ESKİŞEHİR TÜRK OCAĞINDA BURUK AMA COŞKULU BAYRAM KUTLAMASI
Türk Ocağında yapılan Ramazan Bayramı kutlaması büyük bir topluluğun iştirakiyle ama depremin burukluğunun etkisi altında yapıldı. Kutlamaya Ocaklıların yanı sıra afet bölgesinden şehrimize gelen afetzedeler, Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinden gelip, Ocağımızda Türkiye Türkçesi gören Karaçay-Malkar Türkleri ile Afganistan’dan gelen Özbek Türklerinin yer aldığı büyük bir topluluk iştirak etti. Davetlilere Azerbaycanlı öğrencilerimizin yaptığı Bayram Baklavası ikram edildi. Kutlamada Başkanımız Prof. Dr. Nedim Ünal yapmış olduğu konuşmada özetle:
Bayramlar sevinç ve neşe ve paylaşma günleri, adeta bir ay boyunca Allah’ın emrini yerine getirenlere bir hediyesi, coşku günleri. Ne var ki bu sene Ramazan Bayramımızı buruk bir şekilde Depremin gölgesi altında, sanki bayram yapmak hakkımız değil gibi; boynumuz bükük, buruk ve hüzünlüyüz.Depremin ilk gününden itibaren bölge ve afetzedelerle ve şehrimize gelenlerle birlikte olduk. Bölgeye biz, birçok şubemiz ve Genel Merkezimiz elinden geldiği kadar ulaştı ve halende ulaşıyor ve özellikle şehrimizdeki afetzede ailelerimizin her türlü ihtiyaçlarını temin etmeye çalışıyoruz. Şu anda içimizde onlardan olan kardeşlerimizde var, onlara tekrar teyiden geçmiş olsun diyorum. Devletimiz özellikle ikinci günden itibaren bütün güç ve imkânlarıyla bölgede idi. Neredeyse bırakın illeri her ilçede 4-5 vali, onlarca kaymakam ve belediye başkanları var dı. Türk Milleti ise adeta Kuvayi Milliye’de olduğu gibi muhteşem bir verme ve dayanışma destanı yazmış; elinde, ocağında neyi var, neyi yoksa bölgeye ulaştırmaya çalışmıştı. İlk iki gün organizasyonun dağınıklığı ve şaşkınlığı her yerde hissediliyordu. Her şey çok fazla ama organizasyon tam manasıyla yapılamıyordu. Önümüzdeki günlerde seçimler var. Ümit ederiz ki Türkiye’yi idare etmeye talip olanlar özellikle de bu deprem sonrasında kamu idaresini revize ve tahkim etmeyi öncelikle ele alırlar ve “adama göre iş değil, işe göre adam almayı”, adeta emir niteliğindeki “liyakati, adaleti ve ehliyeti” önceleyerek kamu idaresini daha vasıflı hale getirmeyi prensip haline getirirler. Vasıflı idarecilerin olduğu yerlerde ilk günden itibaren adeta depremin yaşanmamış hale getirildiğini görmekle beraber, birçok yerde özellikle ilk günlerde organizasyon zafiyetlerine şahit olduk.
Keza hepimizin haberdar olduğu gibi bir-kaç vasıfsız yönetici sebebiyle asırlık yardım kuruluşlarımızın maalesef yara aldığını ve yıpratıldığını gördük. Ümit ederiz bu gibi hadiseler derli toplu değerlendirilir, yeniden gözden geçirilir; ahbap-çavuş ilişkisi içerisinde değil de işinin ehli olanlara vazife verilir.
Aziz dostlar,
Bu hadise Türk Ocaklarının temsilcisi olduğu Türk Milliyetçiliğine, dayanışma ruhuna her zamandan daha çok nasıl ihtiyacımızın olduğunun da bir ifadesi idi. Adı konmamakla birlikte Afetten sonra Milletimizin ortaya koyduğu yardımlaşma, bölüşme ruhu Milli Devletimizin kuruluşu esnasında olduğu gibi Türk Milliyetçiliğinin eyleme, amele dönüşme halidir. Bu hâl bizim için yegâne birleştirici, bir araya getirici ve asla tahrip edilmemesi gereken hasletin Türk Milliyetçiliği olduğunun çok açık ifadesidir. İşte yarın da bunun 103 yıl önce ki tezahürünü yeniden idrak edeceğiz. 23 Nisan 1920 bu ruhun tezahür ettiği “Hâkimiyetin Kayıtsız Şartsız Millete ve Milletin temsilcisi olan Büyük Millet Meclisine verildiği” gün ve günün bayramıdır. 23 Nisan bayramını ve teyiden Ramazan Bayramını tebrik ediyorum. Dedi.