Site Rengi

DOLAR 34,4714
EURO 36,3434
ALTIN 2.956,04
BIST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 18°C
Parçalı Bulutlu
Eskişehir
18°C
Parçalı Bulutlu
Cum 17°C
Cts 1°C
Paz 2°C
Pts 3°C

Glokom Belirti Vermeden Körlüğe Neden Olabiliyor

Glokom Belirti Vermeden Körlüğe Neden Olabiliyor
25.05.2020
A+
A-

Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen Glokom’un çok sinsi ilerleyen bir hastalık olduğunu belirten Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hatice Onur, hastalığın çoğunlukla rutin kontrollerdeki göz tansiyonu ölçümlerinde ortaya çıktığını belirtti.

Eskişehir Özel Ümit Vişnelik Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hatice Onur, Glokom hakkında bilgilendirdi. Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen Glokom’u tanımlayan Onur, “Gözün basıncının artmasıyla ilintili olarak, uzun vadede arka tarafta yer alan ve çok hassas olan göz sinirinin harabiyeti ile sonuçlanan bir hastalıktır. Gözün basıncı normalde 9-20 arasındadır, bunun uzun süre yüksek olması sonucunda oluşan göz hasarıdır Glokom” şeklinde konuştu.

Körlük nedenleri arasında ikinci sırada
Glokom’un toplumda görülme oranının yüzde 3 olduğunu aktaran Op. Dr. Onur, “Glokom dünyada da körlük nedenleri arasında 2’nci sıradadır, belirti vermeyen ve sinsi ilerleyen bir hastalıktır” dedi. Glokom tanısının genellikle rutin muayenelerde göz tansiyonu ölçümünde tespit edildiğini belirten Dr. Onur, böylece hastalığın daha belirti vermeden erken evrede tespit edebildiğini söyledi. Aile yatkınlığı olan, 40 yaşın üstündeki kişilerde Glokom görülme oranı daha yüksek olduğunu dile getiren Onur, çok nadir de olsa çocuklarda da Glokom’un görülebildiğini aktardı. Op. Dr. Onur, “Yenidoğan bebeklerin rutin göz muayenelerinde bu tür sorunlar belirlenebilir, doğumsal Glokom’da gözün renkli kısmı daha büyük, göz ışığa daha duyarlı oluyor ve çok rahat tanı konuyor” diye konuştu.
Glokom belirtileri içinde çok nadir olarak migren ağrıları gibi ağrılar, gözün çevresinde ışıklar görülebildiğini ifade eden Dr. Onur, “Çocukların ilkokuluna başlamadan önce en az 3 kez göz doktoruna görünmesi gerekiyor. Yenidoğan bebek ilk iki aylık iken sonrasında anaokuluna ve ilkokula başlamadan önce muayeneye gelmesi gerekiyor çocukların” dedi.

Bazı ilaçlar da göz tansiyonunu yükseltebilir
Glokom hastalığında gecikmiş vakalarda büyük sorunlar yaşanabildiğine dikkat çeken Göz Doktoru Op. Dr. Onur, “Her göz tansiyonu yüksekliği Glokom olmayacağı gibi bazı düşük tansiyonlarda da tetkikler sonucunda Glokom tespit edilebilir, buna ise; düşük tansiyonlu Glokom deriz. Migren hastalarında düşük ve yüksek tansiyon hastalarında, dolaşımsal hastalıklarda, şeker hastalarında Glokom görülme oranı artar. Bazı ilaçlar özellikle kortizon ilaçlarının uzun süre ağızdan alınanları, Göz Tansiyonu’na ve Katarak’ta neden olabiliyor. Hastalara verdiğimiz bazı göz damlaları da yine uzun vadede göz tansiyonuna neden oluyor, bu damlalar doktorun belirttiği süreden uzun kullanılmamalı, gelişi güzel kontrolsüz kullanılan bu damlalar ciddi sorunlara neden olabiliyor. Ailesinde Glokom olan ve 40 yaşın üstündeki kişiler mutlaka yılda 1 kez göz doktoruna gitmeli ve göz tansiyonu ölçülmeli” açıklamalarında bulundu.

Tedaviye uymak çok önemli
Glokom tedavisinin doktorun belirttiği şekilde ve düzenli uygulanmasının hayati önem taşıdığını vurgulayan Dr. Onur, “Glokom tedavi edilmezse körlüğe neden oluyor ve en kötü tarafı ise bunun geri dönüşü yok” şeklinde konuştu. Glokom’da tedavi yöntemleri hakkında da bilgilendiren Hatice Onur, “Artık elimizde çok çeşitli ve etkili alternatif damlalar var, bazen 30 olan bir tansiyonu tek bir damla ile düşürebiliyoruz. Bu olmazsa lazer tedavileri devreye giriyor, bunlarla da tansiyonu belli seviyelere indirebiliyoruz. Tabi düzeni kontrollere devam edilmeli, bazen ilacın yan etkileri olabiliyor, kızarıklık batma gibi, lazerle de sonuç alınmazsa cerrahi yöntemler devreye giriyor” ifadelerini kullandı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.