Cumhurbaşkanı Erdoğan: ‘Belki Bugün, Belki Yarın Denebilecek Kadar Yakındır’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat’ın doğusuna yapılacak harekata ilişkin, “Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü açma vakti belki bugün, belki yarın denebilecek kadar yakındır.” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam Eliz Hotel’de düzenlenen AK Parti 29. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında konuştu.
Katılımcıları selamlayan Erdoğan, AK Parti’nin 7. Olağan Kongre sürecini başlattıkları bir dönemde gerçekleştirilen toplantının ülke, millet ve parti için hayırlara vesile olmasını diledi.
Partinin kuruluşunu 18 yıl önce, 14 Ağustos 2001 yılında “aydınlığa açık, karanlığa kapalı” diyerek, resmen ilan ettiklerini belirten Erdoğan, “Hep söylediğim gibi AK Parti’yi kuran da istikametini gösteren de bugünlere gelmesini sağlayan da daima milletimiz olmuştur. Biz, ilk günden beri sadece milletimizin bize verdiği görevleri yerine getiriyoruz.” diye konuştu.
Kurulduktan bir yıl kadar sonra yapılan genel seçimlerde milletin teveccühüyle tek başına iktidar olarak ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerini hatırlatan Erdoğan, ülkenin AK Parti döneminde bir asra yaklaşan Cumhuriyet tarihinin en az kuruluş yıllarındaki kadar önemli gelişmelerine şahitlik ettiğini vurguladı.
“Milletimizle olan güçlü ve hasbi bağımız sayesinde, girdiğimiz her mücadeleden hamdolsun alnımızın akıyla çıktık.” diyen Erdoğan, Türkiye’nin demokrasi ve ekonomide hapsedildiği, çok uzun yıllar boyunca da kurtulamadığı geri kalmışlık zincirini AK Parti ile kırmayı başardığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Kendini milli iradenin üstünde gören vesayetçi anlayışını, tüm çırpınmalarına rağmen ülkemizden kazıyıp attık. Darbe ve cunta teşebbüsleri artık karşısında doğrudan milletimizi buluyor. Siyaset mühendisliği hesaplarıyla milli iradenin arkasından dolanma gayretleri hep hüsrana uğruyor. Sırtını millete değil de başka güçlere dayayan herkes tepetaklak yuvarlanıyor. Terör örgütleri üzerinden ülkemizi ve milletimizi esir almaya kalkanların oyunları boşa çıkıyor. Son olarak ekonomi üzerinden yazılan felaket senaryolarını da birer birer bozuyoruz. Milletimizin özgürlüğüne gözünü dikenlere olduğu gibi ekmeğine el uzatanlara da bunun bir bedeli olduğunu hatırlatıyoruz.”
Son dönemde yaşanan gelişmelerin Türkiye olarak, özellikle Türkiye ortak paydasında buluşan herkesle yol yürümeleri gerektiğini gösterdiğini belirten Erdoğan, Cumhur İttifakı çatısı altında MHP ile 15 Temmuz gecesinden beri yürüttükleri çalışmaların memnuniyet verici şekilde sürdüğünü bildirdi.
Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde MHP ile çok daha kapsamlı ve yakın şekilde çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye AK Parti olarak geçmiş olsun dileklerini iletti.
“Birlik, dirlik, beraberlik, dayanışma, kardeşlik çağrısı”
TBMM’nin yeni yasama döneminin açış konuşmasında da ülkenin geleceği için birlik, dirlik, beraberlik, dayanışma, kardeşlik çağrısında bulunduğunu anımsatan Erdoğan, Türkiye’nin ve Türk milletinin menfaatleri söz konusu olduğunda tüm siyasi partilerin, tüm toplum kesimlerinin birlikte hareket edebilme erdemine sahip olduğuna inandığını belirtti.
AK Parti olarak bu konudaki samimi ve ilkeli duruşlarını sonuna kadar koruyacaklarını vurgulayan Erdoğan, “İşte böyle bir ortamda AK Parti 7. Olağan Kongre sürecini başlatıyoruz. Delege seçimleriyle başlayıp belde, ilçe ve il kongreleriyle devam edecek bu süreci olağan büyük kongremizde nihayete erdireceğiz.” diye konuştu.
Olağan kongre hazırlıklarının her aşamasını dikkatle, hassasiyetle hedeflerine uygun şekilde yürütmeleri gerektiğini ifade eden Erdoğan, amaçlarının milletle gönül bağını tahkim edecek daha güçlü bir teşkilat yapısı oluşturmak olduğunu söyledi.
Dünya değişirken, Türkiye değişirken AK Parti’nin yerinde saymayacağını belirten Erdoğan, “Ülkemizi bugünlere getiren parti olarak milletimizin geleceğe ilişkin beklentilerinin de tek adresi Allah’ın izniyle yine biz olacağız. Hiç endişeniz olmasın. Bunun için 24 Haziran ve 31 Mart seçim sonuçlarını da göz önünde bulundurarak partimiz ve ülkemiz için en doğru adımları atmakta kararlıyız. Kongrelerimizde bu kararlılığımızın somut tezahürlerini ortaya koyacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye’yi 2023 hedeflerine mutlaka ulaştıracağız”
Ülkeye ve millete kazandırdıkları hizmetlerin, birileri ısrarla inkar etmeye, sıradan hale getirmeye çalışsa da tarihi öneme sahip olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu hizmetleri milletimize en doğru ve etkili şekilde anlatmalıyız. Elbette bununla yetinmeyecek yeni ve toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak politikalar, projeler geliştirecek, icraatları da ortaya koyacağız. Ülkemizdeki her bir vatandaşımızın geleceği için hayal kurmaya ve bunları hayata geçirmeye devam edeceğiz. Genel merkezimiz ve tüm teşkilatlarımızla, Meclis grubumuzla, kabinemizle, kurumlarımızla ahenk içinde Türkiye’yi 2023 hedeflerine mutlaka ama mutlaka ulaştıracağız.”
