İsa Abidoğlu: “İnsanın En Büyük Belası Kendisi"
Eskişehir Açıköğretim Fakültesi İlahiyat Bölümü uzmanı İsa Abidoğlu, Gençlik Spor Bakanlığı Tepebaşı Gençlik Merkezi’nde “İnsanın en büyük belası kendisi” konulu konferans verdi. Konferans saatinde elektriklerin kesik olmasından dolayı vazgeçmeyen, bekleyen Abdioğlu, elektriklerin gelmesiyle birlikte konuşmaya başladı. Konferansa ilgi bir hayli yoğun olurken katılımcıların da muhabbete eşlik etmesiyle ortamda espriler havada uçuştu.
İsa Abidoğlu konuşmasında: “Birbirini açan kavramlarla seminerlerimizi düzenleyeceğiz. İnsan, kâinat ve kavramlarla alakalı bilgilendirmeler yapacağız. İnsanı tarif edersek; üç boyutlu bir varlık olduğunu görüyoruz. Zamana, mekâna ve maddeye bağımlı bir varlıktır. Hayvan da öyle değil mi? Öyle. Fakat hayvanın zamana, mekâna ve maddeye bağımlılığı ile insanın zamana, mekâna ve maddeye bağımlılığı aynı şey değil. İnsan, zamanla anlamını bulan bir varlık. Bu hayvan için geçerli değil. İnsanın zamanla ilişkisi yol ile ilişkisidir. İnsan yolcudur. Dolayısıyla nereden geldi, nereye gidiyor insanın en lüks düşüncesidir.
YOL VE İNSAN…
Ne ile meşgulseniz bunun bütüncül perspektifte nereye oturduğunu sorgulamamız lâzım. Siz öğrencisiniz, süreç nereye gidiyor; emekliliğe doğru gidiyor. Ana yol bu mu? Bize biçilen yolla, toplumun bize biçtiği yol arasında çatışmalar oluyor. Detayın bütünde nereye oturduğunu bilmek en büyük marifettir bana göre… Kesret-vahdet dengesi diyorlar buna tasavvufta. Buna ulaşmak da öyle kolay değil.
BİR DÖNEM AMAÇSIZ YAŞAYIN!
Amaçsızlık bir dönem iyi bir şeydir. Amacınız sizi, siz olmaktan çıkarıyor. Araç, amaç oluyor. Gerçek amacınızı bulmak çok zordur. Bana sorsanız gerçek amacımın ne olduğunu henüz bilmiyorum. Ama bir insan, amaç edindiği vakit dünyadaki hiçbir gücün ona engel olamayacağını biliyor. İrade ve amaç birbiri ile ilişkilidir. İrade denilen şey; gerçek amaç bulunduğunda ortaya çıkar. İnsan içinde bulunduğu koşulların ürünüdür. Sizin iradenize ipotek koyan sosyolojik olgular var. Sosyoloji okumanızı tavsiye ederim. İmam Eş’arî’nin bir sözünde: “İrade; hiçbir etkinin etki etmediği, etkisizliğin dahi etki edemediği bir yerde ortaya çıkar.” Ebu Cehil’in son nefeste gösterdiği iradeydi. Ebu Cehil ölürken bile “Benim Muhammed’e olan kinim daha fazla arttı!” diyor. Ebu Cehil’in iradesi, Ebu Cehil’i insan yapmamıştır. İrade, hayvanlardan bizi ayıran en önemli özelliktir. Fakat çoğu zaman irade insanları hayvanlardan ayıramıyor.
Kâinat makinesinin köleleriyiz.
ALLAH’A KARŞI İDDİALI OLMAK…
Allah’a karşı iddialı olma; mütevazı’ ol! Hz. Ömer çok iddialı biridir. Varlığı ile ‘ben buradayım’ der. Sabah namazında yaralanıyor. O kadar ağır ki yarası; içtiği süt, yaradan sızıyor. Vefat edeceğini hissedince oğlu Abdullah, babasının başının dizinde olmasını istiyor. Hz. Ömer ise: “Oğlum ayağını çek, başım toprağa değsin. Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna mütevazı’ çıkmak istiyorum.” diyor. Hz. Ömer, “yapacağım reformlar vardı, nereden geldi bu ölüm’ demiyor. Sultan Fatih de Cenab-ı Hakk’a karşı iddia sahibi değildi.
Bazı hayatlar var. Derler ki; geleceğin başkan adayı, geleceğin müdürü, geleceğin doktoru, sonra o geleceğin büyük adamı bir yerden bir yere giderken trafik kazası geçiriyor veya ayağı kayıyor, düşüyor veya kafasına halı düşüyor ölüyor. Hiç karizmatik ölüm değil yani nerden çıktı bu ölüm; bu burada bitmemeliydi! Cenâb-ı Hakk mutlak izzet sahibidir. Hz. Peygamberin bir sözü: “Her kemal sahibi, mutlaka o kemalinin zevale doğru gittiğini görecek” diyor. Bunu, devesi başka bir deve tarafından geçildiği zaman söylüyor. Bütün devletler, yükselişten sonra çöküş sürecine girecektir. Amaçla irade birbiri ile eş değerdir. Bir insan gerçek amacını bulmadan önce, onun gerçek iradesinden söz edilmez. Gerçek amacını bulduğu vakit; sağına güneşi, soluna ayı verseler bile vazgeçmez!” diyerek sözlerini tamamladı.
Abidoğlu, Sonraki programların her hafta pazartesi saat19:00’da Tepebaşı Gençlik Spor Bakanlığı Gençlik Merkezi’nde olacağını ve tüm Eskişehir halkının davetli olduğunu söyledi