Site Rengi

DOLAR 34,4808
EURO 36,2213
ALTIN 2.960,51
BIST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 18°C
Parçalı Bulutlu
Eskişehir
18°C
Parçalı Bulutlu
Cum 17°C
Cts 1°C
Paz 2°C
Pts 3°C

Anadolu Üniversitesi’nde Türk Dünyası Bilim Kültür Söyleşileri’nin İlki Gerçekleştirildi

Anadolu Üniversitesi’nde Türk Dünyası Bilim Kültür Söyleşileri’nin İlki Gerçekleştirildi
14.03.2021
A+
A-

Anadolu Üniversitesi’nde Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü’nce ‘İlgiden Bilgiye, Bilgiden Şuura Türk Dünyası Bilim Kültür Söyleşileri’nin ilki gerçekleştirildi.

Söyleşi, Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kemal Polat’ın yöneticiliğinde başladı.

Kemal Polat açılışta şu ifadeleri kullandı: “Bu program Anadolu Üniversitemizin Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından her ay yapılması planlanan Türk Dünyası Bilim Kültür söyleşilerinin ilkidir. Allah izin verirse her ay bir bilimsel bir de sanatsal ve kültürel içerikli olmak üzere iki program yapmayı planladık. Programlarımızın hayırlı, uğurlu ve uzun ömürlü olmasını Cenabı Hak’tan niyaz ediyorum. Konferanslar serimizin isminde ‘İlgiden bilgiye, bilgiden şuura” serlevhasını kullandık. Çünkü inanıyoruz ki, Türk milleti olarak Türk dünyasına sadece ilgi duymamız yetmez bilgi sahibi olmamız ve aynı zamanda bu bölge ile ilgili şuur sahibi olmamız da gerekir. Yabancılar bile ilgi duyuyor araştırma yapıyor, dolayısıyla dili bir, dini bir kültürü bir bu soydaşlarımıza bizim daha yakın olmanız icap etmektedir.

İşte bu konferansların amacı Türk dünyasıyla eskiden beri zaten var olan siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel ilişkilerin bilimsel zeminde daha sağlıklı yürütülmesine bir nebze de olsa katkı sunmaktır.” 

Konferansın açılış konuşamasını ise Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal gerçekleştirdi. Rektör Erdal konuşmasında: “Türk Dünyası Orta Asya’dan Kafkaslara kadar çok geniş bir alanı kapsamakta olup, derin tarihsel bağlar kurduğumuz ilişkileri de dikkate aldığımızda neredeyse uçsuz bucaksız bir coğrafyaya tekabül etmektedir. Bu coğrafya da yaşayan soydaşlarımız başta olmak üzere birçok millet için Anadolu tarih boyunca her zaman umudun, kardeşliğin ve dayanışmanın adı olmuştur. İsmi ile müsemma olan üniversitemiz de Türk dünyasıyla ilişkilerini her zaman en güçlü bir şekilde kurmaya, iyileştirmeye ve derinleştirmeye çalışan bir üniversitedir. Bu amaçla sayın Bakanımızın öncülüğünde kurduğumuz Türk Dünyası Uygulama Ve Araştırma Merkezimiz Üniversitemizin Türk Dünyasıyla ilişkilerimizi güçlendirme ve sürdürülebilir bir halde tutulmasına yönelik bir vizyonla kurulmuştur. Üniversitemiz şehirlerle, Türk dünyasıyla ve tüm dünya ile ilişkilerimizi güçlendirme vizyonuna sahiptir. Bu bağlamda Türk dünyasıyla ilgili bilimsel sanatsal ilişkileri güçlendirmeye çalışıyoruz. Bu seminer dizileriyle de hem şehrimizden hem ülkemizden hem de Türk Dünyasından bilim insanlarını çağırarak konuşturarak bu amacımıza hizmet etmeye çalışacağız. Bu seminerlerin ülkemize milletimize ve Türk Dünyasına başarılar, verimler ve faydalar sağlamasını temenni ediyor, bizi kırmayarak ilk konuşmasıyla katkıda bulunan sayın bakanımız Prof. Dr. Nabi Avcı’ya çok teşekkür ediyorum. Yine seminerlerin hazırlanmasına emeği geçen Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürümüz Pof. Dr. Kemal POLAT ve çalışma arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Rektör Erdal’ın açılış konuşmasının ardından Anadolu üniversitesi Öğretim Üyesi ve öğretim görevlilerinden oluşan Anadolu Klarnetli Beşlisi Prof. Dr. Bülent Akdeniz’in yönetiminde Türk ezgilerinden oluşan bir dinleti sundu. Dinleti tüm katılımcılar tarafından büyük takdir topladı.