Kongre sürecinde şekillenecek yeni teşkilat yapısının, gelecek dönemde AK Parti’nin sürükleyici gücü olacağını kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Belde, ilçe, il başkanlarımızı ve yönetimlerini bu anlayışla belirleyeceğiz. Her fırsatta ifade ettiğim gibi milletimiz bize destek ve oy vermek zorunda değildir. Biz milletimizin gönlünü kazanarak bunu sağlayacağız. Ana kademe, kadın kolları ve gençlik kolları yönetimlerimizin, milletvekillerimizin, belediye başkanlarımızın, belediye ve il genel meclis üyelerimizin asli görevi budur. AK Parti’yi temsil etmek demek, millete hizmetkar olmak demektir. Bunun yerine AK Parti’nin kendisine sağladığı gücü millete tepeden bakmak, milleti hiçe saymak, sadece şahsi çıkarlarını korumak için kullanan zihniyetin partimizin çatısı altında yeri yoktur. Parti yönetiminden ülke yönetimine kadar her bir arkadaşımız kendisine tevdi edilen vazifeyi yetki ve sorumlulukları çerçevesinde layıkıyla yerine getirmekle görevlidir. Hiç kimsenin üstlendiği sorumluluğun gereğini yerine getirmeyip, her şeyi bir üste özellikle de şahsıma havale etme kolaycılığına kaçmaya da hakkı yoktur. Bu tabii bizi ciddi manada üzüyor. ‘Beyefendi böyle talimat verdi, böyle istedi’ haberimiz yok ama bunun istismarını yapanlar var. Bunları da buradan sizlerin şahsında tüm milletime özellikle duyuruyorum. Şunu herkes bilmeli ki bunların hepsi maalesef fırsatçılıktır. Bu fırsatçılara ikan vermeyeceğiz. Hep birlikte işimizi en iyi şekilde yapacak, bunun için gereken inisiyatifleri alacak, sorumlulukları üstleneceğiz.”
“10 milyon 500 bine varan üye sayısına sahibiz’
AK Parti’yi milletin kurduğunu belirten Erdoğan, “AK Parti milletin partisi olduğunu, milletin hizmetkarı olduğunu, gelecekte de bu vasfıyla milletin gönlündeki yeri koruyacağını inşallah bir kez daha ispat edecektir. Sizlerden de attığınız her adımda bu hassasiyetle hareket etmenizi özellikle rica ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Geniş siyasi temsil gücü ve icraat birikiminin yanında kadim bir medeniyet tasavvuruna sahip olmasını, AK Parti’nin en önemli özelliği olarak tanımlayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu an yaklaşık 10 milyon 500 bine varan bir üye sayısına sahibiz. Bu hiçbir partide yok. Bu partimize olan sevdanın, partimize olan mensubiyet duygusunun ne denli ileride olduğunu gösteriyor. Şimdi bunu ilmek ilmek işlememiz lazım. Üyelik şuurunu çok farklı bir yere çıkartmamız lazım. Bizim medeniyetimizin kökleri, ilk insan ve ilk peygamber Hazreti Adem aleyhissalatu vesselamdan son peygamber Resul-i Ekrem Efendimize kadar uzanır. Bizim medeniyetimizin kökleri, milletimizin binlerce yıllık şanlı tarihinin bilinen en uç noktasına kadar gider. Bizim medeniyetimizin kökleri insanlığın ve özellikle de coğrafyamızın tüm birikimini kucaklayacak kadar derinlere iner.”
“Bizlere çok büyük sorumluluk da yüklüyor”
Partisinin teşkilatları, milletvekilleri, belediye başkanları ve üyeleriyle kadim medeniyet davasının, tarihin ve kültürün takipçisi ve taşıyıcısı olduğunu bildiren Erdoğan, “Maziden atiye kurmak için çalıştığımız köprünün inşaacısı da müdafi de geliştiricisi de işte bu kadrodur. Böyle bir anlayışla siyaset yapmak aynı zamanda bizlere çok büyük sorumluluk da yüklüyor.” dedi.
Yükleri ne kadar ağır olursa olsun seferin de tahammülün de içlerinde bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Unutmayan bir bilinçle davamıza sıkı sıkıya sarılmakta kararlıyız. AK Parti saflarına katılan erkeğiyle, kadınıyla, genciyle, her kesimden her anlayışta insanımızı işte bu büyük medeniyet davamıza ortak etmekle mükellefiz. Bu kapıdan girmiş herkesin, özellikle kadın kardeşlerimizin ve gençlerimiz ülkemize, dünyaya, hayata bakışıyla pratikleri konusunda olumlu yönde bir değişim sağlamayı başarmış olmalıyız.
Şayet bunu temin edememişsek işimizi eksik yapıyoruz demektir. Pusulası olmayan bir gemi, rotası olmayan bir uçak, istikameti belli olmayan herhangi bir araç nasıl kaybolup giderse medeniyet davası olmayan bir toplum da aynı akıbete mahkumdur. Türkiye’yi geçmişinden ve özünden kopartma gayretlerinin amacı işte budur. Dünyadaki pek çok toplum gibi bizim de kimliksiz, kişiliksiz, köksüz, hazan yaprakları gibi rüzgarın önünde sürüklenen bir millet haline gelmemizi bekliyorlar ama buna fırsat vermeyeceğiz.”
“Fitne odakları bizi yıldırmasın”
Türkiye’nin hem bölgenin hem dünyadaki medeniyet davasının öncüsü olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu konuda da kararlıyız, kararlılığımızı da sürdüreceğiz. Kararlığımızdan asla taviz vermeyeceğiz. Ne kadar güçlü eserse essin kendimizi bu yıkıcı rüzgarın akışına bırakmayacağız. Çünkü Rabbimiz bize, ‘Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer inanıyorsanız muhakkak üstünsünüz’ buyuruyor. İnancından ve imanından şüphe duymayan insanlar olarak hiçbir engelin bizi durduramayacağına inanıyoruz. Yıkılmaz sanılan nice korku dağlarını bu anlayışla yerle yeksan ettik, bugünlere öyle geldik. Aşılamaz sanılan nice korku deryalarını bu anlayışla geride bıraktık. Bugün karşımızda duran her meseleye yine bu anlayışla yaklaşıyor, üzerine üzerine gidiyoruz. Fitne odakları bizi yıldırmasın çünkü bu fitne odaklarına karşı kardeşlik bağlarımızı, özellikle de ‘Ancak inananlar kardeştir’ düsturuyla aşarak yolumuza devam edeceğiz.”
Erdoğan, tüm vatandaşları kucaklayabilecek bir medeniyet zenginliğine sahip olunduğuna işaret ederek, “Daha önemlisi geniş bir coğrafyaya yayılmış kardeşlerimiz ve soydaşlarımızla birlikte bu büyük medeniyet davasının küresel temsilcisi olma sorumluluğunu üstlenmiş durumundayız. Bunu bizim söylememize gerek yok, bunu zaten küresel dünyadaki bu kardeşlerimiz söylüyor.” diye konuştu.
