Hırsızların Onuru

Daron Acemoğlu İstanbul doğumlu Ermeni kökenli bir ailenin çocuğu. Onu günümüz Türkiye’sinde gündem yapan ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması ve onu yüksek bir ücretle danışman yapması.“Ulusların Düşüşü” onun kitaplarından biri.

Kitabı notlar alarak okuyup son sayfasını kapattığımda üzerinde uzun uzun düşündüm. Eleştirimi makalenin sonuna bırakarak sizlere “Ulusların Düşüşü” kitabından özet alıntılar aktarmak istiyorum.

“Amerika kıtasının İspanyollar tarafından keşfedilmesiyle birlikte İspanyol askeri gücü güney Amerika’ya akar ve İmparatorluklar kurmuş İnka-Maya-Aztek devletleri üstün silah gücüyle dize getirilir liderleri esir alınır, hazineleri çalınır, çalınan hazineler eritilerek külçe haline getirilir gemilerle İspanya’ya taşınır, yerli halk köleleştirilir.

“Baskı ve zulmün boyutları o denli yüksek bir sevilerdedir ki esir alınan yerli bir liderden bir odayı altınla doldurması istenir. Yerli lider can korkusuyla kabul eder bütün kabilesini harekete geçirir altın aranır ancak denilen zamanda oda altınla doldurulamaz yerli lider işkenceyle öldürülürken Katolik papazlar çoktan işbaşı yapmışlar, korku içindeki yerli halkı vaftiz etmeye başlamışlardır.”

“Aynı yıllarda güller savaşı adı verilen İngiliz iç savaşı sona ermiş İngilizler gözünü Amerika kıtasına dikmiş, güneyi işgal etmekten korktukları için kuzeyi işgal etmişler ancak yerli halkın sert mukavemeti sonucu başlangıçta istediklerini elde edememişler sadece birkaç gemi dolusu ahmak altınını İngiltere gönderebilmişler altınların hiçbir işe yaramadığını görmeleri kısa sürmüş, daha kestirme bir yol bulmuşlar hazine yüklü İspanyol gemilerine saldırarak deniz eşkıyalığına başlamışlar, Armada deniz savaşında o dönemin süper gücü İspanyayı mağlup etmiş Okyanuslarda tek gücün İngiltere olduğunu ilan etmişlerdir.”

“Kuzey Amerika’da insan nüfusunun ve iş gücünün eksik olması ile birlikte aç gözlü İngiliz tüccarlar gözlerini Afrika kıtasına dikmiş önceleri kabile reisleriyle anlaşarak kendi kabilesinin insanlarını satan reislerden satın aldıkları insanları Amerika kıtasına taşımış, sonraları pahalıya mal oldukları için köle ticaretini reisleri tüfekle tanıştırarak takas yöntemini bulmuşlar, Afrikalı kabileleri birbirlerine kışkırtmışlar, düşman kabileleri savaştırmışlar esir alınan köleleri yüksek fiyatla Amerika da satmış büyük kazançlar elde etmişlerdir.”

Daron Acemoğlu buraya kadar güney Amerika yerlilerinin ve Afrikalıların köleleştirilme zamanını anlatmış ancak İngiliz sanayi devriminden söz ederken Görkemli devrim diye söz etmiş, değirmenin suyunun deniz eşkıyalığından aktığından bahsetmemiştir.

Dünyanın bir başka süper gücü Osmanlı devletinden yoksulluk içinde yaşayan halklar diye söz etmiş batılı deniz eşkıya sürülerinin Osmanlıyı yıkabilmek için güney Amerika zenginliklerini kullandıklarını başta baharat yolu olmak üzere bütün ekonomik kaynaklarını yok etmelerinden mutlulukla bahsetmiştir.

Ekonomik kaynakları kesilen Osmanlı devletinde huzursuzluk İngiliz kışkırtması sonucu ayaklanmalar başlamış Birinci dünya savaşının sona ermesi hemen hemen bütün İmparatorlukları yok ederken tek dünya İmparatorluğunun İngiltere olduğu gerçeğini ortaya çıkarmış, bütün dünyada tek olarak nitelendirebileceğimiz Türk Millî mücadelesi bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile neticelenmiştir.

İkinci dünya savaşının galibi İngiltere ve onun askeri gücü Amerika 1945 li yıllardan itibaren dünya sınırlarını çizerken halen onurlu ve şerefli insanlar olarak dünyamızda yaşayan deniz eşkıya sürülerinin torunları mazlum milletlere kölelerimiz demekten kaçınmamış, azıcık belini doğrultan devletleri her türlü hünerlerini gösterip yeni oyunlar kurarak içlerine sızdırdıkları sadık kölelerine acımasız emirler yağdırarak ya liderlerine suikast düzenleyerek yada milli ordularına ihtilaller yaptırarak bertaraf etmişlerdir.

Sovyetler Birliğinin dağılması ile birlikte dünyanın tek hâkim gücü kalan İngiltere ve A.B.D. Demokrasi getirmek adına dünyanın değişik coğrafyalarında, yeni dünya düzeni kurmak adına yüzbinlerce mazlum insanın katledilmesini uzaklardan mutlulukla izlemişler o ülkelere askeri güç göndererek sözde demokrasi ve barış getirmişlerdir.

Kuzey Afrika ülkeleri Mısır-Libya-Cezayir-Tunus ve Fas sözde diktatörlüklerden kurtarılmış ülkelere Baharlar getirilmiş, aynı baharlar Afganistan- İran- Irak ve Suriye de denenmiş iç kargaşalar çıkarılmış Ekonomiler çökertilmiş, bu ülkelerde yaşayan insanlar devletimizde mülteci konumuna düşmüştür.

Hiç düşündünüz mü? Ülkemizde mülteci durumuna düşen insanları hangi güç Türkiye’ye iteledi? “Sana söz yine baharlar gelecek” sloganının altında ne veya neler yatmaktada? Kuzey Afrika’ya, Ortadoğu’ya, Ukrayna’ya, getirilen Baharlar olmasın?

Ne yazık ki ülkemizde yetişmiş Daron Acemoğlu Ulusların düşüşü kitabında doğru dosdoğru teşhisler koyduğu halde deniz eşkıya sürülerinin torunlarının tuzağına düşmüştür.