenliği konusunda her türlü çalışmaya açığız ve her türlü önlemi alıyoruz” yanıtını verdi.
Seçim güvenliği, sandıkların güvenliği konusunda en hassas olan partinin AK Parti olduğunu kaydeden Ünal, “İyi niyetli her türlü girişime, öneriye, çalışmaya açığız. Bu konudaki ilgili düzenleme şuanda Anayasa Komisyonunda görüşülüyor. CHP’nin eksik gördüğü bir şey varsa Anayasa Komisyonunda, Genel Kurulda bu konudaki görüşlerini bizimle paylaşır. CHP’nin derdi seçim güvenliği değil, bu konuda bir meşruiyet krizi oluşturmak, kafa karıştırmak. 8 defa kaybettikleri seçimi 9. defa kaybedeceklerini bildikleri için bugünden buna bir bahane hazırlamak gibi bir gayret görülüyor” ifadelerini kullandı.
“Birilerinin derdi herhangi bir şekilde pancar üreticisi veya gıda güvenliği değil”
Şeker fabrikaları ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devreye gireceği yönündeki iddialara cevap veren Ünal, “Türkiye Şeker Fabrikaları ile ilgili 2000 yılında özelleştirme kapsamına alındı. 2008 yılında ise şeker fabrikaları özelleştirme programına alındı. O dönemde bu konu gündeme geldiğinde yeniden kamuoyunun bu husustaki yaklaşımları, hem milletvekillerimizin hem de bölgedeki STK’ların girişimleri ile 2012 yılında da bir ertelenme gerçekleşti. Biz burada Türkiye Şeker Fabrikalarının satımından ziyade devletin bu hususta 18 yıldan beri uğradığı zararın giderilmesi, ama bu giderilirken de çalışanların haklarının korunmasının bizim için öncelik olduğunu, özelleşecek fabrikalarda çalışan memurlara tanınacak imkanları güvence altına alarak, çalışan daimi ve geçici işçilere tanınan imkanları ve seçenekleri güvence altına alarak, kazanılmış hakların herhangi bir şekilde kaybına fırsat vermeden, çiftçilerimizin hiçbir şekilde mağdur olmasına izin vermeden gerçekleştireceğimiz bir düzenlemeyi konuşuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda herhangi bir müdahalesi söz konusu olmayacak. Burada mevcut durumda Türk Şeker’e pancar temin eden çiftçiler mevcut kotaları kapsamında pancar üretmeye devam edecekler. Herhangi bir şekilde Türk Şeker’e pancar temin eden çiftçilerin mevcut kotaları ile ilgili bir kısıtlama söz konusu olmayacak. Bu fabrikaların üretim devamlılığı ve zorunluluğu mutlaka sağlanacak. Şeker üretimi ile doğrudan ilişkisi bulunmayan arsa ve araziler ihale dışında tutuldu. Özellikle kamuoyunda gıda güvenliği üzerinden ve nişasta benzeri üzerinden oluşturulmak istenen ciddi bir kara propaganda var. Şunun bilinmesini istiyoruz, biz 16 yıldan beri hiç kimseyi mağdur etmeden, kazanılmış hakları zayi etmeden, iktidarda yürüttüğümüz politikalar sayesinde her seçimde bu aziz millet bizi onaylıyor. Birilerinin derdi herhangi bir şekilde pancar üreticisi veya gıda güvenliği değil, bu mesele üzerinden iktidara dönük bir istismar alanı oluşturmak. Biz çalışanların haklarından pancar üretimine, pancar üreticilerinin kotalarından üretimin sürdürülebilirliğine kadar her şeyi yakından takip ediyor, bunların korunması konusunda büyük bir hassasiyet gösteriyoruz“ dedi.