Site Rengi

DOLAR 34,5424
EURO 36,0063
ALTIN 3.006,41
BIST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 16°C
Karla Karışık Yağmurlu
Eskişehir
16°C
Karla Karışık Yağmurlu
Cts 1°C
Paz 2°C
Pts 4°C
Sal 5°C

Bilecik Belediye Başkanından Torpil İddialarına Yalanlama

15.08.2019
A+
A-

Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, bazı ulusal gazetelerde çıkan "8 kişi gelmedi 1 kişi elendi, AKP'li başkanın kızı öğretim görevlisi oldu" haberine istinaden bir basın açıklaması yaptı. Yağcı, "Bu zamana kadar devletin hiçbir imkanını, hiçbir şeyi usulsüz bir şekilde kullanma eğilimi değil, düşüncesi dahi içerisinde bulunmadık" dedi.

Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, dün bazı gazetelerde çıkan haberler üzerine makamında bir basın açıklaması yaptı. 
Yağcı, "Burada bir baba olarak konuşmak istiyorum. Tabi siyaset yapıyoruz. Siyasette biz tüm unsurlarımızla çoluğumuzla çocuğumuzla yaptığımız tüm davranışlarla toplumun önündeyiz. Bunlara da her zaman dikkat ediyoruz. Bu anlamda da evlatlarımın benim 15 yıllık siyasi hayatım süreci içerisinde dengesiz, toplumu rencide eden hiçbir davranışı olmamıştır. Sizlerin huzurunda evlatlarıma, çocuklarıma, eşime ve aileme canı gönülden teşekkür ediyorum. Çünkü hele bir yerel yöneticiyseniz ve ailenizle beraber hep toplumun önündesiniz ve onlarla birlikte siyaseti yapma durumundasınız. Bizde bunları biliyoruz ve biliyorsunuz ki ben yaklaşık 30 yıllık bir kamu deneyimi olan insanım. İlk başlangıcım hakimlik sürecinden başlayıp 89 yılından bugünlere kadar devam eden bir kamusal süreç var. İlk günden itibaren de devletimizin tüm kayıtlarında nasıl bir kimse olduğumuz, ne şekilde olduğumuz hepsi kayıtlı ve bugün de 15 yıldır da milletimizin huzurunda yapmış olduğumuz hizmetlerle tüm olaylar belli. Ne tip bir insan olduğum insanların menfaati adına adalet duyduğumuz, hakkaniyet duyduğumuz ne nokta olduğunu kamuoyu çok iyi derecede bunları bilmektedir. Diğer insanların olduğu gibi bizlerinde çocukları var ve çocukların hayatı idame etmeleri gereken olaylar. Benim de Allah’a çok şükürler olsun gururla iki tane evladım var. Bunlardan birisi Hatice Ecem Gezer kızım, birisi de Emin Yağcı oğlum. Birisi okul öncesi öğretmenlik bölümünü bitirdi ve yaklaşık 8 yıldır öğretmenlik yapıyor. Oğlum da avukatlık görevini yerine getiriyor ve biz yaptığımız tüm işlerde yasalar nezdinde hareket eden hassasiyet gösteren bir aileyiz. Bu zamana kadar devletin hiçbir imkanını, hiçbir şeyi usulsüz bir şekilde kullanma eğilimi değil, düşüncesi dahi içerisinde bulunmadık. Tüm kamuoyu bilir" dedi. 

