Haber Ötesi:Size daha önce çok sorulmuş olsa da ben yine soracağim ama farklı bir açıdan :))Siz Cumhuriyet tarihinde ilk başörtülü bakan oldunuz. Dolayısı ile “düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü” anlamında bu cümlelerin içinin gerçekten doldurulduğu, gerçekten hakkının verildiği, ki aslında sadece başörtülü hanımların bu özgürlükten mahrum edilerek istihdam edilmediği, temsil makamlarından özellikle uzaklaştırıldığı dönemlerden sonra, bakan olarak adeta bir sembol oldunuz.Ben sizin bakan olduğunuzun tebliğini kudüste bulunduğunuz döneme denk gelmesi, defalarca kesilen telefon ile iletişim kopukluğu ve her iki tarafında yaşadığı heyecanı daha önce verdiğiniz röportajlarda okuduğumda hem çok duygulanmış hem de çok keyif almıştım.Bunu tekrar anlatalım mı, bence çok manidar ve etkileyici çünkü :))
Ayşen Gürcan : Önce şunu söylemem lazım,Benim Bakan olmam başörtülü olmam nedeni ile değil, sekiz sene boyunca çok çalışıp o bakanlığa katkı sağlamam nedeni ile olduğunu düşünüyorum. Ben Genel Müdürlükten ayrıldığım gün bile başörtü yasağı devam ediyordu.
Görevden ayrıldım ve şoförüme dedim ki,
Artık benim söförüm değilsiniz, sizinle burada yollarımız ayrılıyor,
Ve ben evime artık kendim dönmeliyim dedim.
O gün yakın bir arkadaşımın evinde misafir oldum ve sohbet arasında,
“Artık bir engel kalmadı ben örtünebilirim” dediğimde,
Dostlarım bana dönerek,
“Neden şimdi değil, neden o an şimdi olmasın?” diyerek yüreklendirdiler.
Sandıklar açıldı, bohçalar açıldı, en güzel eşarplar çıkartıldı ve ben o sabah başım açık çıktığım evime o akşam başörtülü olarak geri döndüm. Tarih 23 Temmuz 2011..
( Sohbetin tam bu noktasında, ikimizde dolan gözlerimiz ile birbirimize bakarken, en büyük özgürlüğün iman etmek ve inandığın gibi yaşayabilmek olduğunu ve bir hayatın en muazzam virajını işliyorduk)
Eskişehir vekilliği de bana bu manada hediye diye düşünüyorum.
O bakanlığa başörtüm ile gitmek benim için hem
kazanım hem de büyük bir lütuftu.
Dolayısı ile Sayın Cumhurbaşkanımıza çok müteşekkirim.
Siz Allah rızazı için bir şey yaptığınızda mevlanın öyle hoşuna gidiyor ki, emekleriniz zayi olmuyor, ödüllendiriliyorsunuz ve çok daha verimli olabileceğiniz zemini Allah bir şekilde nasib ediyor.
Kudüste bu haberi almış olmak hele o kadar etkileyici ki benim için.
Çünkü gökyüzüne en yakın yerdir
Elinizi uzatsaniz yıldızları tutabileceğinizi düşündüğünüz muazzam güzelliktedir
Orada bir zeytin bahçesi vardır.
O gün günlerden Cuma idi.
Ve ben çok samimi bir dua ettim.
“Allah’ım bana burada ne görev verirsen, ben Dünya ya savaş açarım” dedim.
Ama orası o kadar güzel ve özel bir enerji veriyor ki, teslimiyeti iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Ben bu duayı ettim ama Türkiye de hükümet kurulduğundan bile bir haberim yok.
Ben bir gezideyim, kudusteyim, hem geziyorum, hem ibadet ediyorum.
Üniversitede hocalık yapıyorum ama aylardan Ağustos ve tatil.
Bu duayı yaptığım günün akşamında haber gelmiş olması ve bir iki hat kesilmesi ile, bakanlık görevi olduğunu duymam ama hangi bakanlık olduğunu anlamamam keyifli bir anı olarak kaldı.
Bu haberi Türkiye’ de almış olsam belki farklı sevinç gösterisi yapar çığlık bile atabilirdim.
Ama Kudüste bu haberi almış olmak bana daha daha çok şükrettirdi ve tevekkül ettirdi ve beni hakkın huzurunda şükür namazına sevk etti.. Orası öyle güzel bir yer ki, sevinçleriniz bile edebiniz ile oluyor
Haber Ötesi:Çerçevenin en güzel örneği diyebiliriz.
Ayşen Gürcan :Kesinlikle Asalet hanım. Aynen öyle..Ve ben dört ay Bakanlik yaptım. Bu görevinde benim sekiz yıl boyunca verdiğim emeklerin sonucu olduğunu düşünüyorum.
