Site Rengi

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir °C
Eskişehir
°C
°C
°C
°C
°C

Anadolu Üniversitesi’nin tapusunu da Büyükerşen ailesinin üzerine geçirelim (!)

Anadolu Üniversitesi’nin tapusunu da Büyükerşen ailesinin üzerine geçirelim (!)
10.07.2025
A+
A-

Eskişehir, yıllar boyunca bir vakfın gölgesinde şekillenen, kamu kaynaklarının sessizce özel mülkiyete dönüştüğü bir sürece tanıklık etti. Öyle ki, bu süreçte “ömür boyu başkanı” unvanıyla yönetilen bir vakfın ardına sığınılarak, adım adım kurumsal görünümlü ama şahsi menfaate dayalı bir yapı oluşturuldu. Kamuoyunda konuşulmaması için adeta görünmeyen bir sansür uygulandı. Onlarca vakıf, iştirak ve şirketten oluşan bu yapının başlangıç noktası, Yılmaz Büyükerşen’in 1979 yılında kurduğu ve kendisini ömür boyu başkan ilan ettiği Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı, yani ESBAV’dı.

İddialar çok ağır. Yılmaz Büyükerşen, damadı Yavuz Tuna, Ahmet Durmaz, Çetin Kaya ve Nezih Orhan hakkında hazırlanan iddianamede; vakıf ve şirketler üzerinden elde edilen gelir ve taşınmazların, rayiç değerlerinin çok altında aile bireylerine ve yakın çevreye devredilerek kamu kaynaklarının özel mülkiyete dönüştürüldüğü ileri sürülüyor. İddianame, Türk Ceza Kanunu kapsamında “güveni kötüye kullanma”, “zimmet” ve “resmi belgede sahtecilik” gibi suçlamaları gündeme getiren bir içerik taşıyor.

Konu edilen kamu kaynakları, Anadolu Üniversitesi’nden kaynak edinilerek oluşturulan gayrimenkulleri kapsıyor: Alanya Okurcalar’daki Mistral Oteli, Marmaris Turunç’taki yazlık konut, Açıköğretim Fakültesi binaları ve elbette Çağdaş Okulları.

İddialara göre, üniversiteye ait vakıf hisseleri çeşitli yollarla elden çıkarılıyor, üniversitenin bu şirketlerle bağı kesiliyor, ardından söz konusu mülkler ve mali varlıklar ESBAV ve onun iştiraki olan şirketlerin kontrolüne geçiyor.

ETAM Eğitim A.Ş., Tuna Turistik A.Ş. ve ETAM Eğitim Ltd. Şti. gibi şirketlerin halen faal olduğu, ancak üniversiteyle resmi bağlarının 2020 yılı itibarıyla tamamen sona erdiği görülüyor. İddianamede, vakıf ve şirketlerin içini boşaltmak amacıyla sermaye artırımları yapıldığı ve bu hisselerin Yılmaz Büyükerşen’in eşi Seyhan Büyükerşen, kızı Burcu Büyükerşen Tuna, damadı Yavuz Tuna, diğer kızı Yaprak Büyükerşen İşçibaşı, onun eşi Mustafa İşçibaşı ve torunu Çağla İşçibaşı’na devredildiği açıkça yer alıyor.

Ayrıca, başka bir yöntem olarak vakfa ait taşınmazların, şüpheli sıfatıyla adı geçen Ahmet Durmaz’a ve bazı Büyükşehir Belediyesi bürokratlarına satıldığı iddiası da dosyada yer almakta. Bu iddialar, “çıkar amaçlı örgüt kurmak” gibi daha ağır hukuki değerlendirmeleri beraberinde getirebilir.

Organizasyon dört ana yapı etrafında örülüyor: ESBAV, ETAM A.Ş., EDAV ve en önemlisi Tuna A.Ş. Bu yapılarda aynı kişilerin çapraz şekilde görev aldığı görülüyor. Örneğin Tuna A.Ş.’nin yönetim kurulunda, ESBAV’ı temsilen Yılmaz Büyükerşen, ETAM’ı temsilen Ahmet Durmaz, ETAM Ltd.’yi temsilen Yavuz Tuna yer alıyor. Satışı yapan vakıf ile satın alımı yapan şirketin aynı kişiler tarafından yönetilmesi, Türk Medeni Kanunu ve Vakıflar Kanunu açısından ciddi anlamda menfaat çatışması ve vakıf amaçlarına aykırı kullanım olarak değerlendirilebilir.

