İl Sağlık Müdürü Bildirici: “Hastalar ASM’lerde hekimiyle uzun süre vakit geçirecek”
Yeni Aile Hekimliği Yönetmeliği ile hekimlerin üzerindeki nüfus yoğunluğunu azaltmayı hedeflediklerini söyleyen Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, “Vatandaşımız aile sağlığı merkezine gittiğinde hekimiyle daha uzun süreli vakit geçirecek. Kronik hastaların yönetimi ile ilgili vakit olacak” dedi.
Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, son günlerde gündemi meşgul eden yeni Aile Hekimliği Yönetmeliği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’de aile hekimine düşen nüfus oranının 3 binin üzerinde olduğunu söyleyen Bildirici, bunu 2 bin 500’lere kadar düşürmeyi hedeflediklerini ifade etti. Artık aile hekimlerinin ilaç yazamayacağına dair çıkan söylentilerin de doğru olmadığına dikkat çeken Bildirici, bunun antibiyotikler, mide koruyucuları ve ağır ağrı kesiciler olduğunu söyledi. Bildirici, Türkiye’de antibiyotik kullanımının yüksek olduğunu, bunun da sağlığa zararlarından ötürü kullanımının azaltılması gerektiğini kaydetti.
“Hedef aile hekimi başına düşen nüfus sayısını 2 bin 500’lere düşürmek”
Yaşar Bildirici Aile Hekimliği Yönetmeliği hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Asıl konumuz da birinci basamak sağlık hizmet sunumunu güçlendirerek, destekleyerek sağlık hizmeti içindeki etkinliğini artırmak, cazip hale getirmek birinci basamakta sağlık hizmeti almayı teşvik ederek koruyucu ve engelleyici sağlık hizmeti için de birinci basamağı da ön plana alıp bütüncül bir bakış açısı sunmak. Temel amacımız birinci basamakta sağlık hizmeti sunan kurumlarımıza vatandaşımızın sağlık hizmeti gereksinimlerini öncelikle birinci basamaktan yönetmeyi hedefliyoruz. Bu konuda yapılanlar ne? Birincisi aile hekimi başına düşen nüfus sayısını bakanlık azaltmayı hedefliyor. Türkiye ortalaması 3 binin üzerinde aile hekimi başına düşen nüfus sayısı. 2028’e kadar bakanlığın hedefi aile hekimi başına düşen nüfus sayısını 2 bin 500’lere kadar düşürmek. Bizim ilimizde de ortalama 2 bin 970 diyebiliriz.
“Bakanlık ASM’ye başvuruları yüzde 45’ten yüzde 55’e çıkarmak istiyor”
Aile hekimine toplam sağlık muayenesi içinde aile hekimine başvuru oranı da Türkiye ortalaması yüzde 45 civarında. 100 vatandaştan 45 tanesi aile hekiminden sağlık hizmeti alıyor. Yüzde 55’i de ikinci üçüncü basamaklara başvuruyor. Bu rakamlar yüksek. Bakanlığın 2028’e kadar planı bu rakamları aile hekimine müracaat oranlarını yüzde 55’e kadar çekmek.
“Yeni aile hekimleri kadroları tahsis edeceğiz”
Bizim ilimizde de bu rakamlar yaklaşık yüzde 45-50 civarında. Biz il olarak bu bağlamda da şunları yapıyoruz: Yaklaşık 85 civarında aile sağlığı merkezimiz var. 312 civarında da aile hekimlerimiz var. Ama yaklaşık bizim 300 civarında aile hekimimizin 110 civarında aile hekimimizin toplam kayıtlı nüfusu 3 bin 400 ile 4 bin arasında değişmekte. Bu nüfus yönetilebilir bir nüfus olarak gözükmüyor. Bu nüfusun hızlıca aşağılara doğru çekilmesi lazım. Hızlıca aşağı doğru çekmek de yeni aile sağlığı merkezleri yapma ve yeni aile hekimleri kadroları tahsis etmek. Sayın bakanımızla birlikte son 3 aydan bu yana aile sağlığı merkezleri, aile hekimi istihdamı, aile hekimine kayıtlı nüfus sayısı, aile hekiminde muayene sayısıyla ilgili ciddi çalışmalar var. Biz de kendi ilimizde bu ve buna benzer çalışmalar yapıyoruz. Biz de aile sağlığı merkezlerimizi kamu binası olarak yeniden yapıyoruz. Hem il merkezinde hem ilçe merkezlerinde yeni aile sağlığı merkezleri inşa ediyoruz.
“Değer bazlı ödeme sistemine geçişi başlattık”
Yeni bir döneme evriliyor aile hekimliği uygulaması. Daha önce nüfus bazlı ödeme sisteminden değer bazlı ödeme sistemine geçişi başlatmış durumda sayın bakanlık. Birincisi Türkiye’de şöyle bir istatistik var: Bizim 100 vatandaşımızın yaklaşık 6 tanesi yanlış polikliniğe müracaat ediyor. Türkiye’de yaklaşık 2 milyonun üzerinde günlük muayene oluyor. Diğeri de bizim nüfusumuz giderek yaşlanıyor. Türkiye’nin 65 yaş nüfus ortalaması yüzde 10, Eskişehir’in de yüzde 12 civarı. 2050 yıllarına geldiğimizde Türkiye’nin 65 yaş üstü nüfusunun yüzde 20’lere ulaşacağı öngörülüyor. Bizim nüfusumuz yaşlanırken diğer bir yandan da kronik hastalıklarımızın da sayısı sıklığı artıyor.