"Benim kızım zaten 8 yıldır Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı olarak memur" 
Yağcı, kızının 8 yıldır Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı olarak memur olduğunu ifade ederek, "Son olayla ilgili olarak ulusal bazı yayın organlarında maalesef kızımın üniversiteye öğretim görevlisi olarak girmesiyle ilgili polemik oluşturacak ve kamuoyunu yanılgıya düşürecek bir algı oluşturma çabası ve gayretlerini görüyorum. Bundan bir baba olarak son derece üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum. Olay konu şu; benim kızım okul öncesi anaokulu öğretmenliğini bitirdi ve 8 yıldır Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı olarak zaten memur ve okul öncesi öğretmenliği yapıyor. Üniversitede biliyorsunuz bu okul öncesi öğretmenlik alanında kendi alanına münhasır akademik seviyede üniversitemizde bulunduğu alana ilişkin olarak öğretim kadrolarımız yok. Bu sebepten dolayı da yaklaşık 1 yıldır geçici olarak dışarıdan öğretmen olarak üniversiteye devam ediyor ve ders veriyor. Oradaki açık olan bölümü üniversitenin talebi üzerine yardımcı olma babında değerlendiriyor. Üniversitede açılan bu okul öncesi öğretmenlik sınavını ALES puanlarını da alarak benim kızım da bu noktada müracaat ediyor. Bu sınav şöyle şartları içeriyor; çocuk gelişimi, okul öncesi öğretmenliği veya anaokulu öğretmenliği lisans mezunu olmak, lisans sonrası alanın da en az 5 yıl eğitim ve öğretim tecrübesine sahip olmak. Özel bir şartı adrese dayalı bir çalışması yok. Bu şartları içeren herkes bu imtihana girme hakkına sahip. Bu çerçevede yapılan düzenlemede 23 kişi başvuruyor. 23 kişi içerisinde bunlar herkesin zaten internette üniversitenin sayfalarında yayınlanan şeyler 23 kişi başvurudan değerlendirme yapılıyor, bu değerlendirme içerisinde ALES puanı, okul mezuniyet puanları dikkate alınarak değerlendirme yapılıyor" ifadelerine yer verdi. 

"Şartları uyan 10 kişi içerisinden 2 kişi sınava geliyor. Çünkü insanların işleri var" 
Başkan Yağcı açıklamasında 23 kişi içerisinden 10 kişinin üniversite yönetimi tarafından çağrıldığını hatırlattı. Kendi kızının da bu 10 kişi arasında olduğunu söyleyen Başkan Yağcı, sözlerine şöyle devam etti: 
"Benim kızım da bu puanlamalar içerisinde ve burada ALES puanının yüzde 70’i lisans mezuniyet puanının da bu noktada yüzde 30’u alınarak bu ortalama yapılıyor. Benim kızımın ALES puanı 71.702 olmasına rağmen, üniversite bitirme puanı mezuniyet puanı 84 olduğu için bunların ortalamalarını aldığı için elimdeki kağıtta hepsi var. 23 kişinin de listeleri de var, puanları da var bunlar ilan ediliyor, duyuruluyor. Bu tamamen matematiksel bir şey. Hiçbir inisiyatife şuna, buna muhtaç olan olaylar değil. O dönem içerisinde ilan ediliyor. Kızım da 10’uncu sırada. Bu imtihana girmeye hak kazanıyor. Daha sonra üniversite yönetimi bu 10 kişiyi sınava çağırıyor. Bu 10 kişi içerisinden 2 kişi sınava geliyor. Çünkü insanların işleri var. Bunların hiçbiri bu anlamda işi olmayıp da böyle dışarıdan üniversiteye öğretim görevlisi olarak girme pozisyonu konumunda değil. İşleri var iş alanını değiştirme noktasında çalışan şeyler ve buraya 2 kişi giriyor. Dolayısıyla zaten 2 kişi girince böyle bir şey de yüzde 50, yüzde 50 hakları var. Bu imtihan sonucunda bakın imtihanı da komisyon olarak şimdi ben bugün öğrendim. İmtihan Bilecik'te bu nitelikte üniversitemizle Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinde bu nitelikte akademisyenimiz olmadığı için üniversite komisyonunu Selçuk Üniversitesinden bir öğretim görevlisi, Karaman Üniversitesinden bir öğretim görevlisi, Düzce Üniversitesinden gelen bir öğretim görevlisiyle teşekkül ettiriliyor. Bu 3 tane öğretim görevlisinin nezdinde 2 kişi imtihana giriyor ve orada öğretim görevlisinin değerlendirmesi sonucu yine bu değerlendirmelerde alınan puan bu değerlendirmeler içerisinde bu defa ALES puanının yüzde 35’i bu değerlendirmeye Yüksek Öğretim Kurulunun (YÖK) eleman alımında uyguladığı yöntem. lisans notunun yüzde 30’u alınıyor. Bu defa lisans notunu burada ALES’e göre ağırlığı yükseliyor. Giriş sınav notunun da yüzde 35’i alınarak bir değerlendirme yapılıyor. Sonuç itibariyle bu meslekle ilgili bir şey, mesleğin içinde olan bir şey. ALES sınavı genelle ilgili bir sınav olduğu için bu sınavda komisyonun jürinin verdiği notla 75 puan benim kızım alıyor, 45 puan da diğer giren kardeşimiz alıyor. Dolayısıyla 76 puan ortalamayla Hatice Ecem Gezer benim kızım girmeye hak kazanıyor, 75 puan ortalamayla da diğer kardeşimiz yedek olarak bildiriliyor" dedi. 