“Davamızın zafere ulaşacağı konusunda en küçük bir şüphemiz yok”
“Hedeflerimize ulaşmak üzere çıkacağımız yolculuk için sabahı bekleyemeyiz.” diyen Erdoğan, AK Parti’nin 17 yıllık iktidar döneminde en çok ihmal edilen hususların eğitim ve kültür, yani medeniyet davasının iki büyük taşıyıcısı olduğunu her fırsatta ifade ettiğini hatırlattı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla hemen şu an harekete geçmeliyiz çünkü zaten bir gecikme söz konusu. Yeni neslin ufkunun genişliği, heyecanı, kendini geliştirme kabiliyeti, azmi en büyük umut kaynağımızdır. Bize düşen, elimizdeki bu kıymeti medeniyet değerlerimizle tesis ederek paha biçilemez bir hazine haline dönüştürmektir. Hayatımızın hiçbir döneminde olduğu gibi bugün de davamızın zafere ulaşacağı konusunda en küçük bir şüphemiz bulunmuyor. Milletimizin her bir ferdini hiçbir ayrım, hiçbir farklılık, hiçbir hesap gütmeksizin bu büyük mücadelede yanımızda yer almaya davet ediyorum. İnşallah 7. Büyük Kongremiz, bu davetin bir zemini bir vesilesi olacaktır.”
“Şahıslar gelip geçer ama bu dava ilanihaye bakidir”
AK Parti’nin kapısının büyük medeniyet davasının heyecanını paylaşan herkese sonuna kadar açık olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Her AK Parti’linin önünde de görev alma, sorumluluk üstlenme, partisine, ülkesine ve davasına hizmet etme konusunda tüm kapılar sonuna kadar açıktır. Birlik, beraberliğimiz kardeşliğimiz, en büyük gücümüzdür. Adalet duygumuza, vicdanımıza, ahlakımıza, dirayetimize, ülkemize, hizmet aşkımıza sahip çıktığımız sürece hiç kimse milletimizle aramıza giremez.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Türkiye’yi başka türlü dize getiremeyeceklerini görenlerin tüm güçleriyle AK Parti’nin üzerine yüklendiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Partimize yönelik saldırıların sebebi şahsım veya tek tek şahıslarımızın değil, temsil ettiğimiz davanın en büyük tehdit olarak görülmesindendir. Şahıslar gelip geçer ama bu dava ilanihaye bakidir. Bu kadro tek yürek, tek bilek olduğu müddetçe ne dışarıdan ne içeriden hiçbir güç bizi hedeflerimize doğru yürümekten alıkoyamaz. Biz bu ülkenin dünüydük, biz bu ülkenin bugünüyüz. Biz bu ülkenin inşallah yarını da olacağız.”
AK Parti’nin kurulduğu günden ve iktidara geldiği 2002’nin Kasım ayından bu yana her alanda Türkiye’yi geliştirmenin, kalkındırmanın, ileriye götürmenin çabası içerisinde olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu çerçevede eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, tarımdan sanayiye, sosyal güvenlikten çevreye kadar her alanda tarihi reformları hayata geçirdik. Her fırsatta bilhassa da şehirlerimizi ziyaretlerimde bu hizmetleri özetle de olsa teker teker anlatmaya özen gösteriyorum. Bizim en büyük referansımız 17 yılda ülkemize kazandığımız hizmetler ve yatırımlardır. Ülkemizin 81 vilayetinin her birinin altyapı ve üst yapısını adeta yeni baştan inşa ederken demokrasi ve hukukun üstünlüğünü güçlendirdik.”
“Ne niyetimiz ne planımız ne de çabamız söz konusu”
Erdoğan, bunların yanında Türk siyasi tarihinin en büyük yönetim reformunu yaparak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni ülkeye kazandırdıklarını söyledi.
Türkiye tarihinde ilk defa bu denli kapsamlı bir değişimin tamamen demokratik yöntemlerle ve milletin desteğiyle gerçekleştirdiğine işaret eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Birinci yılını geride bıraktığımız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin çok uzun yıllar boyunca ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacağına inanıyorum. Bu vesileyle son günlerde yaşanan anlamsız bir tartışmaya da burada son noktayı koymak istiyorum. Cumhurbaşkanının seçilme oranının yüzde 50’den yüzde 40’a düşürülmesiyle ilgili ne düşüncemiz ne niyetimiz ne planımız ne de çabamız söz konusudur. Bu tür atıfta bulunanlar aynaya baksınlar. Biz bir şeyi kayda geçirdiğimiz zaman o iş bitmiştir. Biz öyle bir akitleştik ki öyle bir vahitleştik ki bizim bu vaadimiz kayda girmiştir. Bu bir borç gibidir. Kime, millete. Yüzde 50 seçilme yeterliliği yeni sistemin adeta omurgasıdır. Ve bu iş bitmiştir.”
“CHP buradan kendine bir şey çıkarmaya gayret ediyor”
“Türkiye’de bir daha hiç kimsenin küçük bir azınlığa veya vesayete dayanarak millete zulum etmemesi için bu oranı korumanın gerekli olduğuna inanıyoruz.” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşlerini paylaştı:
“CHP buradan kendine bir şey çıkarmaya gayret ediyor. Sana buradan bir şey çıkmaz. Buradan sana kemik de düşmez. Milletin talep ve tercihlerinin ülke yönetimine en güçlü şekilde yansımasının yolu cumhurbaşkanının seçmenlerin yarıdan fazlasının bir oyu ile seçilmesinden geçiyor. Bu yapıldı mı? Yapıldı. Bu iş bitmiştir. Hala burada farklı tasarruflarda bulunmanın gayretine girenler çok yanlış bir yoldadır. Cumhurbaşkanı seçilmek için yüzde 50 sınırının konulması rastgele tercih değildir. Gayet bilinçli ve vazgeçilmez bir kriterdir. Bu tartışmayı bir daha açılmamak üzere kapatıyoruz.”
Erdoğan, yeni sistemin ilk bir yıllık uygulamaları ışığında eksikliklerin ve aksaklıkların belirlenmesine yönelik kapsamlı çalışmanın yapıldığını belirterek, “Bu çalışma yaşanan sorunların tamamının sistemden değil uygulamadan kaynaklandığını gösteriyor. Eğer eleştirileriniz varsa, bazı eksiklikler tespit ediyorsanız bunu bizim ilgili mercilerimize Parlamentoda grubumuza, Cumhurbaşkanlığında Cumhurbaşkanı Yardımcılığına bildirirsiniz. Ve biz de bunun değerlendirmesini yapar, bunlardan kaçınmayız ve bu tür eksikliklerini de gideririz. Olay bu kadar basittir.” değerlendirmesini yaptı.
