Eskişehir’de Sanayi Üretimi Düştü
Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı Celalettin Kesikbaş, sanayi üretiminin Mart’ta aylık bazda yüzde 7.1, yıllık yüzde 2 düştüğünü kaydederek: “Eskişehir Sanayi Odası’nın tahminlerine paralel şekilde ciddi düşüş gösteren sanayi üretim verisi koronavirüs salgınının etkisini yansıtıyor. Nisan ve Mayıs aylarında daha sert düşüşler bekliyoruz. Eylül 2020 gibi toparlanmanın güçlü bir şekilde başlayacağını tahmin ediyoruz” dedi.
Korona virüs salgınının küresel piyasalara etkisi, ithalat, ihracat ve sanayi üretim rakamlarına da yansıdı. Salgın nedeniyle 2020 Mart ayı sanayi üretim, ithalat ve ihracat rakamlarında düşüş görüldü. TÜİK’in açıkladığı verilerine göre sanayinin alt sektörlerinde de bir azalma olduğuna işaret eden Kesikbaş, bu verilerin neler olduğunu da paylaştı. Veriler, 2020 yılı Mart ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5,6, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 1,9 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 0,9 azaldığını gösteriyor.
Dış ticaret endeksleri
Yine TÜİK verilerine göre ihracat birim değer endeksinin Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,5 azaldığını hatırlatan Kesikbaş, endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 3,0 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 1,3, yakıtlarda yüzde 37,8 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 1,6 azaldığının verilerini paylaştı.
Artış yüzde 4,4 oldu
Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi 2020 yılı birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 4,4 arttığını da kaydeden Kesikbaş, Bir önceki çeyreğe göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi ise aynı kaldığını, Nisan ve Mayıs ayı sanayi üretim verileri, salgının etkisini tam olarak yansıtması açısından önemli olacağını işaret etti.
Bilanço altında değerlendirme
Açıklanan verilerin durumu ortaya koyması açısından önemli olduğuna vurgu yapan ESO Başkanı Kesikbaş, “Maliyet arttıran tedbirler, zamlar, enerji maliyetlerinin üzerindeki YEKDEM gibi ilave maliyetler rekabet gücümüzü azaltıyor. Sanayiciler ve üretenler elini taşın altına koymuş durumda. Bu tip maliyet arttıran uygulamalar zamlar yerine bilanço altında vergileri arttırma bu milli mücadele sürecinde daha etkili olacaktır” diye konuştu.
Bilançoda üretim maliyetini artıran her kalemin maliyetleri arttırdığının altını çizen Kesikbaş, “Bununla birlikte dünya piyasalarında bizleri rekabet gücünden uzaklaştırmakta, yıllardır emek verdiğimiz pazarları kaybetmemize sebep olmakta” dedi.
Strateji geliştirilmeli
“Eğer biz tedarik zincirinde Çin alternatifi olarak Türkiye’yi konumlandıracak isek mutlaka milli bir mutabakat ve strateji geliştirmemiz gerekli” diyen Kesikbaş: “Ayrıca Nisan ve Mayıs aylarında talep daralmasına istinaden fabrikalarda ciddi bir verimlilik problemi yaşıyoruz. Eğer Haziran gibi ihracat ülkeleri açılacak beklentisinde isek tüm bu maliyet muhasebesini hem devlet hem de özel sektör olarak tekrar yapmak zorundayız. Alınan her fevri tedbir anlık fayda sağlarken, orta vadede üretim maliyet sebebi ile şirketlerin dengesini bozuyor ve bunca yıllık emeklerini zora sokmaktadır” uyarısında bulundu.
Üzerinde durduğu noktalar sebebiyle devlete destek olunması gerekliliğini de ifade eden Kesikbaş, “Destek olacak isek bunun bilançonun en altındaki vergilendirme ile yapmalıyız. Aksi takdirde sanayi ve üretici şirketlerimiz boşuna mazot yakmış olacaklardır” dedi.
Bunun mücbir sebep kapsamında tüm sektörlere yaygınlaştırılması gerekli olduğu çağrısında bulunan Kesikbaş, “Ana şirket mücbir sebep kapsamında olup altındaki tedarik zincirini oluşturan üretici firmalar kapsam dışında tutuluyor. Burada ciddi haksızlıklar oluşuyor. Bu milli bir meseledir. Sanayilerimiz 2 yıldır zor durumda ve finans sektörünün sıkıntıları ile boğuşuyor. İstihdamını tutmak için sanayicilerimiz ciddi mücadele veriyorlar. Üretime değer vermeliyiz” dedi.
Yerli üretim
Ulusal üretim stratejilerini bölgesel güç olmak adına daha da güçlendirilmesi gerektiğini hatırlatan Kesikbaş: “Kamu satın almalarında şartnamelerde Türkiye’de kim üretirse üretsin yerli ürünlerin tercih edilmesi, teşvik edilmesi, özel sektör alımlarında yerli olanın tercih edilmesi, tüketicinin yerli üretimi tercih etmesi Türk sanayisi için büyük bir kaldıraç etkisi olacaktır. Özellikle Türkiye’nin üretim stratejilerinin gözden geçirilmesi ve bölgesel güç olma adına çalışmalar yapılması çok değerli olacaktır” diye konuştu.