Beytullah Asil: “Keşke Bu Ayrılık Yaşanmasaydı"
Eskişehir Haber Ötesi ve Mavi Radyo'nun ortaklaşa düzenlediği canlı yayın konuğumuz 23. dönem Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Sayın Beytullah Asil oldu.
Beytullah Asil konuşmaya kendisini tanıtarak başladı: “1959 Eskişehir doğumluyum. İlk, orta, lise de dahil olmak üzere Eskişehir’de tamamladım. Erzurum Atatürk Üniversitesinde işletme Fakültesini okudum. Daha sonra Öğretmenliğe başladım. Çeşitli orta dereceli okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yaptım. 1990 yılında da sigorta sektörüne geçtim. O günden bu güne kadar sigorta sektöründe çalıştım ve bu alanda faaliyet gösteren bir iş yerimiz var. Bu arada 2003 yılında Milliyetçi Hareket Partisi il başkanlığına seçildim. 2007 yılında yapılan Milletvekilliği genel seçimlerinde 23. Dönem Eskişehir milletvekili olarak görev almak nasip oldu. Bu görevimizi de layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz.
“ Türk Milletine karşı beslenen derin bir sevginin ifadesidir Türk milliyetçiliği.”
Alparslan Türkeş’le yüz yüze tanışmak başlamadı. Alparslan Türkeş’in Fikirlerini, doktrinlerini, söylemlerini tanıdım. Tabi tüm bunlar bizi Alparslan Türkeş’le ortak davada buluşturdu. Türkeş Ne diyordu: “ Türk Milletine karşı beslenen derin bir sevginin ifadesidir Türk milliyetçiliği.” Bu da bize uygun geldi. Bizim de görüşümüz ve tavrımız bu yöndeydi. Böylelikle önce Alparslan Türkeş’in fikirleri ile tanıştık. Daha sonra Fiziki olarak ta Eskişehir il teşkilatında görev aldığımız dönemde tanıştık. Doğal olarak sık sık değişik vesilelerle ve toplantılarda bir araya geldik. Tanışmamız bu şekilde oldu.
Alparslan Türkeş varını yoğunu, Türk milletinin refahı, huzuru ve iyi yerlere yükselmesi için harcadı. “Dokuz Işık, dokuz ana ilkeye dayanır. Bunlar:
1. Milliyetçilik,
2. Ülkücülük,
3. Ahlâkçılık,
4. Toplumculuk,
5. İlimcilik,
6. Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik,
7. Köycülük,
8. Gelişmecilik ve Halkçılık,
9. Endüstricilik ve Teknikçilik”tir.
Milliyetçilik deyince; asla ve asla dünya literatürü’nde bazı dönmelerde yaşanan Nazi, Musolini ve Faşizm’e varan bir milliyetçilik anlayışı değildir, Türk Milliyetçiliği. Kendisini Türk milletine ait hisseden ve Türkler seven herkes Türk tür düsturu etrafında şekillenir. Kendisi, başka bir ırkın gururunu taşımayan herkes Türk tür. Türk milletine bağlılık, sevgi ve devletine sadakatle hizmettir. Milliyetçiliği kısaca böyle tanımlardı rahmetli. Bu tanım çerçevesinde oluşan Türk milliyetçileri siyasi anlamada iktidar olamasalar da, bu ülkücü hareketin mensupları Türkiye’yi geçmişte olduğu gibi bugün de yönetmeye devam ediyorlar. Ülkücülük dediğimiz kavram da esasında idealistlik kelimesi ile anlamlandırılabilecek bir ifade. Türk milletini ahlakta, ekonomide, geliştirmek yüceltmek, muhasır medeniyet seviyesine yükseltmektir.
Dünya devletlerinde ilimde belli bir mesafeye gelmiş kalkınmış ülkeler, eğitimlerini en üst seviyeye çıkarmış ülkelerdir. Ama maalesef bugün Türkiye cumhuriyeti devletinde bu yeteri kadar anlaşılamadı ve belli bir yol kat edemedi. Bütün sıkıntı bundan kaynaklanıyor. Toplumculuk ilkesini de şöyle anlatabiliriz; Ülkemizde yapılan her türlü faaliyeti toplum yararına uygun yapmak. Yaptığınız işin ve faaliyetin kendi ülkenizde bir yer ve değer bulması önemlidir. Kırsal kesimde çiftçilik, hayvancılık ve tarımla uğraşan kesim %70 gibi ciddi bir rakamdır. Rahmetli Türkeş’in üzerinde durduğu en önemli hususlardan biri de kırsal kesimde yaşayan insanlarımız. Çünkü o insanlar; ülkenin en ücra köşelerinde bu toprakları besleyen ve bekleyen insanlar.