“Eksiklikleri gidererek daha güçlü yolumuza devam ederiz”
“Çünkü bu devlet bizimdir, bu ülke bizimdir. Bu eksiklikleri gidermek suretiyle daha da güçlü olarak yolumuza devam ederiz.” diyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
“Tabii alışkanlıkları değiştirmek kolay olmuyor. Eski sistemin refleksleriyle yeni sistemin işletilmeye çalışılması kaçınılmaz olarak birtakım sıkıntılara yol açıyor. Bunu da zamanla aşacağımızdan şüphe duymuyorum.Cumhurbaşkanı Yardımcımız tarafından yürütülen bu çalışmaların sonuçlarını ilk fırsatta kamuoyu ile paylaşacağız.”
Erdoğan tamamlanan çalışmanın sadece sorun tespiti yapmakla kalmadığını aynı zamanda çözüm yollarını da içerdiğini vurguladı.
Bu tekliflerin de en kısa sürede hayata geçirileceğini belirten Erdoğan, “Gelecek nesillere bırakacağımız en önemli miraslardan birinin de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğuna yürekte inanıyorum.” dedi.
“Amacımız yargı reformunun en geniş uzlaşma ile geçmesi”
Erdoğan, TBMM’nin yeni yasama dönemine başladığını hatırlatarak, yeni yasama döneminde Meclisten en büyük beklentilerden birinin, yargı reformu çerçevesinde hazırlanan kanun tekliflerinin sonuçlandırılması olduğunu vurguladı.
Yargı reformu strateji belgesindeki taahhütler doğrultusunda hazırlanan ilk paketin tüm siyasi partilerin değerlendirilmesine sunulduğunu ifade eden Erdoğan “Amacımız böylesine önemli bir konunun komisyonlardan ve Genel Kuruldan mümkün olan en geniş uzlaşmayla geçmesidir. Böylece milletimizin adalet ve hukukun işleyişinde etkinliğin sağlanması beklentisine en tatminkar cevabı verebileceğimize inanıyorum. Şimdi reform belgesi çerçevesindeki ikinci paketin hazırlıkları yapılıyor.” diye konuştu.
“Zorunlu sulh yolu için müstakil bir düzenleme öngörülüyor”
Reform paketinin detayları konusunda da Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları anlattı:
“Bu kapsamda idarelerin taraf olduğu bazı uyuşmazlıklarla ilgili zorunlu sulh yolu için müstakil bir düzenleme öngörülüyor. Bu şekilde bazı uyuşmazlıkların daha mahkemeye gitmeden sulh yoluyla çözülmesi hedefleniyor. Tüketici mahkemelerinde açılan davalar da zorunlu arabuluculuk kapsamına alınıyor. Kamuoyunda zaman zaman gündeme gelen ve gerçekten yürekleri dağlayan görüntülere yol açan çocukların anne babaya tesliminin icra ve iflas sisteminin dışına çıkartılması konusu da ikinci pakette yer alıyor.”
Erdoğan ikinci pakette yer alan bir başka hususun noterlik kurumunun daha etkin hale getirilmesi olduğuna işaret ederek, “Noter yardımcılığı ihdası, noter ve noter yardımcılığı için sınav getirilmesi, bazı çekişmesiz yargı işlemlerinin noterlikte yürütülmesi gibi hususlar da bu başlık altında değerlendirilecektir.” diye konuştu.
“İkinci yargı paketini tüm siyasi partilerimizin değerlendirmesine sunacağız”
İkinci yargı reformu paketine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yoksulluk nafakasıyla ilgili tartışmaları sona erdirmeye yönelik düzenlemenin, ikinci pakette yer alacak başlıklardan biri olduğunu söyledi.
Bir diğer başlığın da hukuk yargılamalarının daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere teşvik edilen sorunların çözümü olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“İkinci paketin en önemli başlıklarından biri de denetimli serbestlik şartları ve süresinin yeniden belirlenmesidir. Denetimli serbestliğin maktu yerine orantılı uygulamasını esas alan bir düzenleme, özel infaz usullerinin kapsamını da genişletiyor. Böylece infazın ıslah amacına uygun olarak gerçekleştirilmesi yönünde ilerleme kaydedilmesi hedefleniyor. Ana başlıklarıyla bu şekilde ifade edeceğimiz ikinci yargı paketini de tüm siyasi partilerimizin değerlendirmesine sunacağız. Bu paketin de uzlaşmayla Meclisimizden geçmesini temenni ediyorum.
Yargı reformuyla amacımız milletimizin adalet beklentisine cevap vermektir, hukukun işleyişine ilişkin tereddütleri ortadan kaldırmaktır. Bu yönde katedeceğimiz her mesele ülke olarak geleceğimize daha güvenle bakmamıza katkı sağlayacaktır.”
“Sorunlu bir zihniyetle karşı karşıyayız”
Türkiye’nin dış politikada geniş bir ilgi alanına sahip olduğunu, bu durumun, medeniyet ve tarihi geçmişinin zenginliğinden kaynaklandığını belirten Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın, bu zenginliğin bir ifadesi olduğuna dikkati çekti.
Bu gerçeği bilmeyen veya görmezden gelenlerin, Türkiye’nin dış politika önceliklerini eleştirirken aslında cehaletlerini ve sığlıklarını gösterdiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Hatta bunların arasında bekamızla doğrudan ilgili en kritik noktada dahi ülkemizin cari politikalarının tam zıttı yönünde girişimde bulunanlar çıkabiliyor. Türkiye, kendi iddiasıyla bu ülkenin en eski partisinin, siyaset üretemediği için iradesini terör örgütlerinin güdümündeki yapılara teslim edişinin trajik hikayesini seyrediyor. Bu parti, ülkemize sığınan Suriyeli mültecilere karşı bir nefret politikasının en başta gelen aktörlerindendir. Akşam başka, sabah başka ifadelerle de kendini kotarmaya çalışıyor. Üstelik bunların terör örgütünün işgal ettiği yerlerdeki demografiyi değiştirme başta olmak üzere insanlık suçlarına karşı hiçbir itirazlarını da duymadık. Buna karşılık Türkiye’nin, Suriyelileri evlerine kavuşturmayı amaçlayan adımlarına da şiddetle karşı çıkarak, rejimle ve terör örgütleriyle aynı çizgiye gelmekten çekinmiyorlar. Evleri, köyleri, kasabaları yerle yeksan edilmiş, çalışacak işleri kalmamış mazlumların iskanı ile ilgili projemizden rahatsız oldukları anlaşılıyor. Lafa gelince Suriye’nin toprak bütünlüğünden ve siyasi birliğinden söz edenlerin, fiiliyatta ise tek dertleri zalim rejimin ve bölücü terör örgütünün borazanlığını yapmaktan ibarettir. İşte böyle sorunlu bir zihniyetle karşı karşıyayız.”
