Atasoy Müftüoğlu: ‘Uyuşturucu üreten, pazarlayan politik hayatın büyük sayılara ihtiyacı var’
Atasoy Müftüoğlu Eskişehir’de sevenleri ile bir araya geldi.
Es-Ev’in Süleyman Çakır Kız Lisesinde düzenlediği programın konuşmacısı Atasoy Müftüoğlu oldu. Takipçilerinin alışık olduğu sert dili ile önemli konulara değinen Müftüoğlu “Bir tane kamusal Müslüman düşünürümüz yok. Bu Müslümanlar için büyük bir ayıptır. Bu, yüz kızartıcıdır. Bütün bir insanlığa hitap etmesi gerekenler artık birbirlerine bile hitap edemiyor. Bütün insanlıkla konuşmak için yeryüzüne gelmişsiniz, artık birbirinizle bile nasıl konuşacağınızı bilmiyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Allah Tebarek ve Teala Hazretleri, size olağanüstü müthiş bir sorumluluk yüklüyor; bütün renklerle konuşmak, bütün kültürlerle konuşmak, bütün geleneklerle konuşmak, bütün uygarlıklarla konuşmak gibi müthiş bir liyakat. Ama şimdi birbirinizle bile konuşamıyorsunuz. Neden?” dedi.
“Camilerimiz Türk camileri oldu”
Camilere bayrak asılmasını eleştiren Müftüoğlu “ Şuanda küresel entelektüel tartışmalara katılan bir tane Müslüman Filozof yok. Çünkü İbn-i Haldun’dan sonra İslam Dünyası toplumları bir tek tarih felsefesi filozofu yetiştirmemişler. El Medinetü’l Fazıla’dan sonra bir siyaset felsefesi kitabı yazılmamış. Onun için bugünkü siyasetin ne felsefesi var, ne de kültürü var. Siyaset sloganlarla yapılıyor. Türkiye’de iki sözcükle siyaset yapılıyor, Ezan ve Bayrak. Siyaset kültürü yok, siyasal derinlik, siyasal ufuk, siyasal perspektif, siyasal vizyon yok. Sadece iki sözcük var Ezan ve Bayrak. Artık Camilerimiz Türk camileri oldu biliyor musunuz? Bayraklar dalgalanıyor camilerimizde.
“15 Temmuz’dan sonra hala hasar-tespit çalışması yapıyoruz”
15 Temmuz’u hazırlayan zihniyetin referansları ile ilgili tek cümlelik eleştirel bir çözümleme yapılmamıştır. Biz hala hasar-tespit çalışması yapıyoruz. Bu zihniyetin referansları ile ilgili hiçbir sorgulama yapılmamıştır.
“Uyuşturucu üreten, pazarlayan politik hayatın büyük sayılara ihtiyacı var”
Düşünce hayatımız, kültür hayatımız, politik hayatımız zaten çok farklı bir bağlamda. Politik bağlantımız bu uyuşturucu üreten, pazarlayan politik hayatın büyük sayılara ihtiyacı var. Politik hayat büyük sayıları incitmek istemez, onlara katlanır, onlara tahammül eder. Zaten politik mücadele büyük sayılar ve büyük paralar mücadelesidir. Büyük nitelikler için bu ülkede hiçbir şey yapılmıyor. Bundan hepimiz sorumluyuz. Bunun hesabını sormalıyız. Gelecek için ne yapıyorsunuz ? Gençlik orduları nerelere sürükleniyor?
“Çocuklarınız internet sokağında yetişiyor”
Çocuklarınız internet sokağında yetişiyor. Hiçbir ebeveyn çocukları ile iletişim kuramıyor. Çocuklarımıza, gençlerimize hep geçmişi işaret ediyoruz. Geçmişte ne olup bittiğini bilmek ayrı, bugün ne yapılması gerektiğini söylemek daha ayrı bir şey. Bugün yapılması gerekenleri söyleyin gençliğe!
“Yerli ve milli olanı öğütlemek bir trajedidir”
Bugün küreselleşmiş çağda büyük kimlik ve kültür mücadelesi veriliyor. Bu küresel ölçekte verilen kültür ve kimlik mücadelesi karşısında yerli ve milli olanı öğütlemekte bir trajedidir. Ne yapıyorsunuz? Küresel ölçekte olarak kayıtsız kalıyorsunuz. Kaldı ki burada çok büyük bir çelişki var. Ama o kadrolarımız olmadığı için bunları iktidara söyleyemiyoruz. Her türlü iktidara hakikati söyleme liyakatine sahip kadrolarımız yok. Çünkü herkes iktidara eklemlenmiş. Kimse hakikati söyleyemiyor. Soru şudur; yerli ve milli kavramlarını yeniden politik dilin gündemine getirmenin büyük bir çelişkisi var, Küresel kapitalizmin her toplumda tayin edici olduğu, sekülerizmin belirleyici olduğu ülkede yerli ve milli ne anlama geliyor? Bir anlamı var mı ? Çocuklarımız, gençler geleceğe nasıl hazırlanacaklar? Niçin kültürel içerik üretmiyoruz? Çünkü geleneğimiz yeni bir şey söylemeyi engelliyor. Yani bir şey söylediğinizde adınız zındıklıkla eş görülüyor.
“Kadın cinayetlerinin işlendiği “ faşo-maço” ülkesinde yaşıyoruz.”
Bugün artık zontalık, magandalık, faşoluk, maçoluk, kültürsüzlük yaygın hale gelmiştir. Toplumsal sorunlarla yüzleşmiyoruz. Her gün kadın cinayetlerinin işlendiği “ faşo-maço” ülkesinde yaşıyoruz. Toplumsal sorunlar büyüyor. Kadın algısını özgürleştirmeye cesaret edemiyorsunuz, kamusal alanda başörtüsü özgürlüğü diye bir özgürlük. Peki, kadın algısını nasıl özgürleştireceksiniz? Klasik metinler kadınları bir eşya gibi tanımlıyor.” İfadelerine yer verdi.