Sayıştay’dan Şok tespit:Eskişehirspor’a değil Usulsüzlüge Tahsis

TOKİ ile Odunpazarı Belediyesi’nin, 2006 yılında ortaklaşa gerçekleştirdikleri “Ihlamurkent Toplu Konut Projesi” kapsamında; zamanın Belediye yönetimi tarafından Eskişehirspor’un kalıcı gelire kavuşması amacıyla “Akaryakıt İstasyonu” alanı proje içerisine dahil edilmişti.
Devamında, o günün Eskişehirspor Başkanı şimdinin AK Parti Milletvekili Nebi Hatipoğlu’nun yoğun gayretiyle bu “Akaryakıt İstasyonu” 15 yıl süreyle Eskişehirspor’a kiralanmıştı.

Ancak kiralama süresi sona erdiğinde; kamuoyunun tüm baskılarına rağmen, Odunpazarı Belediyesi’ne ait yüzlerce “Reklam Ünitesini” ihalesiz ve bedelsiz şekilde bir firmaya devreden Başkan Kazım Kurt, konu Eskişehirspor olunca “Belediyeye ait hiçbir şeyi ihalesiz vermem mümkün değildir. Eskişehirspor da isterse ihaleye girebilir” diyerek farklı bir tutum sergilemişti.
Ancak Sayıştay müfettişlerinin raporları, bu sözlerin arkasındaki uygulamanın ne kadar kanunsuz olduğunu gözler önüne seriyor.
Sayıştay denetçileri, Odunpazarı Belediyesi’nce gerçekleştirilen “Akaryakıt ve LPG İstasyonu” kiralama ihalesinde ciddi ve açık yasa ihlalleri tespit etti.
Müfettişler raporda; “Şartnamede belirlenen yeterlilik şartlarını sağlamayan istekli ile sözleşme imzalanmaması; imzalanmış olan sözleşmeler için fesih işleminin tesis edilmesi gerekmektedir.”
diyerek, ihalenin iptalini ve hukuka aykırı sözleşmenin derhal feshedilmesini talep ettiler.
AYKIRILIK SİSTEMATİK VE BİLİNÇLİ
Odunpazarı Belediyesi, söz konusu istasyonu 10 yıl süreyle kiralamak üzere 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun Kapalı Teklif Usulü uyarınca ihaleye çıkıyor.
Ancak hazırlanan ihale şartnamesine, yalnızca: “5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinde tanımlanmış ve EPDK tarafından verilmiş Dağıtıcı Lisansına sahip şirketlerin”katılabileceği yönünde hüküm konuluyor.
Oysa EPDK tarafından verilen “Dağıtıcı Lisansı” yalnızca akaryakıt dağıtım şirketlerine verilmektedir. Bu şirketlerin perakende satış yapma yetkisi yasal olarak yoktur.
Perakende satış yetkisi, münhasıran bayilik lisansına sahip firmalara tanınmıştır. Yani bu şartname, bayilerin ihaleye katılmasını önceden engellemek üzere kurgulanmış görünmektedir.
Bu durum, ihale serbestisi ilkesine, eşit muamele ilkesine ve rekabetin sağlanması gerekliliğine açıkça aykırıdır. Hukuka aykırı olarak daraltılan yeterlilik kriteri, baştan itibaren ihalenin meşruiyetini ortadan kaldırmaktadır.
Kaldı ki, Başkan Kurt’un “Eskişehirspor da ihaleye katılabilir” dediği şartnameye göre, Eskişehirspor’un bu iş için başvurabileceği bayilik lisansları da geçerli sayılmamaktadır. Böylece Eskişehirspor’a kapı gösterilmiş, ancak kilit içeriden çevrilmiştir.
İhaleye iki firma katılır. Ancak bu firmaların hiçbiri şartnamede zorunlu tutulan “Dağıtıcı Lisansına” sahip değildir. Bu durumda tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılması gerekirken, 2886 sayılı Kanun’un 39. maddesi açıkça çiğnenir ve firmaların teklifleri değerlendirilir. Üstelik bunlardan biriyle sözleşme dahi imzalanır.
Kanunun açık hükmü şudur: “Belgeleri ve teminatı usulüne uygun olmayan isteklilerin teklif mektubu içeren zarfları açılmaz ve değerlendirmeye alınmaz.”
Bu açık hükme rağmen, ihale komisyonu ve sözleşmeye imza atan Başkan Kazım Kurt, ihale sürecini hukuka aykırı biçimde tamamlamıştır. Üstelik Başkanın hukukçu olması, ihlalin “bilmeden değil, bile bile” yapıldığına dair kanaati güçlendirmektedir.
REKLAM ÜNİTELERİNE GÖSTERİLEN CÖMERTLİK, ESKİŞEHİRSPOR’A NEDEN GÖSTERİLMEDİ?
Başkan Kazım Kurt’un, usulsüz ve ihalesiz şekilde yüzlerce reklam ünitesini üçüncü kişilere bedelsiz devretmesi Sayıştay tarafından daha önce de tespit edilmişti. Ancak konu Eskişehirspor olunca “ihale şart” denmiş, ihale ise zaten Eskişehirspor’un katılamayacağı şekilde tasarlanmıştır.
Bir yanda Belediyeye ait taşınmazlar kamu yararı iddiasıyla üçüncü kişilere ihalesiz ve bedelsiz devredilirken, diğer yanda Eskişehirspor gibi kente ve gençliğe hizmet eden bir kulübe “şartname engeli” konması kamu vicdanını yaralamaktadır.
Sayıştay Raporu, açık bir kamu zararı olduğunu ve ihale sürecinin 2886 sayılı Kanun’a aykırı yürütüldüğünü tüm detaylarıyla ortaya koymaktadır.
Artık sorumluların hesap vermesi, hukukun gereğidir.
Savcıları göreve davet ediyoruz.
İhale yolsuzluğu iddialarına ilişkin bu ağır Sayıştay tespitlerinin görmezden gelinmesi, yalnızca kamu vicdanına değil, Türk hukuk sistemine de zarar verir.