Demografik yapının değiştirilmesinin bir insanlık suçu olduğuna işaret eden Erdoğan, Suriye’de milyonlarca Arap, Kürt, Türkmen, Süryani, Yezidi ve Keldani’nin yaşadıkları yerlerden kopartılıp, Türkiye başta olmak üzere ülke dışına sürülerek, çok büyük bir insanlık suçu işlendiğinin altını çizdi.
“Sadece rejim bölgesine değil bölücü terör örgütünün işgali altındaki yerlere kimse dönmüyorsa bunun bir sebebi var.” ifadesini kullanan Erdoğan, insanların, terör örgütünün tahakkümü altında canlarını, mallarını, ırzlarını ve geleceklerini güvenlik altında görmediklerini, Suriye Kürtleri’nden 100 binlercesinin de aynı sebeple hala Türkiye’de yaşamaya devam ettiğini kaydetti.
“Planlarımız, projelerimiz hazır”
Türkiye’nin güvenli bölge politikasının, Suriye halkının kendi evlerine dönüşü konusundaki en makul ve insani yol olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu gerçeği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerinde bizzat yaşayarak gördüklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, oldukça küçük sayılabilecek bu bölgelere bile 360 bin Suriyeli’nin geri dönerek yerleştiğini belirterek, “Amacımız, Fırat’ın doğusunu da altını çiziyorum barış pınarlarıyla sulamaktır. Bu bölgede, 1 milyonu yeni inşa edeceğimiz yerlerde, 1 milyonu da mevcut yerleşimlerde olmak üzere 2 milyon kişiyi iskan etmeyi planlıyoruz. Planlarımız hazır, projelerimiz hazır. Bunu BM Genel Kurulu’nda, ikili yaptığımız görüşmelerde devlet başkanlarına, başbakanlarına hepsine bunların kitapçıklarını teslim ettim.” dedi.
“Türkiye’ye destek olmaya davet ediyorum”
Türkiye’nin, sınırları dibindeki terör oluşumlarına asla göz yummayacağını sayısız defa müttefikleri başta olmak üzere tüm dünyaya ilan ettiğini ancak sürekli oyalanmaya çalışıldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz de kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye karar verdik. İki ayrı harekatla toplam 4 bin kilometrekarelik bir alanı terör örgütlerinden temizledik. Fırat’ın doğusuyla ilgili de muhataplarımıza her türlü ikazı yaptık. Yeteri kadar da sabırla davrandık. Kara devriyesiymiş, hava devriyesiymiş bütün bunların hikaye olduğunu görüyoruz. Müttefiklerimize sorumuz gayet açıktır, siz SDG adıyla gözlerden kaçırmaya çalıştığınız PKK/YPG’yi terör örgütü olarak tanıyor musunuz, tanımıyor musunuz? Bunu açıklayın. Bu yönde bir beyan duymadığımız gibi bazı Amerikalı yetkililer alenen PKK, YPG’nin birlikte çalıştıkları bir yapı olduğunu da söylüyorlar. Öyleyse sözün bittiği yerdeyiz. Evet ülkemizi terör örgütünden uzak tutmak için sürekli yüzümüze gülen, sürekli diplomatik söz oyunlarıyla kendilerince oyalayanlara diyoruz ki ‘artık söz bitti.’ Bir taraftan Irak tarafından 30 bin civarında tırı Suriye’ye sokacaksınız; silah, mühimmat, araç gereç yüklü ve bunları bu terör örgütlerine teslim edeceksiniz ondan sonra da ‘biz sizinle stratejik ortağız diyeceksiniz.’ Kusura bakmayın bunu yutmayız.
Hazırlıklarımızı yaptık, harekat planlarımızı tamamladık. Gereken talimatları verdirttim. Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü açma vakti belki bugün, belki yarın denebilecek kadar yakındır. Hem karadan hem havadan bu harekatı yürüteceğiz. Suriye tarafındaki kardeşlerimizin de tüm güçleriyle bizim yanımızda yer alacağından şüphemiz yoktur. Hem kendi güvenliğimiz hem ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin bir an önce evlerine dönebilmeleri için bu harekatı yapmaya ve başarıya ulaştırmaya mecburuz. Şayet bugün bu adımı atmazsak yarın karşımıza çok daha büyük sıkıntıların çıkacağı gün gibi aşikardır. Tehlikenin kapımıza dayanmasını beklemeyecek, sorunu kaynağında çözeceğiz. Hiç kimsenin bunun için Türkiye’yi suçlamaya hakkı yoktur. Avrupa ve Arap ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyayı bu ulvi mücadelesinde Türkiye’ye destek olmaya davet ediyorum.”
“Hayata geçirdiğimiz ekonomik reformlarla ülkemizin çehresini değiştirdik”
Eğitim, Sağlık, Tarım, Sanayi, Enerji ve Sosyal Güvenlik başlıklarını, Türkiye’nin geleceğini ve güvenliğini ilgilendiren stratejik alanlar olarak gördüklerini belirten Erdoğan, ekonominin en başta gelen konu olduğunu söyledi.
Erdoğan, Türkiye’nin ekonomi alanında 17 yıl öncesinden çok farklı bir konumda ve yerde olduğunu ifade ederek, “Hayata geçirdiğimiz ekonomik reformlarla ülkemizin çehresini değiştirdik. Sadece rakamlara baktığımızda dahi, Türkiye’nin 2000’ler öncesiyle mukayese edilemeyecek bir büyüklüğe, bir güce, bir üretim kapasitesine kavuştuğu anlaşılıyor.” diye konuştu.
