ESOGÜ’den 14 Kasım Dünya Diyabet Günü Açıklaması
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Arslantaş ile Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aysen Akalın, 14 Kasım ‘Dünya Diyabet Günü’ dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Ali Arslantaş, Dünya Diyabet Günü ile ilgili yaptığı açıklamada, diyabet hakkında önemli bilgiler verdi. Arslantaş, "Diyabet tüm dünyada hızla artış gösteren önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Diyabet aynı zamanda neden olabileceği bazı sağlık sorunları nedeni ile de insan sağlığı açısından tehdit oluşturmaktadır. Diyabet kan basıncı yüksekliği, kan yağlarında yükseklik, kan pıhtılaşmasında bozukluk gibi sorunlar ile sıklıkla birliktelik göstermektedir. Daha da önemlisi kan şekeri düzeylerinin kontrol altında tutulamaması zaman içerisinde bazı organ sistemlerini ve damarları olumsuz etkileyebilmektedir. Kontrolsüz bir diyabetin en fazla etkilediği organ sistemlerinin başında gözler, böbrekler ve sinirler gelmektedir. Diyabetle ilişkili hasarların en önemli nedeni kan şekerinin yüksek seyretmesidir. Kan şekeri ne kadar sık yükselir ve ne kadar yüksek kalırsa vücutta olumsuz etki yapma olasılığı da o kadar artmaktadır. Kan şekerinin kontrol altına alınması ile bu sorunların önüne geçmek mümkündür" ifadelerini kullandı.
“Yapılan değerlendirmeler ile diyabet sıklığındaki artış daha hızlı ilerliyor”
Prof. Dr. Aysen Akalın ise yaptığı açıklamada, son 20-30 yıl içerisinde diyabet sıklığının tüm dünyada belirgin şekilde artış gösterdiğini söyleyerek, “1985 yılında dünyada diyabetli sayısı 30 milyon civarında iken 2010 yılında bu sayı 285 milyona ulaşmıştır. 2030 yılına kadar dünyada 430 milyon kişinin diyabetli olacağı öngörülmektedir. Ancak yapılan değerlendirmeler diyabet sıklığındaki artışın tahmin edilenden daha hızlı ilerlediğini göstermektedir. Benzer şekilde ülkemizde de diyabetli hasta sayısı giderek artmaktadır. 1998 yılında erişkinlerde diyabet görülme oranı ülkemiz genelinde yüzde 7.2 iken, 2010 yılında bu oran neredeyse ikiye katlanarak yüzde 13.7’ye ulaşmıştır. Bunun temel nedenleri arasında kilo fazlalığı, yanlış beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite gibi yaşam tarzı ile ilgili etkenler bulunmaktadır. Erişkin yaşlarda daha çok görülen ve tip2 diyabet olarak adlandırılan bu diyabet tipinin yaşam şeklinin değiştirilmesi ile önlenmesi veya geciktirilmesi de mümkündür. Bu diyabet tipinin gelişiminde kalıtsal etkenler rol oynuyorsa da çevresel etkenler daha baskındır. Bunun için öncelikle sağlıklı beslenme bilincinin yerleşmesi, sağlıklı besinlere ulaşımın kolaylaşması ve fiziksel aktivitenin artırılması gerekmektedir. Kaloriden zengin, sindirim sürecini hızla atlayarak kana karışan işlenmiş besinlerin tüketiminin azaltılması ve geleneksel beslenme şekillerinin sürdürülmesi, gereğinden fazla gıda alımının azaltılması bu açıdan en temel yaklaşımlardır" diye belirtti.