Site Rengi

DOLAR 32,5633
EURO 34,9059
ALTIN 2.427,50
BIST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 27°C
Hafif Yağmurlu
Eskişehir
27°C
Hafif Yağmurlu
Per 23°C
Cum 25°C
Cts 21°C
Paz 19°C

Ben de Taşralıyım

17.07.2021
A+
A-

Ruhumda bazen, “hane-i berduşluk” halleri de yok değil. Kimisi, Tunalı’ nın kuytu köşelerinde durumunu icra ederken eh! Bizler de, kofter tuğlalarının imalatların yapıldığı ocakların tozlu, çamurlu imalatlarının olduğu alanlardaki ve arka sokaklarında yetişmiş, biraz da mürekkep yalamış takımından sayılırız!
Henüz o zamanlarda, TV’ lar yoktu. Sadece 25 tane yazlık sinema bahçeleri vardı.
TEPEBAŞI’NDA HAYAT VAR!

Kapıda müşteri çağıran teşrifatçılık yapan, minicik kısacık kot giymiş, bağrını açmış genç kız çığırtkanlar!
Buyurun!
İçeri bir girin de görün. Hesap öderken 400 lük Pimaş boruyu yerleştirsinler. Hanyayı konyayı görün o zaman.

BARLAR SOKAĞI MEMLEKETİMİN YÜZÜ DEĞİLDİR.

Hani, AK Partinin kongrelerini eleştirenler vardı ya, “BARLAR” sokağındaki, “lebalep” manzaraları hiç görmemişler!

Yasaklar kalktı ya. Her şey serbest!

Kollarındaki renkli dövmeleri ile acayip desenli tişört baskıları, burnunda, dilinde, kaşında pirsingleri, acayip makyajları ile BARLARI sokağını mekân tutmuş karanlık gecelerin, neon lambaları ile aydınlatılan sokakları, içeriden gelen müziklerin birbirine girdiği “loş” mekânlarda, “Tepebaşında hayat vardır” şarkısını söyleyenler de var!

Yaşam tarzı böyle.
Var mı itirazı olan!..
Yok!
Kimisi! Bursa’dan, kimisi Afyon’dan, Kütahya’dan gelen niyetlerinin “hovardalık” yapmak olduğu besbelli olan “hanzolar” için, BARLAR sokağında keselenmeyi peşinen kabullenmiş bir zevat var. Pencere kenarında kadeh kaldırırken, aynı zamanda kendi “hıyarlıklarına” da kahkaha atıyorlar!

Burada, sözde genç kızları tavlamak için, pusu kurmuş, kuytu köşelerde fasıl nöbeti tutan kaşarlanmış, sözde erkek taifesi.

Hiçbir mesleği olmayan, sadece tüketen lümpen bir asalak zevat.
İnorganik ilişkiler. İstanbul sözleşmesini savunanalar buraları bilmiyorlar mı?
Biliyorlardır herhalde..
Geldiğimiz, kontrollü sosyal yaşam böyle bir şey. Birde neymiş efendim; yaşam tarzımıza “müdahale” varmış! Diyorlar.

Kim ne yapmış ki?
Bak şu konuşana! Sizi gidi “tintoşlar” sizi.
LEBALEP VE ÖTESİ.

Alaca karanlığa ellerde kadehlerin kaldırıldığı, sigaraları parmak arasında keyifli, keyifli tüttürenler. Bazılarında da nargileler var. Dumanları havalarda dans edercesine savruluyor. Peki kapalı alanlarda sigara içmek yasak değil mi?

Bunlar il sağlık müdürlüğünün denetiminde değil mi? Nasıl oluyordu da dumanların musilaj gibi sardığı ortamlara göz yumuluyor. Kimler var arkasında?

Ardıç kuşları güzel öten kuşlardır. Ardıç ağacında ardıç kuşları öter. Meyve seven ağaçtır. Çok duygusal bir kuştur. Sakın sinyorlara öten ardıç kuşlar olmasın?

Sonrasında, zarflar içinde takdimler yapılır!

TEPEBAŞI’NDA HAYAT VAR!

Sigara dumanlarının havada vals gibi savrulduğu, denetimlerin hiç yapılmadığı, dokunulmazlık zırhı içine bürünmüş “alem-i vakalar”!

Hani içimden bu kadarda “yozlaşma” olmaz be kardeşim diyesim geliyor!

Adaptan, edepten vazgeçtik.
Kendiniz için, sağlığınız için.
Edepsizlik musilajı her tarafınızı çoktan sarmış.
Oh! Ne güzel hayat, avantalı hayat.
Efendim! Duyduk duymadık demeyin. Tepebaşın da hayat var hayat.

“Yasak Elma’nın” yaşandığı “afet riskli bölgeler”! Yani, halk adıyla, “organize meyhaneler bölgesi”!
Maşallah!
Odunpazarı’ nda Kazım KURT’ ta böyle bir şeye niyet etmişti. Tepebaşı’nda ne varsa Odunpazarın da da olacak!..
Yahu, kendine Ahmet abini mi? Örnek alıyorsun? O zaman neden onu “kurultay delegeliğine” yazmadın?
Eskişehir politika magazininde patlayan birçok olay var.
Aman! Uzak dursun. Kazım Kurt sakın ha! Sakın ha!
Terasta oltasız tutulan balıklardan uzak dur ha!
Dur ha!