Güçlü büyüme performansı, sağlam kamu maliyesi ve küresel krizlere karşı dirençli yapısıyla Türkiye’nin daha önce benzer şartlara sahip olduğu devletlerden pozitif yönde ayrıştığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
“Son yıllarda küresel çaplı spekülatif saldırıların odağında yer almamıza rağmen bu güçlü konumumuzu korumayı başardık. Dünya; bölgesel istikrarsızlıkların, göçlerin, ticaret savaşlarının, Avrupa Birliği’ndeki “Brexit” kaynaklı belirsizliğin arttığı bir süreçten geçiyor. Bu şartlar altında Türkiye, kazanımlarını korumakla kalmamış, cari açık gibi müzmin bir sorunu da çözebilme başarısı göstermiştir. Bugün Türkiye, son dönemde aldığımız tedbirler sayesinde küresel ticaret savaşlarının ve finansal piyasalardaki dalgalanmaların etkilerine en hazırlıklı ülkelerin başında geliyor.”
“Cari dengedeki açık sorununu bir daha geri gelmemek üzere kapatmış oluyoruz”
Erdoğan, yeni ekonomi programıyla orta ve uzun vadede sürdürülebilir ve dengeli bir büyümeyi sağlama yolunda kararlılıkla ilerlendiğini belirterek, “Kısa vadedeki gelişmelerin büyüme oranımızla ilgili ortaya çıkardığı tereddütler, içeride ve dışarıda önemli düzeyde gerilemiştir. Nitekim son günlerde her platformda, ülkemizin bu yılı pozitif büyümeyle kapatacağı, önümüzdeki yıllarda da hedeflerine ulaşabileceği yönünde ardı ardına değerlendirmeler yayınlanıyor.” diye konuştu.
Uygulanan programın en büyük kazanımının, cari dengede elde edildiğini vurgulayan Erdoğan, “Cumhuriyet tarihinin tüm rekorlarını kırarak temmuz ayı itibarıyla cari hesapta yıllık 4,4 milyar dolar fazla veren bir ekonomik yapıya kavuştuk.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ihracat ve turizmde elde edilen istikrarlı yükselişi devam ettirmekte kararlı olduklarının altını çizerek, şunları kaydetti:
“Göreve geldiğimizde Türkiye’nin ihracatı 36 milyar dolardı ama şu anda 170 milyar dolara ulaştık. Turizmde bir zamanlar bildiğiniz gibi Türkiye’ye gelenler, göreve geldiğimizde 11-12 milyon gibiydi ama şimdi bu rakamda 50 milyona ulaşmış vaziyette ve inşallah bunu da aşacağız. Bir çekim alanı, dünyanın en önemli destinasyonlarından biri haline geldik. Bunlar durup dururken olmadı. Bütün karalamalara rağmen Türkiye’yi listenin dışına atmalarına rağmen bunları başardık. Yapısal reformların da desteğiyle cari dengedeki açık sorununu inşallah bir daha geri gelmemek üzere kapatmış oluyoruz.”
“İddia ile söylüyorum, faiz sebeptir, enflasyon neticedir”
Ekonomide sağlanan istikrar sayesinde enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara indirmeyi başardıklarını belirten Erdoğan, “Göreve geldiğimizde faiz Türkiye’de yüzde 63’tü. Enflasyon o zaman yüzde 30’du. Faizi indirdikçe enflasyon da indi ve 4,2’ye kadar indi. 7 küsur de o zaman faizdi. Neyi patlattılar? Hatırlayın, Gezi olaylarını patlattılar. Niye? Çünkü Türkiye’nin bir yerden önünü kesmeleri gerekiyordu. O işin başını çekenler şu anda hesap veriyorlar.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Gezi Parkı eylemleri sürecinde faizin ve enflasyonun tırmanışa geçtiğini hatırlatarak, “Şimdi ise yeniden hamdolsun faiz indirilmek suretiyle enflasyonun da indiğini görüyoruz. Farklı etkenler de tabii ki bu arada yok değil ama bu işin ana belirleyeni biliniz ki faizdir ve faiz de enflasyonun ana tetikleyicisidir. İddia ile söylüyorum, faiz sebeptir, enflasyon neticedir.” diye konuştu.
Faiz konusunda dünyadaki diğer ülkelere bakılması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
“Şu anda Japonya’da, Amerika’da, Avrupa’da faiz nedir? Bunların hepsinde eksi faiz var, 1,5-2 faiz var. Avrupa’ya geliyorsun aynı şekilde 1,5-2,5 arası. İsrail eksi faizle hareket ediyor. Bize ne oluyor da 40 veya bu civarda faizle hareket ediyoruz. Faizin bizim medeniyetimizin çerçevesi içerisindeki yeri de bellidir. O bütün pisliklerin başıdır. O sömürünün en önemli aracıdır. O emperyal mantığın en önemli aracıdır. Biz buna kendimizi kaptırmayacağız. Eğer biz bir üretim ekonomisi düşünüyorsak, bir yatırımcı anlayışı düşünüyorsak üretimde de yatırımda da rekabette de istihdamda da finans sektörünün girişimciyi desteklemesi lazım. Bu yüzde 40, yüzde 50, yüzde 63 faizlerle olmaz.”
Türkiye’nin risk primi ve faiz maliyetleri düşerken İmalat Sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi’nin eşik değer sayılan yüzde 50’nin üzerine çıktığına işaret eden Erdoğan, “Merkez Bankasının yerinde ve doğru müdahaleleriyle faiz oranları makul seviyelere gerilemiştir, daha da gerileyecektir.” ifadesini kullandı.
“Enflasyonu yüzde 5’in, işsizliği yüzde 10’un altına indireceğiz”
Erdoğan, bankacılık sektörünün ekonomiye desteğini güçlendirmek için sorunlu kredilerle ilgili reform niteliğinde adımlar atıldığını belirterek, “Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna açıkladığımız 2020 ve 2022 dönemine ilişkin ekonomi programında, bu sürecin yol haritasını, Hazine ve Maliye Bakanımız ortaya koydu. Bu programla milletimize üretimi, verimliliği, büyümeyi ve adaletli paylaşımı esas alan bir ekonomi yönetimi vadediyoruz.” dedi.
Yüksek katma değerlerin üretimini teşvik edeceklerini vurgulayan Erdoğan, “Sadece ekonomimizin değil geleneksel toplum yapımızın da belkemiği olarak gördüğümüz KOBİ’leri, finanstan pazara erişime kadar her alanda güçlü şekilde destekleyeceğiz. Hedefimiz, önümüzdeki yıllarda büyümeyi yüzde 5 ve daha üzerine çıkarmaktır. Program dönemi sonunda enflasyonu yüzde 5’in, işsizliği de yüzde 10’un altına indirmiş olacağız.” şeklinde konuştu.
