Eskişehir’de Otomobil Hediye Edilen Gazeteci Var mı?
Ortalık toz duman, iktidar-gazeteci ilişkisinde “Embedded”gömülü gazeteciler birbirlerine giydirmekle meşguller. Bir tarafta iktidarın yandaşı, diğer tarafta CHP ve CHP’li belediyelerin yandaşları…
Güç ve gazeteci ilişkisinde yaşanmaması gereken her türlü rezillikler ortalıkta. Ortalığa dökülenlerin amacı gazetecilik etiğine egemen olan ve gazeteciliğin amaçlarını belirlemede kısır mesleki tartışmaları aşma çabası değil. Bütün mesele amiyane tabirle tencere dibin kara meselesi… Nietzsche: “Doğru, gerçek ve tek yol hangisi mi? Bu yol hiç var olmadı” der. Gazetecilikte var olan tek gerçek ‘Gazetecinin, gerçeğin bekçi köpeği’ olduğudur. Yevgeni Yevtuşenko medyadaki sessizliğin bir yalana işaret ettiğini vurgular: “Gerçeğin [doğrunun] yerine sessizliği koyduğumuzda, sessizlik bir yalandır” Çünkü gazeteciler, kimi zaman erk sahiplerinin baskı ve zoruyla ya da birtakım vaatleriyle, kamuyu yakından ilgilendiren bir gerçek karşısında sessiz kalarak,
o gerçeğin yok sayılmasına neden olmaktadır. Gazeteci gerçekleri görmezden gelip sessiz kalıyorsa, herhangi bir yalana arka çıkıyor ve aslında bu sessizliğiyle de yalan habere imza atıyor denilebilir.
Bugün Türkiye’de gazetecilik gerçeğin değil güç ve iktidarın bekçi köpeğidir. Hayatlarında en son Cin Ali okumuş Eskişehir’in büyük gazetecileri için açıklamak gerekir. Gazetecilerin “Bekçi Köpeği” tanımı batı tandaslıdır ve köpek benzetmesi hakaret olarak kullanılmaz.
Türkiye’de yandaşlık yok, güç ve iktidara yanaşmalık var ve herkes kirli. Hazreti İsa’nın Maria Magdalena’nın fahişelik iddiası ile taşlanmadan önce söylediği gibi: “İlk taşı, en suçsuz olan atsın” Ulusal medyaki çürümüşlük bizi aşar biz kendimize bakalım.
Eskişehir’de basını belediyeler fonladığı için çekim merkezi belediyeleri yöneten elitlerdir. Fon enstrümanları reklam, TV’lere kesilen faturalar ve açık hava reklamlarıdır. Erk ve iktidar sahibi belediyelerin yandaşı ve belediyelere iliştirilen gazeteciler kimlerdir? Mesela eşi, çocuğu belediyelerde çalışan gazeteci var mı? Mesela belediyeler dergi satın alıyor mu alıyorsa hangi dergilerden ne kadar alıyor? Mesela televizyonlar belediyelere fatura kesiyor mu? Kesiyorsa TV’ler ne kadar fatura kesiyor? Mesela Eskişehir’de herhangi bir gazeteciye otomobil hediye edildi mi? Mesela Eskişehir’de herhangi bir gazetecinin yurt dışı-yurt içi gezisi finanse edildimi? O kadar çok mesela var ki……. Bu meselalar var demiyoruz, suçlamıyoruz; sadece bunlar doğru mu diyoruz. Özal ve Mesut Yılmaz zamanında gazeteciler köşe yazısına akşam başbakanla beraberdik diye başlarlardı. Ecevit ve Kemal Derviş zamanında kudretli Hüsamettin Özkan’la yemek yerler, Derviş’i köşklerinde ağırlarlardı. Tayyib Bey zamanında uçağına binmek, sosyal medyadan kahramanlık yaparak iktidara yakın görüntüsü referans yapıldı. CHP belediyelerinden nemalanmak da ayrı bir moda.
Güç sahibi siyasetçi elitlerle aynı fotoğraf içerinde görünmek anlayana mesaj içerir. Güç ve iktidar sahibine gazetecinin Türk geleneklerinde yakınlık emaresi olan “Abi” demesi de anlayana mesaj içerir. En etkili yöntemlerden bir tanesi de özel yemek masalarıdır. Bu piar çalışmalarının sonunda ne olur, geri dönüşü nasıl olur Allah bilir! Çamurun içerisinde yaşıyoruz, düşünce üstümüz çamur oldu diye söyleniyoruz! Siyasi elit ve gazeteci arasındaki kirli ilişki, halkın haber alma özgürlüğünün katilidir. Ne diyorlardı: “İyi ki Eskişehir’de özgür basın var.”
Diyelim ki var; hangi Özgür bu, kim ki, tanıyan bilen var mı?