AK Partiden Cehapeye dikey geçen, musilajı konuşmalarla kafa şişiren imitasyonlu artizlerle, masalarda oturup kadeh kaldırma ha!
Benden söylemesi!
Böyle gidersen sen! En büyük siyasal aptallığını yapmış olursun?
Pandemi nedeniyle biraya, rakıya, votkaya hasret kalanlar susamışçasına kadehlere nasıl da saldırıyorlar?
MEYHANENİN ADI “CUMHURİYET” MİŞ..
BARLAR sokağından TRANSİT olarak geçtiğimizde dikkatimi çekmişti. CUMHURİYET MEYHANE’ si adında mekân var. Çok bozuldum. Sinir bozucu bir şey. Ne diyeyim. Başka ad bulamadın mı birader?
Olmaz olsun! Burada bir yanlışlık olmalı. Cumhuriyet adında “meyhane” olur muymuş? Olmuş işte?
Her kesin de gözünden kaçmış olmalı. Afyonda da, Cumhuriyet sucukları?
Yersen!
Cumhuriyet değerleri meyhaneye düşmüş anlaşılan. Yok mu? Bu işe dur diyecek birisi.
Nerede Cumhuriyetçi geçinenler?
BARLAR SOKAĞINDA MÜZİK SESLERİ GELMEYE BAŞLAMIŞ BİLE.
Şarkıcılardan biri, “o ses” Türkiye yarışmaya katılmış. Sık sık aşklarıyla magazin gündemine gelen tiplerden. Elbette kişilerin özel yaşamı.
Sana ne diyebilirsin?
Kulağımıza gençlik yıllarımızın kulağımıza gelen yabancı olmayan, bir film için yapılmış olan “nostaljik” parça..
Onu okuyor REMİX düzenlemesiyle..
Duyduk duymadık demeyin.
Doğru söyleyin.
N’olur benden gizlemeyin.
Şimdi o kimin?
Yetmez miydi ona aşkım?
Beklemekle geçti hayatım.
Gece gündüz hep yalvardım.
Kırıldı artık sazım…
İçmişim, dertliyim,
Bir bilsen ben ne haldeyim!
İçmişim, dertliyim.
Ben sensizim neyleyim?
Sesin kalitesi çok güzel.. Müziğin ritmine dayanamayan dans yapan iki çift hünerlerini sergiliyor..
Rumca şarkların piri sayılan Fedon, Bodrum’da sahne alıp sirtaki söyleyince ortaya çıkanlar, dökülenler olurdu.
Barlar sokağında da “esintiler” böyle! Yelkenler fora…
TEPEBAŞINDA HAYAT VAR MOTTOSU..
Siyasetteki karnı doyan adamların kaygısı olmaz. İşi olan mutludur. Cebinde parası olan da mutludur.
Bunlar için, TEPEBAŞI’ NDA HAYAT VAR..
O sokakta ne işin var diyenlerde olabilir. Eleştirenlerde olabilir. Eyvallah! Geçiş maksadımız, gözlem yapmak falan değil, büroya yetişmek için kestirmeden gitmek.

Farkında mısın?
Hani, içmek yasaktı? Hani, yaşam tarzımıza müdahale vardı?
Hızlı yürüyüş sosyal mesafe işaretli yolundan büroya doğru giderken, yanıma gel beraber gidelim diye kısa yolu tercih eden GABRİEL, pencere kenarına ilişmiş gibi oturan, elinde bira kadehli biri seslenerek “Aaa, GABRİ ” arkadaşım ne yapıyorsun? deyince, sesin geldiği tarafa başımı çevirdim.
Gabriye sordum, ne iş?
Abi dedi sen bunları bilmezsin. Bu dünya farklı bir dünya. Sana ters gelir. Yat kalk, sen kendi yolunda devam et!.
Buraların ayarı çoktan bozuldu.
Kendi kendime de bir taraftan komut veriyorum. Aman dikkat! Dedim kendi kendime. Barın açık pencerelerinden bir ses, elinde kadehle bana seslenip davet edebilirlerdi!
Dikkat çekmeden hızlandırdım adımlarımı.
Görmezden gelsem de, belki tesadüfen bilebileceğini var saydığım “entel-dantel fanlarım” denk gelir “! İskender WHO?” diyebilirlerdi?
İşte o an yandığım resmidir.
Neyse. 50 metrelik yolun transit geçişini kazaya meydan vermeden bitirdik.
Kendimle de konuşuyorum!
Üniversitede, akademik ünvanlı dostlarımıza siyaset-siyasi iletişim ve gazetecilik konuşmaları yapmış bir “boomer” var karşınızda.
Bana göre, “müstehcen” sayılabilecek, “lebalep BARLAR” sokağında Tepebaşında hayat var’ ı şimdi daha iyi anlamaya başladım.
İşleri, ÇOK iyi açılmış.
Şimdi sırada, Belediyelerin açık hava konserleri var. Hadi Büyükşehrin orkestrası var. Portföyü geniş. Eskiden ilçe Belediyeleri ünlü popüler sanatçıları getirirlerdi ESPARK’ ın arkasındaki alana.
Gerçi, şimdi Belediyelerin “kasaları” bomboş. Sanatçılara verilecek paraları var mıdır? Bilemem. Tepebaşı Belediyesi, belki “sattıkları arazilerden” gelen paraları vardır.
Büyükşehrin çok güçlü bir SANAT alt yapısı var. Her zaman parklarında konser verebilme kabiliyetine sahip..
Bir zamanlar uluslararası Eskişehir festivalimiz vardı. O da, “PERT” oldu.
Zeytinoğlu vakfı önderliğinde yapılıyordu. Şimdi maalesef yapılmıyor. Sahip çıkamadık. Kenarından dokunduk, araya manzara koyduk..
Övünmek gibi olmasın ama, geçmişi parlak bir “Gonzo” yum.
Bazıları; gibi itibar gören, “HANZO” lar olsalar da!
Şimdilik “Mütercimlik” yaptık..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.