“Kronik hastaların yönetimi ile ilgili vakit olacak”
Yeni uygulamayla birlikte meslektaşlarımızın nüfuslarının da 4 binlerden 3 bin 500’lere çekmeyi planladı bakanlık. 2025 yılı sonu itibariyle 2 bin 750’ye çekmeyi planlıyor nüfusu bakanlık. Bunun faydaları olacak. Birincisi vatandaşımız aile sağlığı merkezine gittiğinde hekimiyle daha uzun süreli vakit geçirecek. İkincisi kronik hastaların yönetimi ile ilgili vakit olacak. Bizim aile sağlığı merkezlerinde hizmet veren meslektaşlarımızdan temel isteğimiz halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi. Bakanlığın odaklandığı ana hedef burası. Aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekim arkadaşlarımızdan kendi nüfusuna düşen her bireyin kronik hastalık takip ve izlemlerinin yapılmasını, gebe, loğusa ve çocuk takip ve izlemlerinin yapılmasını, kanser taramalarının mutlaka etkin ve verimli yapılmasını talep ediyor.
“82 ASM’de toplam muayene sayısı 24-25 bin. Bu azımsanacak rakam değil”
Biz bir taraftan aile sağlığı merkezleri marifetiyle bunu yaparken diğer taraftan da KETEM birimlerimiz ve sağlıklı hayat merkezlerimizle bu taramaları yapıyoruz. Bizim ilimizdeki kanser tarama oranlarımız oldukça iyi. OECD ortalamalarına yakın bir düzeyde kanser taraması yapıyoruz. Ama genel Türkiye ortalaması kanser taramalarında OECD ortalamalarının altında. Bakanlık aile sağlığı merkezindeki aile hekimlerini bu kanser taramaları konusunda teşvik ediyor. Eğer siz kendi nüfusunuza düşen bireylerin kanser taramalarını teşvik eder, yaptırır ve yapan merkezlere yönlenirseniz ben sizi ödüllendireceğim diyor. Bahsettiğim konular aile hekimlerinin yabancı olduğu konular değil. Zaten meslektaşlarımız azami gayretle bunları yapıyor. Buradaki temel sorun nüfusun yoğunluğuydu. Yeni aile sağlığı merkezlerinin açılmasıyla bu alanları yönetebilecekleri zaman ayrılmış olacak. Bizim ilimizde aile hekimleri çok verimli çalışıyor. Bizim meslektaşlarımızın ortalama 82 ASM’de toplam muayene sayısı 24-25 bin. Bu azımsanacak rakam değil. Ama bu yeni aksiyon ile birlikte biz daha çok engelleyici, koruyucu sağlık hizmetine doğru aile sağlığı merkezini evirmiş olacağız.
“Antibiyotik kullanımında Eskişehir ortalaması yüzde 19”
Diğer konu “Biz aile sağlığı merkezinde ilaç yazdıramayacak mıyız?” sorusu. Burada söz konusu edilen 3 tane ilaç var. Birisi antibiyotik, diğeri güçlü ağrı kesiciler ve halk arasında mide koruyucu olarak bilinen ilaçlar. Biz OECD ülkelerinin ortalama 2.5 katı daha fazla reçetesinde antibiyotik bulunduran ülkeyiz. Türkiye’de aile hekimliği sistemi içinde yazılan reçetelerin yüzde 23’ünde antibiyotik var. Ama bizim ildeki ortalamamız bunların altında. Türkiye ortalaması 22-23 iken, Eskişehir ortalaması 19 civarında. İkinci, üçüncü basamakta Türkiye ortalaması yüzde 35. İlimizde ise yüzde 31. İl ortalamamız gerek aile hekiminde gerekse ikinci, üçüncü basamakta Türkiye ortalamasının altında olsa bile bu rakamlar çok yüksek. Antibiyotik dediğiniz şey sadece sizi hasta eden bakteriye özgü ilaç değil. Bizim vücudumuzda özellikle bağırsaklarımızda milyonlarca bakteri var. Çok önemli bir kısmı da bizim metabolizmamıza faydalı bakteriler. Sizin kullandığınız antibiyotikler bu bakterilerin ölümüne neden olurken, diğer bir taraftan da birçok bakterinin o antibiyotiğe karşı direnç kazanmasına neden oluyor. Biz bu hızla gidersek yeni yeni antibiyotikler keşfetmemiz gerekecek. Dolayısıyla vatandaşlarımız açısında şunu söyleyebilirim rahatlıkla ilaçlarını yazdırabilirler. Biz hiçbir aile hekimini ilaç yazmasından dolayı cezalandırmıyoruz. Akılcı bir ilaç yönetimi oluşturursa onu teşvik ediyoruz, ödüllendiriyoruz. Zaten dünya da buraya doğru gidiyor. Sağlık artık hızla teknoloji dayalı bir sisteme doğru evriliyor.
“Antibiyotik yazarken daha dikkatli ve özenli olmalılar”
Bizim toplumumuzu kronik hastalıklardan korumamız lazım. Yönetmemiz gereken kriz burası aslında. Buraya odaklanmamız lazım. Ne kadar az kronik hastalık ne kadar iyi sağlıklı yaşlanma. Kısaca şöyle özetleyebilirim: Bu yönetmelikle birlikte nüfus bazlı sistemden vazgeçiyoruz, değer bazlı bir sisteme doğru işi yönlendiriyoruz. Bundan sonra meslektaşlarımızdan beklentilerimiz, zaten yaptıkları işin üzerine koyarak kronik hastalıkları takibini yapmaları, kanser taramalarını yapmaları, antibiyotik yazarken daha dikkatli ve özenli olmalılar.”