Cumhurbaşkanı Erdoğan Kırgızistan’da Türk Konseyi 6. Devlet Başkanları Zirvesi‘nde Konuştu
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bazı ülkelerin uluslararası meselelerin çözümünde diplomasi, diyalog ve çok taraflılık yerine, tehdit, baskı ve şantajı öne çıkarmaya çalıştığını bildirdi. Erdoğan, Ruh Ordo Kültür Merkezi'nde gerçekleşen "Türk Konseyi 6. Devlet Başkanları Zirvesi" ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına, 31 Ağustos'ta kutlanan Kırgız Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının 27: yıl dönümü sebebiyle tebriklerini ileterek başladı.
Nahcıvan Anlaşması'yla 2009'da kurulan Türk Konseyinin aradan geçen sürede kurumsal kimliğini güçlendirdiğini belirten Erdoğan, "Şüphesiz bu süreçte Türk dünyasının Aksakalı Sayın Nazarbayev ile kardeşim Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev'in çok büyük emeği bulunuyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ı da özellikle selamlıyorum. Macaristan'ın, Türk Konseyine ve Türk Akademisine gözlemci üyelik talebini ve Türk dünyasına olan ilgisini takdirle karşılıyorum." ifadesini kullandı.
Erdoğan, büyük Türk ve İslam düşünürü Yusuf Has Hacib'in, Kutadgu Bilig'de, "Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır; oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur." sözlerini anımsatarak, "Tıpkı kara toprağın altındaki altın gibi fikirler de eyleme geçmediği sürece asıl değerini bulamaz." dedi. Ortak çabaların, ortak vizyonun ve elbette ortak hayallerin eseri olan Türk Konseyinin, aynı zamanda müşterek bir idealin de sembolü olduğuna işaret eden Başkan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bugün bizleri bir araya getiren sadece dilimiz, tarihimiz ve kültürümüz değil, güvenli ve müreffeh bir geleceği hep birlikte inşa etme arzu ve irademizdir. Refahımızı ilerletmek, kalkınma hamlelerimizi başarıya ulaştırmak ve yüzleştiğimiz sorunlarla etkin bir şekilde mücadele etmek için güç birliği yapmamız şarttır. Bu kapsamda, Türk Konseyi'nin İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve diğer çok taraflı platformlar ile eşgüdüm içinde faaliyet göstermesine önem veriyoruz. Konseyin, Birleşmiş Milletler nezdinde gözlemci statüsü kazanmasını da arzu ediyoruz. Ayrıca, üye ülkelerin Avrupa-Atlantik kurumlarıyla iş birliklerini derinleştirme çabalarına destek oluyoruz."
“Tehdit, baskı ve şantajı öne çıkarmaya çalışıyorlar" Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde uluslararası teamül, prensip ve kuralların hoyratça ihlal edildiği bir dönemden geçildiğine işaret ederek, bu durumu üzüntüyle karşıladığını belirtti.
Başkan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bazı ülkeler, uluslararası meselelerin çözümünde diplomasi, diyalog ve çok taraflılık yerine; tehdit, baskı ve şantajı öne çıkarmaya çalışıyorlar. Ticaret kısıtlamaları, gümrük vergileri ve yaptırımlar gibi araçlar üzerinden, uzun yılların eseri olan anlaşmalar bir anda anlamsız hale gelebiliyor.
Türkiye, uluslararası toplumla dayanışma içinde diyaloğu, diplomasiyi, adaleti ve hukuku savunmaya devam edecektir. Türk devletleri olarak kendi aramızda sergileyeceğimiz iş birliği ve dayanışma, uluslararası sistemin adaletli şekilde işletilmesine de katkıda bulunacaktır."
Konseye üye ülkeler arasındaki iş birliğinin gayretleri, eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde ilerlemeye devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, vatandaşların sergilediği gönül birlikteliğinin de ulaşım ve iletişim imkanlarının artmasıyla giderek geliştiğini bildirdi. Erdoğan, Çolpon Ata Zirvesi'nin temasının "Gençlik ve Spor" olarak belirlenmesini de son derece isabetli bulduğunun altını çizdi. Türkiye'nin, Türk dünyası başta olmak üzere 160'ı aşkın devletten 17 bin gence üniversitelerinde "Türkiye Bursları"yla eğitim imkanı sunan bir ülke olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "26 yıldır Türkiye mezunları, doktor, siyasetçi, eğitimci, mühendis, mimar, bürokrat, akademisyen olarak hayatın her alanında ülkelerine hizmet ediyor. Türk Konsey bünyesinde de kültür ve eğitim başta olmak üzere bilim, gençlik, spor, arşiv ve kütüphanecilik gibi çok çeşitli sahalarda çalışmalar yürütüyoruz. Astana'daki Türk Akademisi ile Bakü'deki Türk Kültür ve Miras Vakfının mali ve idari anlaşmalarının bu zirvede imzalanması, önemli bir kazanım olmuştur. TÜRKSOY'la Akademi ve Vakıfın ortak çalışmaları, Türk dünyasının kültürel zenginliklerinin tüm dünyaya tanıtılmasında önemli rol oynayacaktır." ifadesini kullandı.
Başkan Erdoğan, öte yandan Dünya Göçebe Oyunları'nın 4'üncüsüne 2020'de Türkiye'nin ev sahipliği yapacak olmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, Kırgızistan'a, bu spor ve kültür etkinliğinin Türk dünyasına kazandırılmasına verdiği katkılardan dolayı bir kez daha teşekkür etti.