Dinletiden sonra Prof. Dr. Nabi Avcı’nın sunumuna geçidi. Sunumu Türk Dünyası vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı sıfatıyla yaptığını ifade eden Prof. Dr. Nabi Avcı, şu hususlara işaret ederek oldukça dolu, faydalı ve ufuk açıcı bir konuşma yaptı.

“Başta Rektörümüz, bu programı düzenleyen Kemal Polat hocamız ve tüm katılımcıları saygıyla muhabbetle selamlıyor, Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezinin yeni yönetim döneminin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” ifadeleri ile sözlerine başlayan Prof. Dr. Nabi Avcı, Anadolu Klarnetli Beşlisi çok güzel bir dinleti sundu, iletişim sadece sözle yazıyla olmuyor, en iyi iletişim yollarından biri de müziktir. Nitekim Türk Dünyası’nın kendisini en güzel ifade ettiği alanlardan biri de müziktir. Bizim Türk dünyasıyla ortak çok güzel müziklerimiz mevcuttur. Türk dünyasıyla iletişim sorunlarımız var ama çözecek imkân ve fırsatımız da vardır. Bu yıl Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlığının 30. Sene-i devriyesini kutluyoruz, bağımsızlıktan önce iletişim kanalları kapalıydı ve çok büyük iletişim sıkıntılarımız vardı Rahmetli Özal’ın da sık sık ifade ettiği gibi; ‘Türk dünyasının bahtı açıldı’ Özal yine 21. asrın ‘Türk asrı’ olacağı ümidini ifade ederdi, inşallah bundan sonraki çalışmalar bu ümidin artmasına vesile olur.

Türk Dünyası olarak hem birbirimizi kendimize anlatmakta hem de kendimizi dünyaya doğru bir şekildeanlatmakta sorunlarımız var. Bunun birçok sebebi var ama ben birkaç tanesine işaret edeceğim, biz bu noktada bir kurum sıkıntısı çekmiyoruz, aksine çok sayıda kurumumuz var ama bunların birbirinden haberleri yok, birlikte bir sinerji oluşturup çalışamıyor, zaman zaman yapılan çalışmalar tekrara düşüyor ve bir yol alınamıyor, etkili olunamıyor.

UNESCO gibi kuruluşları da örnek alarak bizim bu kurumları nasıl daha etkin çalıştırabileceğimizi yararlı hale getirebileceğimizi düşünmemiz, tartışmamız ve bunun için gayret etmemiz gerekmektedir. Bu kurumların bir kısmı tabeladan ibaret, bir kısmı sadece belli anma günlerinde ortaya çıkıp kendini gösteren türden. Toplanıyoruz yemekler yiyoruz, plaketler veriyoruz ve dağılıyoruz. Bunu aşmamız lazım ve bunu aşmak için iyi örneklere bakmamız lazım, Avrupa Birliği tecrübesinden istifade etmemiz, Avrupa konseyini incelememiz onların gizil gücünün nereden kaynaklandığına bakmamız lazım. Dolayısıyla bu tür kuramlarımızın işlevsel olabilmesi, yararlı olabilmesi için bunların kurumsal kimliğini oluşturacak, aidiyet hissini öne çıkaracak profesyonellere ihtiyaç var. Avrupa bürokratları gibi bizim de Türk bürokratlar yetiştirmemiz gerekir. Yani bu kurumlarımızı bazı emekli büyükelçilerimizin gezip tozacakları, ziyaret edip, kokteyl programları yapacakları makamlar mevkiler olmaktan çıkarıp gerçekten bu işe baş koymuş, idealist ve profesyonel bürokratların yetişmesi gerekiyor. Bu noktada Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezinin, İletişim Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi vb. ilgili birimleri bu yönde değerlendirmesi, bu perspektifte yönlendirmesi bu alanda ortak programlar yapması, projeler düzenlemesinin büyük yarar sağlayacağı kanaatindeyim. Bu tür fakültelerde mezuniyet çalışmalarının, davet edilecek hocaların veya yurtdışına gönderilecek hocaların gidecek gelecek hocaların Türk dünyası ağırlıklı düşünülmesinin bu konuda çok yararlı olacağı ve bahsettiğim iletişim sorunlarının çözümüne katkıda bulunacağını ümit ediyorum. Aynı şekilde maliye çalışan arkadaşlarımız da Türk dünyasındaki kamu maliyesi farklılaşmalarının ortaklaştırılması için çalışabilir, 20 yıldır başaramadığımız Türklerin de ortak sorunlarının çözülebileceği bir tahkim mekanizmasının kurulması gerekmektedir, bunun için iç hukukun, anayasa düzenlemesinin uyumlu hale getirilmesi lazım. Yasama prosedürlerimizi nasıl ahenkli hale getirebiliriz, Kamu maliyesi düzenlemelerimizi birbirleriyle uyumlu hale nasıl getirebiliriz, iletişim kurumlarımızı nasıl birbiriyle konuşur hale getirebiliriz, nasıl birlikte ortak projeler yapabilecek halegetirebiliriz bunların yollarının yönteminin araştırılması aranması da yine bizim Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezimizin yapacağı en güzel katlılardan biri olur.

