Skandallar Ülkesi Olamayız
Sedat Peker gündeme getirmişti. PARAMOUNT Hoteli. Basında yazılan dosyasına bir göz attım. Nasıl el değiştirmiş?
Kimin hoteline nasıl çökmüş?
Sezgin Baran Korkmaz kim?
Ayakkabı boyacılığından trilyoner olan bu “hayırsever” iş adamı kim?
Paimali holdingin sahibi iş adamı… Kirli ilişkilerinin arkasında siyaset-bürokrasi gücününasıl elde etmiş?
Kimler var?
SBK. Kıraç’a holdingi nasıl ele geçiriyorlar. Hisseler nasıl el değiştiriyor.
Hafiye romanı gibi..
Mübariz Mansimov Gurbanoğlu …T.C vatandaşlığı almış.. Aslen Azerbaycanlı iş adamı diyorlar..
Peki, bu adam TELEVOLELİK saygın iş adamı kim?
İşçi sınıfının çocuğu olan bu hayırsever iş adamı piyasaya nasıl sürüldü, Azerbaycan iş adamı koordinatlarında iş İlişkileri nerelere, kimlerekadar uzanıyor.
Arkasında siyasal olarak kimler var?
Bunları SEDAT Peker’in ifşasından öğreniyoruz.
Süleyman Özışık’ın kızının düğününe hediye yollayan Sedat Pekerin gönderdiği hediyesi dikkat çekiyor. Hediyesi 80 bin TL?
Süleyman Özışık hediyeyi alınca, Sedat Peker’e övgü yağdırmış..
Baba adam, saygılar demiş..
Özışık kardeşler derken, Habertürk’te bomba patlıyor. Veysi ATEŞ.. Hakkında iddialar yenilir yutulur gibi değil. Tedavülde 10 bin Euro lafı dolaştırılıyor.
Bir de ses kayıtları var..
Sevilay Yılman ses kaydını dinliyor. Bir kısmını yayımlıyor. Fatih ALTAY’ lı isyan edercesine tepki gösteriyor.
PEKİ; ZİNDAŞTİ OLAYI NA NE OLDU..DOSYA KAPATILDIMI?
Birde, BURHAN KUZU’ nun kirli ilişkileri vardı. Zindaştı dosyası önemli.. Yeraltı dünyasında yakın tanıdıkları olan TV’ programcısı olan Fatma Mavi’nin, Burhan Kuzu ile nasıl bir ilişkisi vardı?
Bu dosya açılmadı.
AK parti milletvekili Tolga Ağar hakkındaki cinayet dosyası kapatılsa da bir gün nasıl olsa açılacak?
Daha ne dosyalar var?
Yönetenler de derin bir sessizlik var. Bu sessizliği attığı işaret fişeği ile maalesef “Sedat Peker” bozdu.
Sedat Peker olayı bir kriminal bir olay değildir. Tele volelik magazinsel bir olay da değildir.
İtiraftır.
Şimdi göreceğiz hukuk devleti olup olmadığımızı?
ÖZ ELEŞTİRİ YAPMASINI BİLMİYORSANIZ SUSUN..
AK Parti kendisine teşkilatlar düzeyinde öz eleştirilerini yapmalı ve dava insanı olmayanları “tasfiye” etmelidirler. AK Parti birilerini milletvekili, BAKAN, BELEDİYE başkanı yapmak için kurulmuş bir parti değildir.
Dava insanların milletin hassasiyetini “misyon”edenlerin, davası olan samimi insanların bir arada dayanışma içinde doğruları söyleyenlerin partisidir.
Akıl, vicdan sınırlarını aşanların, kendi çıkarlarını vatanın üstünde tutanların, çıkarcıların, işbirlikçilerin partileri değildir.
Onlar, kirli emellerini, seçimlerde şerkampanyalarını düzenleyenler el altından karşı partinin adayı için çalıştıklarını itiraf edenler, kirli ellerini AK Partiden çeksinler artık.
Yoksa AK Partinin yazdığı hikâyenin sonu “hüsranla” biter!
Biz bu filmi politikada çok gördük. Son sözü Millet söyler, ama o zaman, iş işten geçer!
Millet çok acı söyler..
Ecevit’in çöküşüne, Genç partinin yok oluşuna, ANAP’ ın ve Doğruyol’un tarihten silinmesine, Saadet Partisinin haline bir bakın.
Herkes eline, beline, diline çeki düzen vermelidir..
Ne dediğimiz daha iyi anlaşılır. Yoksa Milletbunun cevabını sandıkta öyle bir verir ki.
Osmanlı TOKATI gibi..
Sonra, “araba devrildikten sonra yol gösteren çok” olur. Biz araba devrilmeden söyleyelim de, duymadık bilmiyorduk, biz onları milliyetçi, alnı secdeye gidiyor sanıyorduk, meğerse çeteymişler, kandırıldık, aldatıldık falan demeyin!
Cumhuriyetin, demokrasinin, anayasal hukuk değerleri tehdit altında..
Bu durum T.C devleti için bir “beka” meselesidir.
Peker devletin yetkililerine aslında “prospektüsle” birlikte kullanma kılavuzunu” da veriyor.
Bu itirafları, sosyolojik olarak değerlendirilmelidir. Neden bu hale geldik?
Neden bunlar oluyor?
Neden bunların önüne geçilemiyor?
Hangi sistemle çözüm getirebiliriz?
Problemleri nasıl çözeriz?
İşte basit sorularla çözümlemeye gidersek belki bir şansımız olabilir. O zaman millet bizi affeder..
Kusurumuza bakmaz.
“Yolsuzluk ve çürüme bir güvenlik meselesi haline gelmiştir”.
Türkler’ in beka sorunudur.
Türk insanı güzel yönetilmeyi hak ediyor.
Sözümüz gözünü kapatanlara, kulağını tıkayanlara, dilini bağlayanlara değil elbette.
Onlar duymazlar, işitmezler, görmezler.
Anlatamazsın!
Doğru söyleyenler, liyakatli olanlar kaybetmeye mahkûmdur!