Kılıçdaroğlu, OHAL’de Yeter Forumu’nun açılışında konuştu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “20 Temmuz darbesiyle ve onun getirdiği OHAL ile mücadele etmek, insan olmanın, insana saygı duymanın bir gereğidir. Demokrasiyi hep birlikte savunacağız, hep birlikte mücadele edeceğiz" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İşçi Sendikaları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'nın düzenlediği OHAL'de Yeter Forumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbe girişiminin demokrasiye, insan haklarına karşı bir baskıyı, demokrasiyi yok etmeyi amaçladığını belirterek, bu nedenle 15 Temmuz darbe girişimine sağ sol ayrımı yapmaksızın karşı çıktıklarını anlattı.
Darbenin siyasi ayağının ortaya çıkarılması gerektiğini hep söylediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "FETÖ örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılabilirse, Türkiye gelecek açısından daha sağlıklı ve güçlü adımlar atmış olabilecek. Ama bu aşama özenle ve büyük bir dikkatle toplumun gözünden kaçırılıyor" açıklamasında bulundu.
"MGK'nın tavsiye kararının 180 derece tersi bir oluşumun içinde şu anda Türkiye"
Darbe girişiminden sonra toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun OHAL ilanına karar verdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Hangi gerekçeyle MGK 20 Temmuz 2016'da toplandı ve karar verdi? Anayasa'nın 120. maddesine dayanarak hükümete tavsiye, ‘sadece ve sadece demokrasiye, hukuk devletine, hak ve özgürlüklere yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmaları kolaylaştırma amacına yöneliktir.’ Bugün geldiğimiz noktaya bakın, hangi demokrasi, hangi hukuk devleti, hangi insan hakları? MGK'nın tavsiye kararının 180 derece tersi bir oluşumun içinde şu anda Türkiye. O nedenle biz, iktidara güvenmediğimiz için, neden? FETÖ ile aynı menzile yürüyorlardı, onun için güvenmiyorduk. 'Ne istediniz de vermedik?' diyorlardı, onun için güvenmedik. Dedik ki 'Sizin OHAL'inize güvenmiyoruz. Ve biz Parlamento'da 'hayır' oyu vereceğiz' dedik. 'Hayır' oyumuzu kullandık. Bugün geldiğimiz noktada, CHP'nin ne kadar tutarlı bir politika izlediğini toplumun görmesi gerekiyor. Geldiğimiz nokta, demokrasimizin güçlendirilmesi, hukuk devleti falan değil. Hukuk devletinin askıya alındığı bir süreci yaşıyoruz. Söylemle eylem arasındaki 180 derece farkı toplumun önüne birlikte koymak zorundayız” şeklinde konuştu.
CHP'nin Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuruya değinen Kılıçdaroğlu, "Bu giysiyi Türkiye'ye giydiren Anayasa Mahkemesinin yeniden oturup düşünmesi gerekir. Kendisine çok önemli bir fırsat daha sunduk ve bir konuda yine özellikle sivillere dokunulmazlık getiren OHAL düzenlemesini Anayasa Mahkemesine taşıdık. Umarım hukuk onların kapısını çalar, 'Ne yapıyorsunuz?' der. Anayasanın askıya alındığı bir toplumda demokrasi, hukuk devleti olmaz. Umarım akıl galip gelir" değerlendirmesinde bulundu.
"Yargı birbirini tanımıyor”
"Öyle bir noktaya geldik ki yargı artık birbirini tanımıyor” diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Yargıda hiyerarşi kalmadı. En alttaki mahkeme, 'Ben, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımam' diyor. Niçin? Eğer suçluyu yargı değil de siyasi otorite belirliyorsa ve yargı, siyasi otoritenin söylediğini onaylar makama gelmişse, orada hukuk bitmiştir. Geldiğimiz nokta budur. Hukukun olmadığı bir süreci yaşıyoruz."
Yargı bağımsızlığının Türkiye'de ağır yara aldığını savunan Kılıçdaroğlu, "İstanbul İl Kongresinde Hitler'in adalet müşavirinin bir sözünü dile getirmiştim. Bundan alınganlık göstermiş bazı çevreler, 'Ne demek 1940'ların Almanya'sı?' 1940'ların Almanya'sını 21. yüzyılın Türkiye'sinde yaşıyoruz” dedi.
"20 Temmuz darbesi ve OHAL ile mücadele etmek, insan olmanın gereğidir"
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"20 Temmuz darbesiyle ve onun getirdiği OHAL ile mücadele etmek, insan olmanın, insana saygı duymanın bir gereğidir. Demokrasiyi hep birlikte savunacağız, hep birlikte mücadele edeceğiz. Bu işin bedeli varsa, birlikte ödeyeceğiz. Ülke bizim ülkemiz. Kendi ülkemizde gelişmiş bir demokrasi atmosferinde yaşamak ve konuşmak istiyoruz. Medya, gazeteciler, yazarlar özgürce yazmalı, üniversiteler özgürce konuşmalı. Eğer böyle bir baskı süreci devam ederse, toplumda patlamalar kaçınılmaz olur. Biz Türkiye'nin daha fazla bedel ödemesini istemiyoruz. Türkiye'nin daha fazla geriye gitmesini istemiyoruz. Türkiye'de insan hakkı ihlallerinin olmasını istemiyoruz. Hep birlikte beraber farklı düşüncelerle birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bunun mücadelesini vereceğiz. Bu toplantı bu çerçevede önemli bir toplantıdır."