Hürriyetçilik ve şahsiyetçilik kavramında ikinci dünya savaşından sonra birleşmiş milletler temsilcilikleri oluşturulmuş. Birleşmiş milletlerin bir anayasası var ve bu anayasada da bütün hürriyetlerin sağlanmasını gaye edilen, hürriyetçilik ve şahsiyetçilik politikasının izlenmesi esastı.
Gelişmecilik ve halkçılık bu kavram, bir sanayi toplumuna gidişin başladığı o dönemin sonrasında oluşacak gelişmenin bu ülkenin tüm fertlerini içine alacak şekilde yönlendirilmesi yolunu izlemiştir. O dönemlerde tüm bunlar 9 ışık doktrin’i içerisinde yer buldu.
Mhp ve Meral Akşener..
Peygamber efendimizin bir hadis-i şerifi var. “Ayrılıkta azap, birlikte bereket var” diye. Keşke böyle bir süreç yaşanmasaydı. Bunu arzu etmedik. Etrafımda ki arkadaşlarımdan da biliyorum, Türk milliyetçilerinin asla arzu etmediği bir ayrılık yaşandı. Tabi bu ayrılık tüm toplumun huzurunda oldu. Hiçbir şey kapalı kapılar arkasında yürümedi. Onun için hepimiz bu ayrılığın nedenlerine vakıfız. Milliyetçi Hareket Partisi geniş bir kitleye hitap eden bir parti. Öncelikle kendi parti içinde dinamikleri değiştirme olayına gidildi ama bu başarılamadı. Ama ben kendi adıma söylüyorum keşke bu ayrılık yaşanmasaydı.
AKPARTİ ve MHP ittifakı.
Neden bu birliktelik sağlandı. Bir başka siyasi parti olduğumuz halde neden başka bir parti ile beraber seçime gitme kararı aldık. Maalesef bu konuda bilgi kirliliği var. Bizler gibi belli yerlerde görev almış kişilerde bilgi eksikliği var. Toplumda ise bilgi kirliliği var. İnşallah bu birlikteliği yapan mevcut yönetimdeki yöneticilerimiz çıkıp bunları anlatırlar. Bir terör belası ile karşı karşıyayız. Değişik yöntemler ve şekiller denendi, fakat her zaman bu terör belası farklı şekilde bizim ülkemize ve insanımıza sıkıntı vermekten öteye geçmedi. Şimdi Suriye’de sıkıntı var. Böylesine karışık durumda, Sınır güvenliğimizi sağlamanın da son derece zor olduğu hepimizce malum. Hatta yaşanan hain darbe girişiminin ülkeye yaşattığı sıkıntılar da göz önüne alınarak böyle bir ihtiyacın doğduğu kanaatindeyim. İnşallah süreç Türk insanını, Türk devletini iyi bir yere taşır. Bu temenniyi etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor.
Haber Ötesi ve Mavi radyoya bu anlamlı günde bana söz hakkı verdikleri için çok teşekkür ediyorum. Alparslan Türkeş’i anlamak.. Cenaze töreninde bir insan seli ile uğurlanması bende birçok şeyi uyandırdı. Milyonlarca insan selinin onu uğurlaması hiç aklımıza gelmezdi. O gün ben oradaydım Nisan ayında havalar son derece sıcak olduğu için hırkalarla gelmişti. O insanlar o gün soğuk olan havada ince kıyafetleri ile cenaze namazı kıldılar. Camii’nin etrafında yer kalmamış sokak aralarına dağılmış insanlar… Abdest alamaya yer yok “kar” la abdest alan insanlar.. Çok seviliyordu. Kendisine ben Rahmet diliyorum.. Mekanı cennet olsun. Bu vesile ile tüm şehitlerimize başta Mustafa Kemal Atatürk’e olmak üzere Allah’tan rahmet diliyorum. Bu iş bitmedi.” Diyerek sözlerini noktaladı.