Bebeğiniz Işığa Bakamıyorsa ‘Glokom’ Olabilir
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Glokom Birimi’nden Prof. Dr. Nilgün Yıldırım, tüm dünyada körlük nedenleri arasında ikinci sırada yer alan glokom hakkında bilgi vererek: “Doğumsal veya erken çocukluk döneminde glokom gelişebilir. Özellikle gözleri iri olan ve ışığa bakamayan bebeklerde doğumsal glokom düşünülmelidir” dedi.
ESOGÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Göz Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından 8-14 Mart Dünya Glokom Haftası dolayısıyla, ESOGÜ Sanat Galerisi’nde (Hastane Mermer Salon) glokom hastalığı hakkında farkındalık oluşturma amaçlı karma sergi açıldı.
“Glokomun 78 milyon kişiyi etkilediği ve 11 milyon kişinin de bu nedenle görme yetisini kaybettiği bilinmektedir”
Açılan sergi ve glokom hastalığı ile ilgili bilgi veren Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Glokom Birimi’nden Prof. Dr. Nilgün Yıldırım, “Glokom görme işlevini beyne ileten göz sinirinin kronik ilerleyici bir hastalığıdır. Tüm dünyada körlük nedenleri arasında ikinci sırada yer alan glokomun günümüzde 78 milyon kişiyi etkilediği ve 11 milyon kişinin de bu nedenle görme yetisini kaybettiği bilinmektedir. Yapılan çalışmaların sonuçları ileriye yönelik yansıtıldığında 2040 yılında 40-80 yaş arasında 111,8 milyon glokom hastasının olacağı tahmin edilmektedir. Sinsi bir hastalık olan glokomda erken tanı ve tedavi görmenin korunması açısından çok önemlidir. Gelişmekte olan toplumlarda glokom olgularının % 90’ının hasta olduğunu bilmediği çalışmalarda gösterilmiştir. Son yıllarda yapay zeka ile toplumdaki riskli grupları saptamaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Glokom konusunda toplumu bilinçlendirmek ve farkındalık oluşturmak üzere her yıl Mart ayında tüm dünyada glokom haftası etkinlikleri yapılmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Özellikle gözleri iri olan ve ışığa bakamayan bebeklerde doğumsal glokom düşünülmelidir”
Ayrıca Yıldırım: “Bu yıl 8-14 Mart tarihleri arasında yapılmakta olan etkinlikler kapsamında üniversitemiz Sanat Galerisi’nde Prof. Zehra Çobanlı önderliğinde ‘Bakış’ isimli karma sergi açılmıştır. Ayrıca 11 Mart tarihinde ESOGÜ Hastanesi Poliklinikler girişinde göz tansiyonu ölçümü ve toplumu bilgilendirme etkinliği yapılacaktır. Glokom gelişmesinde yaş, ailede glokom olması, göz içi basıncı yüksekliği, yüksek miyop veya hipermetrop gibi kırma kusurları, uzun süre kortizon kullanımı, diyabet, migren, yüksek ve düşük kan basıncı, dolaşım bozukluğu risk faktörleri olarak sayılabilir. Bunun yanında göz travması geçirilmesi, bazı göz ameliyatları, ince göz siniri ve kornea dokusu olması da glokom için risk oluşturabilir. Glokomun farklı tipleri bulunmaktadır. Primer açık açılı glokom öncelikle beyaz ırk ve Afrika toplumunda görülürken, kapalı açılı glokom Asya’da daha fazla görülür. Bu olgular da kronik olmakla beraber akut atak olduğunda şiddetli göz ağrısı ve hızlı görme kaybı ile acil bir durum meydana getirebilir. Ayrıca ülkemizde tüm sistemi etkileyen eksfoliyatif sendroma bağlı glokom da sık görülmektedir. Doğumsal veya erken çocukluk döneminde de glokom gelişebilir. Özellikle gözleri iri olan ve ışığa bakamayan bebeklerde doğumsal glokom düşünülmelidir” şeklinde konuştu.
“Glokoma bağlı görme kaybının geri dönüşü yoktur”
Ayrıca Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Glokom Birimi’nden Prof. Dr. Nilgün Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
“Glokoma bağlı görme kaybının geri dönüşü yoktur. Tedavi ile görme kaybının ilerlemesi yavaşlatılabilir. Bu nedenle erken tanı için düzenli göz muayenesi olunması önemlidir. Özellikle aile üyelerinde glokom bulunan kişiler, 10 kat daha fazla risk taşıdıkları için daha sık ve erken yaşta göz kontrolü yaptırmaları açısından uyarılmalıdır. Glokom tedavisinde göz tansiyonunun düşürülmesi amaçlanır. Bunun için göz damlası, lazer tedavisi ve cerrahi uygulama yapılmaktadır. Glokomda kötü gidişi engellemek için tedaviye uyum (göz damlalarının zamanında ve sürekli kullanılması) ve göz kontrollerini aksatmamak çok önemlidir. Sağlıklı göz, sağlıklı beden kavramı glokom hastalığı için de geçerlidir. Bu nedenle sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, sigara içmeme, kafein alımını düzenleme ve travmalardan gözün korunması ayrıca dikkat edilmesi gereken hususlardır.”
Öte yandan ESOGÜ Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Arslantaş, Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Birgül Yelken, ESOGÜ Hastanesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Hüseyin Gürsoy, öğretim elemanları ve sanatseverlerin katılımıyla açılan sergi 14 Mart’a kadar gezilebilecek.