“Uluslararası ticaretin dolara olan bağımlılığı…" Son yıllarda Türk dünyasının jeo-ekonomik öneminin daha da arttığına vurgu yapan Erdoğan, "Orta Asya, 70 milyon civarında nüfusun yaşadığı, yatırım imkanları geniş, yetişmiş insan kaynağına sahip, yıllık milli gelir toplamı 350 milyar doları aşan mümbit bir coğrafyadır. Ancak, Türk dünyasının sahip olduğu coğrafi ve demografik ağırlıkla eşdeğer bir ekonomik performans sergileyemediğini görüyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, ticaret hacmini yükseltmek ve potansiyeli daha iyi değerlendirebilmek için yeni açılımlara ihtiyaçlarının bulunduğunu belirterek, şunları aktardı: "Uluslararası ticaretin dolara olan bağımlılığı, artık karşımıza bir engel olarak çıkmaya başladı. Biz bu konuda kendi para birimlerimizle ticaret yapılması seçeneği üzerinde yoğunlaşmayı öneriyoruz. Çağımız bize ulaştırma ve iletişim ağlarının geliştirilmesi için de önemli imkanlar sunuyor. Bu bakımdan Kafkasya ve Orta Asya'yı aşarak Çin'e kadar ulaşan Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor girişimine önem veriyoruz'Modern İpek Yolu-Orta Koridor' olarak bilinen bu projenin en önemli ayağı Azerbaycan'la birlikte yürüttüğümüz Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi'dir. Böylece Batı Avrupa'dan çıkan bir tren, kesintisiz olarak Hazar Kıyılarına, oradan da Aktau Limanı üzerinden Şanghay'a ve Seul'a ulaşabilecektir. Bu önemli ulaşım hattı, halklarımızın refah seviyesinin artmasına ve ilişkilerimizin gelişmesine katkı sağlayacaktır."
Enerji alanında da iş birliğinin artırılmasına önem verdiklerine işaret eden Erdoğan, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı projelerinin, bu iş birliğinin en önemli meyveleri olduğunu bildirdi.
Erdoğan, güney gaz koridorunun belkemiği olan TANAP'ı da haziran ayında faaliyete geçirdiklerini anımsatarak, "Hazar Denizi'nin Statüsüne İlişkin Sözleşmenin imzalanmasından duyduğumuz memnuniyeti de burada özellikle belirtmek istiyorum." dedi.
"Eğitim kurumları üzerinden örgütlenmiştir"
Türkiye olarak FETÖ, DEAŞ ve PKK gibi farklı terör örgütleriyle yoğun bir mücadelenin içinde bulunduklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminin faili ve 251 vatandaşımızın katili olan FETÖ'nün tasfiyesine büyük önem veriyoruz. Bu yapı, bir dönem ülkemizde olduğu gibi dünyanın dört bir yanında eğitim kurumları üzerinden örgütlenmiştir. Takiyye, yalan ve gizlilik, bu örgütün en önemli özelliğidir. Son 5 yıldır yaşadıklarımız bize olduğu kadar tüm dostlarımıza da FETÖ ile mücadelede geç kalınmaması gerektiğini çok açık ve net bir şekilde göstermiştir. Bu konuda özellikle Özbekistan'ın atmış olduğu adımları bizler de takdirle anıyoruz. Bu çerçevede FETÖ'yle mücadelede bize destek olan tüm Türk Konseyi üyelerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Teröre bulaşmış bu yapının tasfiyesini talep ederken, eğitim alanında ortaya çıkan boşluğu da göz ardı etmiyoruz. Bu amaçla FETÖ iltisaklı okulları devralmak, eğitimle alanındaki ilişkilerimizi güçlendirmek, yurt dışında yeni okullar açmak amacıyla Türkiye Maarif Vakfını kurduk. Vakfın, Türk Konseyi ülkelerinde faaliyet göstermesi için desteklerinizi bekliyoruz."
"Filistin'i, Türk dünyasının dışında görmüyoruz"
Türk dünyası olarak barış ve istikrarı yakından ilgilendiren her meseleye ilgi göstermeleri gerektiğini vurgulayan Erdoğan, bu çerçevede Yukarı Karabağ sorununun, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü esasında çözümü için ellerinden gelen gayreti göstermeye devam edeceklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde, Kıbrıslı Türklerin Türk Dünyası ile ilişkilerinin daha da ileriye taşınması, destek ve dayanışma sergilenmesi gerektiğini de belirterek, "Tıpkı Balkanlar gibi genel olarak Kuzey Afrika'yı, özellikle de Filistin'i, Türk dünyasının dışında görmüyoruz. Filistin meselesi adil ve kalıcı bir çözüme kavuşmadıkça yalnızca bölgesel değil, uluslararası güvenlik ve istikrarın tesisi de mümkün olmayacaktır." diye konuştu.
Filistin başta olmak üzere Suriye'den Irak'a, Yemen'den Afganistan'a kadar bölgede ve bölgenin ötesinde barış, adalet ve istikrarın temini için mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan, konsey toplantısının gündemlerdeki konular yanında bu meselelerdeki dayanışmaları açısından hayırlara vesile olmasını diledi. Erdoğan, gelecek yıl 7'nci Türk Konseyi Zirvesi'nde Türk dünyasının bir bütün halinde temsil edilmesinin en büyük arzusu olduğunu yineleyerek, bütün kardeş halklara mutluluk, refah ve esenlik dileyerek konuşmasını sonlandırdı.
Başkan Erdoğan'ın yanı sıra Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyovev ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın açılış konuşması sonrasında zirve basına kapalı devam ediyor.
Ayrıca zirvede Türk heyetinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da hazır bulundu.