Anadolu Üniversitesi’ne ait vakıfların yöneticilerinin, bu vakıflara ait okul, otel ve gayrimenkulleri yönettikleri şirkete (Tuna A.Ş.) devretmeleri, “kamu kaynağının özel menfaate tahsisi” anlamına gelmektedir. Bu ise 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun temel ilkelerine açıkça aykırıdır.

Kamudan Mülkiyete Giden Yolun Hikâyesi” başlıklı bu yazı dizisinin başlangıcı, 1979 yılında Rektör Yılmaz Büyükerşen’in ESBAV’ı kurmasıyla başlıyor. Vakfın kuruluş senedinde, kendisini ömür boyu başkan olarak tanımlaması, kurumsal yapı içinde kişisel otoritenin temelini oluşturuyor. Bu tarihten itibaren yaklaşık 20 farklı vakıf ve şirket kuruluyor.

Kamuoyunun dikkatini ilk kez çeken unsur, ESBAV’ın işlettiği Özel Çağdaş İlköğretim Okulu oluyor. Bu okul, Anadolu Üniversitesi kampüsü içerisinde eğitim faaliyetlerine başlıyor. Okulda görev yapan öğretmenler, üniversite yönetim kurulu kararıyla görevlendiriliyor ve maaşlarını üniversiteden alıyor. Böylece özel bir okul, kamu personeli ve kaynağıyla desteklenmiş oluyor. Bu durum, kamu kaynaklarının özel eğitim faaliyetlerinde kullanıldığına dair somut bir örnek teşkil ediyor.

Devlet Denetleme Kurulu’nun raporuna ekli Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 28.07.2011 tarihli 37 sayılı tespit raporuna göre, o dönemde ESBAV’a bağlı dört adet iktisadi işletme bulunuyor:
1. Özel Çağdaş İlköğretim Okulu İktisadi İşletmesi
2. Sosyal Tesisler İktisadi İşletmesi
3. Basım Yayım İktisadi İşletmesi
4. Bilgi İşlem İktisadi İşletmesi

Zamanla bu işletmelerin faaliyetleri sona erdiriliyor ve tüm kaynaklar Özel Çağdaş İlköğretim Okulu işletmesinde birleştiriliyor.

2012 yılında ESBAV Yönetim Kurulu, Görme Engelliler Dayanışma Derneği’ne (GÖRSEM) ait Eskişehir Sazova Mahallesi’ndeki 17.354 m²’lik bir arsanın %72’sini 1.944.000 TL bedelle satın alıyor. Kalan %28 ise ETAM Ltd. tarafından alınıyor. 2013 yılında Tuna A.Ş., ETAM Ltd.’nin bu %28’lik hissesinin 3/25’ini, KDV dahil 377.600 TL’ye satın alıyor. Ancak bu alan, tapuda “tarla” vasfında. Bu nedenle imara açılması gerekiyor. Tartışmalı bir süreç sonunda imar sorunu çözülüyor ve okul inşaatı tamamlanıyor.

Bu süreçte, 2015 yılına kadar Anadolu Üniversitesi kampüsünde eğitim faaliyeti sürdüren Çağdaş Okulları, yeni kampüsüne taşınıyor. Artık ana sınıfından liseye kadar eğitim veren, bağımsız ve kendine ait bir okul kampüsüne sahip hale geliyor. İşletmeyi ise hâlâ ESBAV’a bağlı “Basım Yayım Özel Eğitim ve Sosyal Tesis İktisadi İşletmesi” yürütüyor.

Ancak artık bu sistemin sürdürülebilirliği hukuk nezdinde sorgulanıyor. Zira kamu yararı için kurulmuş bir vakfın, kamu kaynağını bir aile yapısına tahsis etmesi ne etik ne de yasaldır.

Yarın, bu yapının kalbi olarak görülen Tuna A.Ş.’nin iç yapısını, ortaklık ilişkilerini ve kamuoyundan nasıl gizlendiğini ele alacağız.

Bu daha başlangıç.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.