Kolsuz Yaşar Söyleşileri (Yaşar Arda) – Halit Gürsoy ile Söyeşi
Gürleyik Doğal ve Tarihi Varlıkları Koruma ve Geliştirme Derneği Başkanı Halit Gürsoy ile birlikteyiz. Sayın Halit Gürsoy, söyleşiye geçmeden önce bize kendinizi tanıtsanız?
Ben Halit Gürsoy. Eskişehir'in Mihallıççık İlçesi, Gürleyik Köyü’nde dünyaya geldim. 1959 doğumluyum. İlkokulu Gürleyik'te, ortaokulu Eskişehir 19 Mayıs Ortaokulunda bitirdim. Liseye ise Nallıhan'da başladım, Cumhuriyet Lisesi’nde tamamladım. Daha sonra mobilya imalat sektörüne adım attım ve bir işletmede yıllarca çalıştan sonra, 2005 yılında emekli oldum. 2008 yılında Gürleyik'e HES kurulacağını öğrendim. Önce Gürleyik sakinleri olarak çalışmalara başladık.
Sayın Başkan, oraya geleceğiz elbette. Bu dernekçilik fikri nasıl ortaya çıktı? Bize bu konuda bilgi verseniz?
Daha önce bir dernekçilik fikrimiz yoktu. 2008’de Gürleyik sakinleri olarak başladığımızda avukat Kadir Gözcü bize dernek kurma fikrini verdi. Dernek kurduğumuz zaman bu işlerin daha ciddi ve dikkate alınacağını söyledi.
İsterseniz bize bir de Gürleyik'i tanıtın. Geçmişten geleceğe bir Gürleyik manzarası çizelim isterseniz…
Gürleyik, Eskişehir'in Mihallıççık ilçesine 27 km mesafede, Eskişehir'e ise 123 km bir uzaklıktadır. Yıllar öncesine gidersek Gürleyik, o zamanlar bir kent misali. Bunun nedeni ise su… Biliyorsunuz suyun olduğu yerde medeniyet olur. Biliyorsunuz Gürleyik Çayı etrafında 14 tane değirmen vardır. Su değirmeni yani. Bu değirmenler sayesinde Gürleyik'te bir hareketlik olur. Ayrıca bu el sanatlarının da gelişmesinde katkı sağlamıştır. Demircilik, terzilik, berberlik ve bakkallar… Bu meslekler sayesinde bir hareketlenme olmuştur. Köylerden örnek verirsek Ermenek’ten ya da Yalımkaya'dan… Buralardan gelenler merkebine ya da arabasına buğdayını sarıyor. Heybesine buğdayı sardıktan sonra pulluk demirini de bir heybeye koyuyor. O yıllarda tatil günleri köylerde cuma günleri olurdu. Cuma günü değirmene buğdayını bırakır, heybesinde pulluğu demirciye bırakır, terziye gider abadan yapılma giyeceğini, bakkaldan da alıç alır. Sonra da gider berbere tıraşını olur. Bakkaldan da alışverişini yapar.
Yani şunu diyebilir miyiz? Ekonomik bir faaliyet silsilesi!
Elbette… Ekonomik bir döngü oluşuyor Gürleyik'te. Zaman içinde köyden kente göç yaşanıyor ve şu an olduğu gibi 1970’lerde nüfusu 1200’lerden 200’lere düşüyor. Köyler, kazalar, kentler bir insanın canlı organizması gibidir. Bu canlı organizmayı ayakta tutan bazı meziyetler vardır. Örneğin İstanbul… Deniz var. Deniz olmasa biter. Bazı yerler göç vermiş, bazı yerler göç almıştır. Gelelim Gürleyik köyüne… Benim çocukluğumda Gürleyik’te sebzecilik ve meyvecilik ve fasulye olayı… Biz Ankara'ya fasulye gönderiyorduk. Bunun dışında Gürleyik’te tabii göç te olduğu için bu azaldı. Gelelim Gürleyik Çayı’na. Bugün ben yeniden dünyaya gelsem, gene Gürleyik’e gelmek isterdim.
Sayın başkan, balık da var tabii. Kaç çeşit balık var Gürleyik'te?
4 çeşit balığımız var Gürleyik'te ama biz Gürleyikli dernekçiler olarak balıklarımızın rahatsız edilmesinden hoşlanmıyoruz.