Ama ben size başka güzel bir gerçekten bahsedeyim,
Ben sanırım Eskişehir için de ilk başörtülü vekilim :)))
Haber Ötesi:(Bir kez daha karşılıklı gözler dolar ve bu gurur o an somuttan soyuta geçmiş bir varlık haline gelir )
Ve dilime sadece şu cümle gelir,
Bunun şükrünü sizden çok biz yapalım inşallah sayın vekilim…
Ayşen Gürcan :
Bu noktada sorumluluğumuz misliyle artıyor.
Kimseye,
“Zaten onlar böyleler dedirtecek hatalardan kaçınarak çok dikkatli bir şekilde hareket etmeliyiz. Bu ciddi bir sorumluluk.
Bunun hem gururunu yaşıyorum ama ağırlığının altında da eziliyorum.
Allah’tan çok doğru danışmanlarım var ve benim yüzüme benim hatalarımı soyleyebilecek danışmanlar ile çalışıyorum.
Haber Ötesi:Efendim ben şunu belirteyim,
İtiraf edeyim ben duygusal bir insanım ama ilk defa gördüğüm insanların yanında pek kendimi koyuvermem.
Beni dik duruşum ve sağlamlığım ile tanırlar.
Kendimi kontrol edebilirim ama bugün bu samimiyet beni ciddi silkeledi ve oldukça duygulandırdı.
Bana sizi az bile anlatmışlar..
Hayretle, gururla ve tüm duygularımı gözlerimden ve cümlelerimden bıraktığım, salıverdiğim bir an yaşıyorum.
Efendim son suale gelirsek,
Bir Edebiyatçı olarak,
Siyaset ve Edebiyat ‘ı bağaştırdığımızda, siyasetin içindeki Edebiyati nasıl değerlendirirsiniz ?
Ayşen Gürcan :
Bu bir dik yokuş, bu bir Akabe, bu ateşten bir gömlek Asalet hanım :))
Bazen dizleriniz titrese kaçıp gitmeyi düşünseniz bile vazife bilinci ile asla o noktayı terketmeyişiniz..
İşte Siyaset tam da orası.
Edebiyat da tam oradan çıkıyor.
Edebiyat mücadeleden çıkar, Edebiyat acıdan çıkar, Edebiyat yaşanmışlıktan çıkar.
Edebiyat insana dair tüm duyguların anlatılabildigi, yazılabildigi yerden çıkar.
Önceleri şiir falan yazardım, denerdim ama çok yetenekli olduğumu düşünmüyorum.
Ama duygu noktasında tamamen duygu merkezli bir ruh halim var.
Belki de Kibele tarzı bir Anadolu kadını olmam ile alakalı.
Ben karşımda hangi acıdan geçmiş olursa olsun o kardeşimin acısını empati yapabilen, yaşadığı acıyı hissedebilen bir insanım.
Hele ki artık vekil olma hassasiyeti ve sorumluluğu ile bu duygulara daha yakın mesafede olmak zorundayım.
Allah diyor ki, “
sözünüzü, ahdinizi ve akdinizi tam yapınız, yapmadığınız takdirde hesaba çekileceksiniz”
Benim en önemli hassasiyetim sorunu ertelememek.
Hayat boşluk kaldırmaz.
Ertelersem unutulabilir başka bir şey o sorumluluğu öteleyebilir.
Dolayısı ile ben bunun hem vebalinden hem de dünyevi sorumluluğundan kurtulmalıyım.
Hatta bizim sloganımız ne,
“Yarın değil hemen şimdi “
Dolayısı ile Edebiyat da insan merkezli, duygu merkezli, ifade edebilme noktasında en elzem olan bir sanat.
Siaysette daha çok hiciv sanatı ile etkili olsa da Edebiyat siyasette olmazsa olmaz.
Haber Ötesi:
Efendim ben şeref duydum, onur duydum,
Hem bir Hemcinsim olarak, hem iradem noktasında temsilcim olarak yüreklendim ve yükseldim.
Niyetiniz, gayretiniz, şahsınız ve milletimiz adına hayırlı olsun Sayın vekilim.
Şunu samimiyetle söyleyebilir ki,
Siz makamdan güç alarak varlık gösteren değil, makama güç katarak varlık gösteren ve şehrimiz adına şükrü ayrı yapılması gereken bir değersiniz efendim.
Haberötesi ve Mavi ajans olarak bu samimi röportaj için şahsınıza teşekkür ediyor çalışmalarınızda kolaylıklar diliyoruz efendim.
Bâki muhabbet ile.