Erdoğan, vatandaşların borsaya ve sermaye piyasalarına ilgisini arttıracak düzenlemeler yapıldığına işaret ederek, “Vatandaşlarımızdan, birikimlerini yabancı para yerine Türk lirası bazlı finansal ürünlerde değerlendirmelerini özellikle istirham ediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kaynakların verimli kullanımı ve tasarruf temelli bütçe yönetiminde kararlıyız”
Mali disiplinin, AK Parti hükümetlerinin asla vazgeçmediği bir prensip olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Kaynakların verimli kullanımı ve tasarruf temelli bütçe yönetiminde kararlıyız. Bütçe açığının milli gelire oranını kesinlikle yüzde 3’ün altında tutacağız. Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranını yüzde 72’den, yüzde 30 seviyesine düşürmüştük. Yıl sonu itibarıyla bu oranın yüzde 33’ün altında gerçekleşeceği anlaşılıyor. Maastricht kriterlerinde bu oran yüzde 60’tır. Bizde ise şu anda tahminler yüzde 33 veya altı. Türkiye olarak yaşadığımız onca sıkıntıya rağmen hamdolsun bu konuda da telafi edilemeyecek bir hasar almadık.”
Erdoğan, 11. Kalkınma Planı sayesinde güçlü, dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme yoluyla Türkiye’nin üst gelir grubuna çıkabileceği bir vizyonun ortaya koyulduğunu belirterek, “Seçimsiz geçecek önümüzdeki 4 yılda, ekonomideki yol haritamızı hassasiyetle takip edecek ve 2023 hedeflerimize ulaşacağız.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’ye önemli bir enerji yatırımı kazandırdık”
Erdoğan, hükümete geldiklerinde doğal gazı tüm şehirlere ulaştırma sözü verdiklerini hatırlatarak, “Bu sözümüzü tuttuk ve 2018 yılı sonu itibarıyla 81 şehrimizin tamamına doğal gazı ulaştırdık. Bu güvenli ve çevreye saygılı enerji kaynağının ilçe ve belde merkezlerine yaygınlaştırılması için çalışıyoruz. Bugüne kadar 517 yerleşim merkezini doğal gaza kavuşturduk. Yıl sonu hedefimiz bu sayıyı 550 yerleşim merkezine çıkarmaktır.” diye konuştu.
Yerli kaynaklardan elektrik üretim oranının yüze 65 seviyesine çıktığını belirten Erdoğan, “Böylece yılda 1,5 milyar doları yurt dışına ödemekten kurtulduk. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı da yüzde 48,5 düzeyine ulaştı.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bu yıl rüzgar enerjisinde önemli bir yarışma gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, 4 bölgede belirledikleri bin megavatlık kapasite için yerli ve yabancı pek çok enerji şirketinin başvuruda bulunduğunu vurguladı.
Böylece Türkiye’ye önemli bir enerji yatırımı kazandırdıklarını kaydeden Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili yeni yarışmalar için çalışmalarını sürdürdüğünü aktardı.
Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları
Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarının aralıksız sürdürüldüğünü vurgulayan Erdoğan, “Fatih sondaj gemisi yürüttüğü çalışmalarda 4 bin metrenin altına indi. Biraz daha inmesi gerekiyor, bu da olacak. Bu yıl envanterimize eklediğimiz Yavuz sondaj gemisini de Karpaz’daki görevinin ardından Güzelyurt-1 kuyusuna uğurladık. MTA Oruç Reis gemisi, Antalya açıklarında yaptığı sismik faaliyetlerin yüzde 30’luk kısmını tamamladı.” diye konuştu.
Erdoğan, karada da petrol ve doğal gaz çalışmalarının yoğun şekilde devam ettiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Biliyorsunuz artık bizim bu sismik araştırmada 2 gemimiz var. 2 tane de sondaj gemimiz var. Bu sondaja belki 1 tane de bu ara ilave olacak ve kendimize ait 3 sondaj gemimizle artık dünyadan kiralama gibi bir sıkıntıya girmeyeceğiz. Türkiye Petrolleri, yurt içi petrol üretiminde 50 bin varili geçerek son 20 yılın rekorunu kırdı. Diyarbakır’da ilk defa hidrolik çatlatma yöntemiyle ticari petrol üretimine başladık. Bu tekniği daha da yaygınlaştırarak yeni kuyular açmaya devam edeceğiz. Trakya’da bu yılın başlarında toplam doğal gaz rezervimizi iki katına çıkaran yeni sahalar keşfettik, yaklaşık 3 milyar metreküp rezerve sahip bu sahalar 300 bin hanenin 10 yıllık gaz ihtiyacını karşılayacaktır.”
Buradan elde edecekleri doğal gazın, cari işlemler dengesine 5 milyar lira düzeyinde katkı yapacağını dile getiren Erdoğan, “Bu tür çalışmalarda bulunan miktarın küçük veya büyük olmasından daha önemlisi rezervlerin üretilebilir hale gelmesi ve ülke ekonomisine kazandırılmasıdır.” dedi.
TürkAkım Projesi
Erdoğan, TürkAkım’ın denizin altından geçen kısmının geçen yıl tamamlandığını hatırlatarak, bu sene sonuna doğru TürkAkım’dan ilk gaz akışını Rusya’dan gerçekleştireceklerini söyledi.
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı’nın (TANAP) ikinci bölümü olan Eskişehir, Edirne kısmının tamamlandığını ve yakında devreye alınacağını belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Bor cevherinin ileri teknoloji ile işlenmesi için yeni bir projeyi hayata geçiriyoruz. Balıkesir’e temelini atacağımız fabrika ile özellikle taktik araçlar, helikopterler, uçaklar, hafif zırhlı araçlar ve personel koruyucu yeleklerde bor karbürünü Türkiye’de üreteceğiz.
Tuz Gölü doğal gaz depolama tesisinin 5,4 milyar metreküplük toplam kapasitesinin tamamlanmasını sağlayacak son bölümün temelini bu yıl attık. Halihazırda 600 milyon standart metreküp depolama kapasitemizin yüzde 100’ü doludur. 2021 yılında bu kapasiteyi 2 katına çıkartıyoruz. Bu yıl temelini attığımız bölümün 2023’te devreye girmesiyle de tuz yapılarında dünyanın en büyük depolama tesisine sahip olacağız.”
