Birlik Vakfı’nda ‘Pazartesi Konuşmaları’ Devam Ediyor
Birlik Vakfı Eskişehir Şubesi tarafından geleneksel hale getirilen Pazartesi konuşmaları Mustafa Keleşoğlu’nun sohbeti ile devam etti. Keleşoğlu, dün akşamki konuşmasında Esmaü'l-Hüsna’dan ‘Es-Selam’ ismini konu alan bir konuşma yaptı.
Allah’ın ‘Selam’ ismi ile insanların yeryüzünde selamet içinde yaşadıklarına dikkat çeken Keleşoğlu:
“Allah varlıklara asla zulüm etmez ve habersiz bir felaket vermez. Cenab-ı Hakkın kötülüğü yaratmsı şan-ı ulihiyetindendir. Yapıp yapmamak insanın iradesine bırakılmıştır” dedi.
Keleşoğlu sohbetinde şunları söyledi:
“Bu haftaki konuşmada Es-Selam ismi şerifi anlatılacaktır. Birinci mesele insanın acz sahibi olmasıdır, lakin Allah Samet’tir ve kendisi için ihtiyaç sahibi olma ihtimali düşünülemez. Ve bu hususta Allah tektir ve onun dışındaki bütün varlıklar için bu muhtaçlık ortaktır. Bu ise yaratılmış olmanın bir
"İnsan kendi iradesiyle karar veriyor, Allah'ı kimse suçlayamaz"
İkinci mesele ise Allah’ın Selamı temelde herkesi ihtiyaç duyduğu bir rahmeti ilahiyedir. Varlıkta asıl olan ihtiyaç havadan sudan çok onun rahmetidir. O isterse insanı havasız susuz, Hz. Yunus gibi balığın karnında bile yaşatır da orada o insana hiçbir sıkıntı gelmez. Allah’ın Selam ismi olmadığı takdir de şer vardır demektir, çünkü onun selameti olmazsa kötülük meydana gelir. Selam ismi ile insan kendini emin bir şekilde yaşama içinde bulur ve yaratılmış bütün varlıklar ondan sadece selametle yaşama dışında başka bir şey beklemez. Ve Allah da varlıklara asla zülüm etmez ve habersiz bir felaket vermez. Cenabı hakkın kötülüğü yaratması şan-ı ulûhiyetindendir. Bu da insanın iradesine bırakılmıştır. Yani insan dilemeden asla kötülüğü dilemez. Dolayısıyla burada asla Allah’ı suçlayacak bir durum yoktur, çünkü kötülüğe insan meyletmiş ve onu nefsi ile talep etmiştir. Allah ta bu noktada her açıdan olduğu gibi onu özgür bırakmıştır. Yani kişi ne yaparsa karşılığını aynen alacağına işarettir. Ve Allah bir kötülüğün onunla ilişkisinin kurulamayacağı, bir lekenin kendisine bulaştırılamayacağı ve bir eksikliğin ona isnat edilemeyeceği kadar Selam olma özelliğine sahiptir. Ve bu varlıktan selametten başka bir şey beklemek mümkün olmaz ki her türlü selametin de kaynağıdır.
"Mülk O'nun olmasına rağmen, her şeyi sebeb-sonuç içinde sürdürür"
Cenab-ı Hak kendisi selam olduğu gibi sıfatları da, fiilleri de selamete aykırılığı ve ona dair bir eksikliği asla içerisinde taşımaz. Ve varlıklar onun mülkü olmasına rağmen, ki sahibi mülkü üzerinde istediği tasarrufa sahip olmasına rağmen, Allah her şeyi sebep sonuç içinde sürdürür. Ve asıl bu Esmaü'l-Hüsna’nın bize söylenmesinin maksatlarında bir tanesi de farz-ı ilâhiyeyi bilmektir. Sosyal psikolojide insan için dahi ne yapacağını bileceği ve tanıyabildiği insanlarla birlikte olmalı diye geçer ki biz de onun ne zaman ne yapacağını bir insanın çocuğunu tanımasından daha iyi tanıyabiliriz. Cenab-ı Hakkın kendisinin bu kadar tanınır hale getirmesi kendisinin selametinden bizi emin kılması içindir.
"Size selâm verene daha iyisi ile karşılık verin"
Ve insanlar dinde bu eminliği yaymak niyetiyle karşılamaya böyle bir dua ile başlar ve selam verir. Efendimiz aleyhissâlatu vesselam kendisinin yanına girip de selam vermeden kişiyi çıkartır tekrar selam ile ağırlarmış ki kişinin dahi kendi evine girdiğinde selam ile girmesi o evin huzuru ve selameti için ilk adım olduğu belirtilir. Bazen insana selam basit gelir ki selam deyip geçer lakın selam huzur ile ilişkilendirilmiştir. Aleyhissâlatu vesselam efendimiz demiştir ki, Allah-u Teâlâ Hz. şöyle buyurdu: Size selam verene siz ona daha iyisi ile mukabele de bulunun!”