Aktör Değişimi

Ak Parti 7. Olağan Büyük Kongresi’ni gerçekleştirdi. Kongre öncesinde konuşulanlarla fırtınalar estiriliyordu ancak dağ fare doğurdu desek yanlış olmaz. “Güven ve İstikrar” başlıklı kongre, açık söylemek gerekirse ne yeni bir vizyon koydu ortaya, ne de bir iddia… Bir iddia varsa eğer, o da, şu pandemi sürecinde milletin gözüne soka soka bir araya getirilen halk yığınları… “Yıkılmadık ayaktayız, millet hala arkamızda imajı”… İyi hoş da, Ak Partili isen her şey serbest ayrımcılığını ne yapacağız? Efendim bütün delegelere Covid testi uygulanmış, aslında tribünlerde gerekli boşluk varmış da, ekranlardaki görüntü bir kamera yanılsamasıymış. Yapmayın kardeşim; milletin aklıyla alay etmeyin. Herkes neyin ne olduğunu gördü. Herkes neyin ne olduğunu görüyor da siz bir türlü anlamak istemiyorsunuz. Size olan inanç, size duyulan güven böyle böyle eriyor işte. 2071‘e kadar uzanan o büyük büyük laflar ancak o kongre salonlarında iş yapar artık. Milletin gerçeği başka…

Cep delik cepken delik, cepte yok tek metelik.
Herhangi bir bürokratın okuyabileceği bir faaliyet raporu gibi yapılan konuşma şunu yaptık bunu yaptıklarla doluydu. Yaptıkların için Allah razı olsun da, sonuç? Aşı var mı? Yok. Para var mı? Yok. İş var mı? Yok. Üretim var mı? Yok. Bunlara ilişkin bir vaat var mı? O da yok… Görüntü o ki, iktidarın kendisinin bile gelecekten ümidi yok.
Hal böyle iken, “efendim Ak Parti’yi 2023’e taşıyacak kadrolar belli oldu” meselesini mi konuşacağız şimdi? Kardeşim ortada parti kalmadı parti… Dünyanın en iyi 75 adamını getir koy listeye kime ne faydası var? Kim dinliyor? Değil partide, memlekette her şeye karar veren bir tek kişi var; o ne derse o oluyor. Bu durumda listeye giren adamın kendinden başka kime ne faydası olur?
Gelinen noktada Tayyip Erdoğan için tek hedef statünün muhafazası… Parti yönetiminde ve teşkilatlarda görev alanlar da statünün muhafızları… Bu kadar. O nedenle listede şu var, bu girmişin ne şehrimiz, ne de ülkemiz için bir anlamı yok. Herkes değişiyor, hiçbir şey değişmiyorsa ortadaki sorun değişenlerde değil demektir. Herkes hesabını ona göre yapmalı.

Meşhur listeden şehrimiz vekili Harun Karacan çıkarılmış, Burhan Sakallı konmuş. Her ikisini de severim. Hayırlı ve hayırlısı olsun diyelim. Bu aktör değişimi Eskişehir ve Ak Parti içi ne ifade eder bilemem. Bir titre sahip olmanın kıymeti, onu ne kadar taşıyabildiğinle, nerede, nasıl ve ne için kullanabildiğinle orantılıdır. Açık söyleyeyim Harun Karacan, siyasete ilk adım attığında Eskişehir için benim çok fazla ümit beslediğim bir karakterdi. Belediye Başkan adaylığı ve milletvekili adaylığı sürecinde birlikte çalıştık. Kendisi çok iyi hatırlayacaktır, başkan seçilemese bile ilk seçimde milletvekili olacağını, hatta bu işin bakanlığa kadar gideceğini söyledim. Gidebilirdi de… Ancak bu işin kendine göre bir yol haritası, bir stratejisi var. Kimseyi öyle kara kaşına kara gözüne bakan yapmazlar. Bakan olsaydı Eskişehir’e çok büyük faydası olacağına da inanıyordum. Gereğini yapmadı, yapamadı her neyse. Olmadı. Siyasette ciddi bir kariyer potansiyeli varken, açık söylemek gerekirse heba etti.