Tarım ve gıda
Erdoğan, gelecekte gıdayı kontrol edenin dünyayı da kontrol edeceği gerçeğinin her geçen gün netleştiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
“Dünyada mevcut 13 milyar hektar toprak alanının sadece 5 milyar hektarı tarım toprağıdır. Bunun da sadece 1,5 milyar hektarlık alanında tarım yapılmaktadır. Ülkemizde ise 24 milyon hektarda tarım yapılıyor ve 14,6 milyon hektar mera olarak kullanılıyor. 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyarı, ülkemiz nüfusunun ise 100 milyonu geçeceği öngörülüyor. Şehirleşmenin artması, küresel ısınma, toprağın yanlış kullanımı, çölleşme, erozyon gibi gelişmeler tarıma elverişli arazileri tehdit ediyor. Bunun için üretim potansiyeli yüksek 65 ilimizde 7 milyon hektara karşılık gelen 265 ovayı tarımsal sit alanı olarak ilan ederek koruma altına aldık.”
“17 yılda çiftçilerimize 134,5 milyar liralık destek”
Türkiye’nin 2005’ten beri tarımsal hasılada dünya ve Avrupa’da lider ülke konumunda olduğunun altını çizen Erdoğan, “Tarımsal gelirimizi 37 milyar liradan 217 milyar liraya çıkardık. Tarım ve gıda ürünleri ihracatımızı 4 milyar dolardan 17,7 milyar dolara yükselttik. Bugün Türkiye, 195 ülkeye, bin 690 çeşit tarımsal ürün ihraç ediyor.” dedi.
Erdoğan, tarım destek ödemelerini 1,8 milyar liradan bu yıl itibarıyla 17 milyar liraya ulaştırdıklarını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ana muhalefetin başındaki zat, ‘çiftçiyi ihmal ettiğimiz, çiftçiye en ufak bir destek vermediğimiz’ yalanını ikide bir tekrarlıyor. Onun kulağı vardır ama duymaz. Son 17 yılda çiftçilerimize 134,5 milyar lira destek ödemesi yaptık. Sadece mazot desteği olarak çiftçilerimize geçtiğimiz yıl 2,4 milyar lira ödedik. Hayvancılığı da öncelikli sektör olarak ele aldık. Son 17 yılda hayvancılığa yaklaşık 33 milyar lira destek verdik. Ne diyor? ‘Çiftçilerimize en ufak bir destek yok’ diyor. Bunların hepsi resmi rakamlar. Senin söylediğin gibi şuradan buradan uydurma rakamlar değil.”
Erdoğan, büyükbaş hayvan sayısını 9,9 milyondan 18,2 milyona, küçükbaş hayvan sayısını da 32 milyondan 49,8 milyona ulaştırdıklarını söyledi.
Kırmızı et üretiminin 421 bin tondan 1,1 milyon tona, beyaz et üretiminin 696 bin tondan 2,2 milyon tona yükseltildiğini aktaran Erdoğan, süt üretiminin ise 8,4 milyon tondan 22,1 milyon tona çıkartıldığını bildirdi.
Erdoğan, “Ben resmi rakamları veriyorum ama ana muhalefet bunların neresinde anlamak mümkün değil.” değerlendirmesinde bulundu.
“Üreticinin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz”
Süt Konseyi’nin sütün referans litre fiyatını 2,3 liraya çıkardığını hatırlatan Erdoğan, daima üreticinin yanında olduklarını ve olmaya da devam edeceklerini söyledi.
Erdoğan, 2019’da fındık, hububat ve bakliyat olmak üzere 13 üründe hasattan önce fiyatların açıklandığını, verimli bir alım kampanyasının yürütüldüğünü belirtti.
Toprak Mahsulleri Ofisi kanalıyla üreticilerden 4 milyar liralık ürün alınarak piyasa fiyatlarının üretici aleyhine düşmesine engel olunduğunu vurgulayan Erdoğan, toprakların bereketinin artırılması amacıyla yürütülen sulama altyapı faaliyetleri için 206 milyar lira yatırım yapıldığını, 7 bin 927 tesisin hizmete açıldığını anlattı.
Taşkın koruma amacıyla da 4 bin 856 tesisin tamamlandığını, yaklaşık 305 bin hektar arazinin, 4 bin 774 yerleşim yerinin emniyete alındığını ifade eden Erdoğan, denizlere, göllere, barajlara erozyonla taşınan toprak miktarının düşürülmesine yönelik çalışmalara da değindi.
Türkiye’nin orman varlığını artıran nadir ülkelerden olduğunu kaydeden Erdoğan, yaklaşık 21 milyon hektar olan orman alanının 22,7 milyon hektara çıkartıldığını, kurulan erken uyarı sistemiyle yangınlara hızla müdahale edildiğini, yanan alan miktarını geçmiş yıllar ortalamasının dörtte birine indirildiğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 ilde 11 milyon fidan dikiminin de planlandığını bildirdi.
Demokraside ve ekonomide ilerlemeye devam edildikçe yeni sorunların, fırsatların, imkanların çıkacağına işaret eden Erdoğan, 17 yıldır AK Parti’nin sorunları çözüp fırsatları değerlendirerek, imkanları genişleterek Türkiye’yi bugünlere taşıdığını vurguladı.
Aynı anlayışla, kararlılıkla, yeni yöntemler, araçlar ve politikalar geliştirerek yollarına devam edeceklerinin altını çizen Erdoğan, “Vatandaşlarımız şundan emin olsun, Türkiye’de bugüne kadar ne yapıldıysa AK Parti yaptı. Bundan sonra da ne yapılacaksa AK Parti yapacaktır.” ifadesini kullandı.
Millete bugüne kadar AK Parti’ye güvendiği, her mücadelede yanlarından olduğu için teşekkür eden Erdoğan, aynı inanç ve kararlılıkla mücadeleye devam edeceklerini belirterek, toplantının hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Notlar
Toplantıya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bakanlar, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyeleri, Merkez Disiplin Kurulu üyeleri, Genel Merkez Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu üyeleri, Siyasi Erdem ve Etik Kurulu üyeleri, Kurucular Kurulu üyeleri, milletvekilleri, Genel Merkez Kadın ve Gençlik Kolları MKYK üyeleri, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, eski TBMM başkanları ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeleri Köksal Toptan, Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin ile İletişim Başkanı Fahrettin Altun katıldı.
Açılış konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili sunum yapacak. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da birer sunum gerçekleştirecek.
Bu arada, katılımcılara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı içeren kitapçık ve CD dağıtıldı.)