Türk Dünyasıyla iletişim sorunları deyince bir de avantaj ve dez avantajlarımız konusu gündeme gelir. Anadolu Üniversitesi ve merkez olarak bu taraftan baktığımızda Türk Dünyası Vakfı olarak kendi envanterimizi çıkarmak kardeşlerimizle neleri paylaşabiliriz onun değerlendirmesini iyi yapmalıyız. Mesela biz Türk Dünyası vakfı olarak  Türk dünyası kültür sanat envanteri projesi geliştiriyoruz. Burada sinemada, basın yayında, kütüphanede neyimiz var, yani aklınıza gelecek tüm kültürel alanlarda geniş bir envanter çıkaracağız, bizim gibi çalışan kurumlar neler yapıyor biz onlarla ortak neler yapabiliriz bunların plan programını yapıyoruz. Bunları yapabilmemiz için önce kendi elimizdeki envanteri tespit etmek ortaya çıkarmak, fonksiyonel olarak değerlendirmek herkesin istifade edebileceği ortamlara aktararak kamuoyunun istifadesine sunmak durumundayız. Bunu Türk dünyası vakfı ve Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak birlikte yapabiliriz. Bu konuda başka hangi kuruluşlarla iş birliği yapabiliriz mesela Türksoy, Türk Keneşi, Türk Akademisi, UNESKO, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları başkanlığı, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Avrasya Yazarlar Birliği, UNESKO Türkiye Milli Komisyonu vb. gibi resmi kuruluşlar sivil toplum kuruluşları, Vakıflar, dernekler, Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, Kültür bakanlığı ve Türk Cumhuriyetlerinin Kültür Bakanlıkları, ve muadil kuruluşlarla işbirliği yapabiliriz.

Biz UNESCO milli komisyonu olarak bazı Balkan ülkeleriyle ortak müzik ve ortak mutfak üzerine çok güzel çalışmalar yaptık ne kadar ortak yönlerimiz özelliklerimizolduğunu o çalışmalarda gördük. Bu envanter çalışmalarından yapacağımız ortak çalışmalar bize gösterecek ki kendi hakkımızda bile bilmediğimiz pek çok şey gün yüzüne çıkacak, çünkü öteden beri söyleyegeldiğimiz gibi özellikleri ve güzellikleriyle henüz görücüye çıkmamış, Dünya piyasalarında kendisini tanıtamamış kültürlerin başında Türk kültürü gelir. Müzik, yemek vb. hangi özellik üzerinden giderseniz gidin  en zengin kültürlerden birisidir. Biz bir araya geldiğimizde olağanüstü zengin bir mirasın üstünde oturuyoruz. Bu mirası oluşturan atalarımız ve bugün yaşatmakta olan halklarımız kendi üstlerine düşen görevlerini kendi ölçüleri içinde mükemmel yerine getirmişler, burada eksik olan bunun kıymetini bilecek ve bunun başkaları nezdinde de kıymetinin bilinmesini sağlayacak aydınların, akademisyenlerin, siyasetçilerin, iletişimcilerin kendilerini bu işlere vakfetmeleridir. Bu iş 8-5 mesaisi memur kafasıyla yapılacak işler değil, adanmışlık gerektiren işlerdir. Ama Türkiye ve Türk dünyası Şükürler olsun bu söz ettiğim adanmış kişilerden mahrum da değildir. Bizim böyle insanlarımız var yeter ki onları yönlendirecek, emeklerine sahip çıkacak, emeklerini kıymetlendirecek değerlendirecek ve uluslararası piyasaya en uygun şekilde sunacak Vakıf gibi Merkez kurumlarımız ve insanlarımız olsun. Ben önümüzdeki çalışma döneminin bunların planlanmasına ve uygulanmasına başlangıç teşkil etmesini, daha önceki çalışmaların yeniden gözden geçirilip daha da geliştirilerek sürdürülmesine ayrılmasını diliyorum.” dedi.

Program oldukça samimi bir ortamda sürdürüldü. Katılanların oldukça yüksek ilgi gösterdikleri gözlendi. Prof. Dr. Nedim Ünal ve Prof. Dr. Şükrü Tosun da programda söz alarak önemli katkılarda bulundular. Programın yöneticisi Prof. Dr. Kemal Polat, programı kapatırken nisan ayındaki programda TDK Yazıt Bilimi Kolu Başkanı Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz’ın Anıtları ve Yazıtlarıyla Türkler” adlı bir konferans vereceğini duyurarak, Türk Dünyasının Nevruz bayramını kutladı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.