İyi Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Gündoğan’dan ‘İnsan Hakları Günü’ Mesajı
İyi Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Özkan Gündoğan, '10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü' dolayısıyla bir basın açıklamasında bulundu. Gündoğan açıklamasında:
"Bugün, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü. Anayasamızın 2.maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel ilkelerinden birinin de insan hakları olduğu hüküm altına alınmıştır. İnsan hakları ile amaçlanan, tüm insanların cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, düşünce farkı, ulusal veya toplumsal köken, zenginlik gibi hiç bir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurla yaşama hakkına sahip olmasını sağlamaktır.
Günümüzde insan haklarına bağlılık ile devletlerin gelişmişlik düzeyi doğru orantılılık göstermektedir. Nitekim, kişilerin kendi düşünce, din ve inançları ile ifade ve siyasi haklar alanındaki hürriyetlerinin temini, tarım ve ticaret hakkı, sanat ve bilim hakkı gibi konularda kişilerin hür iradelerini yansıtmaları o toplumda huzur ve refahı artırabileceği gibi, yeniliklerin de önünü açacak ve bununla birlikte ülkenin de gelişmişlik düzeyi yükselecektir. 10 Aralık tarihinin Dünya İnsan Hakları günü olarak kutlanmasının anlamlı bir önemi vardır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarihinde gerçekleşen Paris Oturumunda İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi imzalanmıştır. Bu bildirgede belirlenen esaslara kısaca değinecek olursak;
• Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.
• Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz, kölelik ve köle ticareti her türlü biçimde yasaktır.
• Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin bu Bildirgeye aykırı her türlü ayrım gözetici işleme karşı ve böyle işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.
• Kimsenin özel yaşamına, ailesine konutuna ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz. Herkesin bu gibi karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.
• Yetişkin her erkeğin ve kadının, ırk, yurttaşlık veya din bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır
• Hiç kimse keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamaz.
• Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir
• Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır
• Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır.
İnsan Hakları Bildirgesi’nde değinilen haklardan bir kısmı, az önce belirttiğimiz hususlardır. Anayasamızda da insan haklarına atıfta bulunulmakta ancak son yıllarda bu önemli ilkenin gözardı edildiği görülmektedir. Ne yazık ki, milletimiz artık kendisi adına karar veren yargının kararlarından tatmin olamamaktadır. Yargının bağımsızlığı ilkesi ancak kağıt üzerinde kalmaktadır. İddia ve karar makamlarının HSK adı altında aynı kurulda yer alması, savunma makamının temsilcisi avukatların yargının kurucu unsurlarından biri olduğunun bazı kesimlerce kabul görmemesi ve en önemlisi de siyasi bir aktör olan Adalet Bakanı’nın HSK’ya başkanlık etmesi, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine gölge düşürmektedir.
Ayrıca günümüzde, bireyler düşüncelerini cezai bir yaptırım ile karşı karşıya kalmaktan endişe etmekte ve hür bir şekilde ifade edememektedir. Yine ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik buhran neticesinde kişilerin ekonomik hakları da gözardı edilmektedir.
İnsan hakları ile amaçlanan, konuşmamızın başında da izah ettiğimiz gibi, bireyin insanlık onuruna yakışır bir şekilde yaşamını devam ettirmesini sağlamaktır. Bu vesileyle ülkemizde misafir olarak bulunan Suriyelilere de değinmekte fayda görüyoruz. Partimizin ülkemizde bulunan Suriyelilere ilişkin programında yer verdiği politikalar bilinmektedir. Açıkta ifade ediyoruz ki, dünyanın neresinde bir zulüm var ise, oradaki mazluma kol kanat germek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vazifesidir. Ancak bu vazifeyi yerine getirirken, kendi vatandaşlarının haklarına halel gelmesi engellemek ve bağrına bastığı insanları, insanlık onuruna yakışır şekilde ağırlamak esastır. Ülkemizde halihazırda yaklaşık 4 milyon Suriyeli bulunmaktadır. Sayısı bu kadar çok olan bir topluluğu plansız ve öngörüsüz olarak ülke içerisinde hareket serbesitisine sahip kılmak, sosyolojik, ekonomik, sağlık ve asayiş sorunlar gibi sorunları beraberinde getirmektedir. Bu suretle hem kendi vatandaşlarımız hem de sığınmacılar mağdur olmakta, ilerleyen safhada ise tarihte aynı devletin mensubu olan bu 2 millet birbirine karşı düşmanlık besler hale gelmektedir. Halbuki, Suriyeli sığınmacıların ülkemiz hudutları içerisinde belirlenecek belli başlı bölgelerde misafir edilerek ülke geneline yayılmalarının engellenmesi, beraberinde toplumsal refahı getireceği gibi, hem ülkelerinde mağdur olmuş olan insanların 2.kez mağdur olmasının önüne geçilecek hem de ülkelerinde düzenin sağlanması halinde tamamının evlerine dönmesi sağlanabilir. Ancak ne yazık ki, bir çok alanda olduğu gibi, mevcut hükümet, bu hususta da politikasızlık nedir ve nasıl olur sorularının cevabını uygulamalı ve ibretlik olarak göstermektedir.
Bugün ne yazık ki, mevcut hükümetin insan haklarını yok sayan uygulamalarının faturası uluslararası düzeyde devletimize ve dolaylı olarak milletimize kesilmektedir. Mevcut Mhp-Akp koalisyonu ve bu koalisyonun gayri resmi ortaklarının insan haklarını yok sayan keyfi politikaları bugüne kadar ülkemize ve devletimize fazlasıyla zarar vermiştir. Ancak adaleti ile insanlık tarihinde ün yapmış Türk Milleti gereğini sandıkta yapacaktır. İyi Parti, devletimizin düsturu olan “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine bağlı olarak, her alanda insan haklarına tam bağlılığı kendine vazife bilmiştir. Türk milletinin teveccühü ile iktidar partisi olduğumuzda da, bu konudaki samimiyetimiz ve azmimizden asla taviz vermeyeceğimizi tüm açık yürekliliğimizde dile getiriyoruz. İnsan haklarına bağlılığın esas olması halinde ülkemizin refah düzeyi yükselecek ve beraberinde topyekün milli birliği sağlayarak huzurun kendini gösterdiği bir ülke olacağımıza inancımız tamdır.
Hepinize çok teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum." ifâdelerini kullandı.