"3 akademisyeni töhmet altında bırakıyoruz" 
Başkan Yağcı son olarak, buna ilişkin herkesin itiraz hakkı var olduğunu belirterek, "Bunlar aleni. Gizli saklı yapılacak bir iş yok ve bunlar ilan ediliyor. bunlara ilişkin herkesin bunları inceleyerek dava açma hakkı var. Tüm bunlar dururken bizim siyasetçi olmamız sebebiyle sanki bu işlerde evladımızın hak etmiş olduğu bir olayda gayrimeşru bir şey varmış gibi davranılarak polemik konusu yapılması, sosyal medyada böyle bir infaz işlemine girişilmesini bir baba olarak kabul etmemiz mümkün değil. Öncelikle siyaset bizim beğenilen, beğenilmeyen fikirlerimiz olabilir ama biz siyasetin alanıyla çoluk çocuğumuzun yaşam alanlarının karıştırılmaması lazım. Biz siyasetçi olarak bu noktalarda ekstra fazladan bir hak istemiyoruz ve zaten de bunlara yol açacak herhangi bir davranış içerisinde bu zamana kadar olmadık. Bundan sonra da olmamız söz konusu olamaz. Ama bir vatandaş olarak ne olur herkes sağduyulu düşünsün. Bir vatandaş olarak her vatandaşımızın sahip olduğu normal hakları da kullanmamız bize çok görülmesin. Burada bunları derken o 3 akademisyeni töhmet altında bırakıyoruz. İmtihanları onaylayan bunları takip eden üniversite yönetimini töhmet altında bırakıyoruz. Biz kimsenin aşına, ekmeğine ve işine mani olmuş bir durumumuz yok olamaz da. Ne çocuklarıma ne kendime öyle bir davranışı layık görürüm, bu zamana kadar böyle bir davranış içerisinde hiç olmadım olma noktasında da hiç kimseye taviz vermedim. Ulusal basın yayın organlarına bu olay tamamen yanlış aksettirildiğini kanaatindeyim. Vaka bu ama bunun içerisinde benim kızımın bunu hak edebileceğini, hak ettiğini düşünmemekte bence sağduyu eksikliği olarak görüyorum. Benim kızım zaten yeni bir memuriyet hakkı almış değil, zaten memur. Buraya geçerek de çok ekstra bir terfi gibi bir şey de değil. Sadece çalışma alanını değiştiriyor. Ekstra bir özellikle burada başka bir tanımla değil, kendi alanında sınavın şartlarına sahip olduğu bir işe giriyor. Onun için her şeyden önce bu haberleri yaparken bizimde bu noktada gönlümüzün olduğu ve bizimde hayatımızın devam ettiğini düşünmek lazım. Bizler siyasetçi olarak böyle şeylere alıştık. Bu tür ithamları, iftiraları da bir noktada kabullenmek durumunda kalıyoruz" dedi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.