Gelelim Burhan Sakallı’ya… Burhan Sakallı taraflı tarafsız pek çok kimsenin sevdiği bir figürdür. Mütevazı ve beyefendi kişiliği, Odunpazarı’ndaki hizmetleri herkesten takdir görür. O nedenle de son yerel seçimlerde Ak Parti’nin büyükşehir adayı yapılmıştır. Ancak o da seçimi kaybetmiştir. Seçim bu; kazanırsın kaybedersin. Asıl mesele siyasette devamlılık. Bu devamlılığı sağlayacak bir akıl ve strateji ile yürümezsen, en kolay adam öğütme aracı olan siyaset seni de öğütür. Bu işler sen aslansın, sen paşasın diyenlerle yürümez. Onu diyenler senin gidebildiğin en iyi yere kadar seninle beraber görünürler, en küçük bir hüsranda hepsi toz olurlar. Kaybettiğin seçimin ertesi günü yanında kaç kişi kaldı, en iyi sen bilirsin.

Sakallı’nın MKYK listesine girmesinin ardından yapılan yorumlara bakıyorum, Ak Parti’nin gelecek seçimlerde büyükşehir adayı belli oldu gibisinden görüşler var. Olabilir mi? Olabilir. Hele Eskişehir gibi siyasetçi! üretmekte zorlanan bir kentte fevkalade mümkün. Ama aday olmakla iş bitmiyor işe. Bitmediğini de 2019 seçimlerinde gördük, yaşadık. Öte yandan Sakallı Ak Parti teşkilatındaki dengeleri değiştirebilir mi soruları var. Bu sorunun cevabını ancak Burhan Sakallı’nın şu saatten sonra ortaya koyacağı siyasal zeka ve karizma verir. Herşeyden önce eski Odunpazarı Belediye Başkanı imajının üzerine çok şey koyması lazım. Zira Odunpazarı başka, büyükşehir başka. Kendisinin 2019 seçimlerinde “projeler seçim kazandırmaz” gibi bir yanılgısı vardı.

Evet Eskişehir’de belirleyici olan sosyolojik ve kısmen de ideolojik etkenler başat rol oynar; ancak Eskişehirli bir taraftan da kenti kime emanet edeceğini düşünür. Ve bu noktada en azından vizyon ve kapasite olarak kıyas yapabileceği bir başkanla yönetiliyor Eskişehir. Bu kıyas Büyükerşen önümüzdeki seçimlerde aday olsun olmasın yine yapılacaktır. Teşkilatların eski önemini ve değerini yitirdiği Ak Parti, ancak kartvizitte bir mensubiyet ifadesi olarak anlam taşır. Bu noktada Eskişehir siyasetinde etkin bir figür olabilmenin yolu da ancak bireysel karizmanızın ve iş yapma kabiliyetinizin Eskişehir halkı tarafından kabul görmesinden geçer. Ak Parti kimliğinin seçim kazanma noktasında genel başkana bile yetemediği bir ortamda sadece MKYK üyesi olmanız size de bu anlamda büyük artılar getirmez. Aksine sizden öncekilerin başarısızlığı da üzerinize yapışır kalır ve büyük bir handikapa dönüşebilir.

Siyasette gelecek arayan her kimse, şunu aklından çıkarmamalı. Siyaset kurumuna güven neredeyse tamamen kalktı. Millet aslı astarı olmayan vaatlerden, kendinden kopuk siyaset yapanlardan, yerli yersiz hamaset yapan tellallardan, siyaseti bir ikbal aracı görenlerden, menfaat için kendini sömürenlerden bıktı usandı artık. Vatandaş sığınacağı güvenli bir liman, derdinden anlayacak usta bir kaptan arıyor. Ülke için de böyle yerelde de böyle.
Milleti saf yerine koyanlar için önümüzdeki dönem sadece hüsran yaratır; böyle de biline…