15 Eylül Dünya Prostat Kanseri Farkındalık Günü
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Üroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yencilek, prostat kanseri tanısı alan hastalarda en önemli noktanın hastalığın evrelendirilmesi olduğunu belirterek, "Hastalığın evresine göre tedavi yaklaşımı değişmektedir. Günümüzde daha fazla sayıda erken evrede yakalanan prostat kanseri, yeni tedavi yaklaşımlarını da beraberinde getirdi." ifadelerini kullandı.
Yencilek, 15 Eylül Dünya Prostat Kanseri Farkındalık Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, dünyada erkeklerde oldukça yaygın olarak görülen prostat kanserinin ABD'de erkekler arasında ilk sırada yer aldığını bildirdi.
Her yıl ABD’de 650-700 bin, Avrupa’da ise 350 bin kişiye prostat kanseri tanısı konulduğunu aktaran Yencilek, kanser tanısı alan erkeklerin yüzde 24’ünde prostat kanserine rastlandığını kaydetti.
Yencilek, Türkiye'de prostat kanserinin akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer aldığını vurgulayarak, "Ortalama olarak her 12 erkekten birine prostat kanseri tanısı konuluyor. Ülkemizde her yıl yaklaşık 30 bin civarında erkeğin prostat kanserine yakalandığı tahmin ediliyor. Ancak bunların sadece 4-5 bin kadarına tanı konulabiliyor. Bu sonuçtaki en önemli faktör, erken tanı ve tarama yöntemlerinin yeterince farkında olunmaması." ifadelerini kullandı.
Prostat kanserinde kesin risk faktörlerinin, artan yaş, etnik köken ve genetik faktörler olarak sıralandığını bildiren Yencilek, yaşla birlikte prostat kanseri görülme sıklığının arttığını kaydetti.
– "Babadan oğula geçme potansiyeli olan bir kanser çeşidi"
Prof. Dr. Faruk Yencilek, 40 yaşın altında 10 bin erkekten birinde prostat kanseri görülürken, 40-60 yaş grubunda bu oranın yüzde 1’e çıktığını belirterek, "60 yaş üzerindeyse her 8 erkekten birinde görülüyor. Bir diğer risk faktörü de etnik köken… Dünyada prostat kanserine en çok Afro-Amerikalılarda rastlanıyor. Bunu Amerikalı beyazlar ve Avrupa ülkeleri takip ediyor." ifadelerini kullandı.
Dünyada en az Çinliler ve Güneydoğu Asya ülkelerinde görüldüğünü aktaran Yencilek, şunları kaydetti:
"Prostat kanseri Avrupa’da 100 binde 65, Türkiye'de ise 100 binde 37. Bir başka önemli faktör de genetik… Bu hastalık babadan oğula geçme potansiyeli olan bir kanser çeşidi… Bir kişide, birinci derece yakınlarında prostat kanseri varsa o kişinin prostat kanserine yakalanma riski iki kere daha yüksek oluyor. Yakınlarında iki kişide varsa risk 5, üç kişide varsa 11 kat artıyor."
– Belirtileri
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Üroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Yencilek, prostat kanserine özgü bir bulgu bulunmadığını, bir şikayete bakarak prostat kanseri tanısı konulamadığını, iyi huylu prostat büyümesini düşündürecek her türlü bulgunun aynı zamanda kötü huylu prostat kanseri için de bir bulgu olabileceğini bildirdi.
İdrara çıkmada zorlanma, çatallı, kesik idrara çıkma, idrar yaptıktan sonra geride idrar varmış gibi his olması, geceleyin sık tuvalete çıkma gibi iyi huylu prostat büyümesine ilişkin bu bulguların, aynı zamanda kötü huylu büyümenin de bir belirtisi olabileceğini belirten Yencilek, bazen insanların hiç bulgu olmadan da prostat kanserine yakalanabildiğini kaydetti.
– Fokal tedavi
Prof. Dr. Faruk Yencilek, prostat kanseri tanısı alan hastalarda en önemli noktanın hastalığın evrelendirilmesi olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hastalığın evresine göre tedavi yaklaşımı değişmektedir. Günümüzde daha fazla sayıda erken evrede yakalanan (prostata sınırlı evrede) prostat kanseri, yeni tedavi yaklaşımlarını da beraberinde getirdi. Önceleri organa sınırlı tümörlerin hepsinde sadece ameliyat veya radyoterapi uygulanırken, artık dünyada fokal tedavi konsepti literatüre ve uygulamaya girdi. Fokal tedavi (HIFU) prostatın dışına çıkmamış erken evre tümörlerde, bir taraftan hastanın kanserden kurtulmasını sağlarken, diğer taraftan hastalığın komplikasyonlarının ortaya çıkma ihtimalini de azaltıyor. Yani, bu yöntemde prostatın içinde erken yakalanmış tümör odağı yakılarak yok ediliyor."