Başkanım oraya da geleceğiz de, isterseniz ondan önce HES olayına gelelim. Gündemde epeyce yer aldınız. Değişik eylem biçimleri ortaya koydunuz. İlginç görüntüler verdiniz.
Elbette… Gürleyik bizim bir aşkımızdır. Biz Gürleyik'te olmasak bile Gürleyik'te bir bağımız var. Bu bağ hem maddi, hem de manevi anlamda. Biz şöyle düşündük: Gürleyik’i her on kişiden bir kişi bilmiyordu. Bu anlamda kendimizi de tanıtmak adına su festivali yaptık. Aslında bizim eğlencemiz değil. Bu anlamda dikkatleri elbette ki Gürleyik'e çektik. Mücadelede Hamamyolu’nda “Biz bunu yaptırmayacağız, ettirmeyeceğiz” demekle bir sonuç elde edilmiyor. O zaman insanlar bunu bilemez. Festivalin anlamı buydu işte. Epey de kalabalık bir insan kitlesi geldi. Bu azımsanmayacak bir şey… Yasal yönden Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde öğretim üyesi hocalarla görüştük. Bu hocalarımız bir yıl çalışma yaptı. Sonra dediler ki: sizin tarihi varlığınız var. Bunun için de Kültür Bakanlığı’na başvurduk. Prof.Dr. Atilla Ocak ve ekibine de buradan teşekkür ederim. Bu arada bu araştırmayı senatodan da geçirmeyi başardık. Çünkü yasal açıdan bu mahkemeler karşısında büyük bir avantajdı.
Yani Başkanım işi baştan sağlama aldınız?
Tabii. Bu bizim için çok önemliydi. Bilimsel ve yasal anlamda başardık bunu. Bu ekibin çalışmaları sonucunda Gürleyik'te 332 bitki çeşidi ve bunun 32’si endemik. Ayrıca Türkiye'deki 532’yi aşkın kuş çeşidinden 235 kuş çeşidi tesbit edildi. Ayrıca Gürleyik kıyısında nekropol mezarlar bulundu. O su ve borunun geçeceği yerlerden bulundu bu mezarlar. İşte burada HES şirketi durdu. Bir şey yapamadılar.
Tabii bu ara Gürleyik tanınmaya başladı. Fakat gelenler mangal ve semaver yakmaya başladı. Fakat biz buna karşılık mangal ve semaver yaktırmamak için çeşitli eylemler yaptık. Örneğin Odunpazarı’nda elbise giydik; çul elbise… Ağacın tepesine çıktık. Çürük ağaçtı. Teatral eylemler ortaya koyduk. Sahaya indik yani. Eğer mangal ve semaver olayını engellemeseydik bugün Gürleyik Çayı kenarı pislikten geçilmezdi. O zaman da insanlar dernek olarak bizim samimiyetimizi sorgularlardı. Ayrıca bu duman bizim hem endemik bitkilere, hem de sucul değerlerimize ters etki yapacaktı. Bunun için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan destek alarak yasaklattık.
İsterseniz bu mücadelenin nasıl sonuçlandığına gelelim.
Şu anda şirket tamamen HES olayından çekildi. Başlayamadı zaten. Bu da bizim yasal ve bilimsel mücadelemizin bir zaferiydi.
Kısaca Gürleyik artık HES olayından kurtuldu diyebiliriz.
Ayrıca yaptığınız eylemlerde, yani teatral eylemlerde vatandaştan destek alırken, devlet tarafından da bildiğim kadarıyla engellenmedinizi. Bunu neye bağlıyorsunuz? Genelde bu gibi engellemeler olabiliyor.
Yapığımız yasal ve bilimseldi. Ayrıca bizim samimiyetimiz tescillendi.
Ayrıca bildiğim kadarıyla muhalefet dışında iktidardan da destek aldınız gibime geliyor.
Bunu dışında bir dönem Ak Parti milletvekilliği yapan ve ayrıca akrabamız da olan Nedim Öztürk'ün çok desteği oldu.
Gelelim şu ‘avatarlık’ olayına. Gazetelerde avatar olarak gözüktünüz? Bu nasıl başladı?
Artık bürolarda kağıtla ya da yanında haşhaş kazığı gibi iki adamı yanınıza dikip basın açıklaması yapmakla olmuyor. Bunun adına sübliminal diyorlar. Yani bilinçaltına işlemek… Gürleyik olayını bilinçaltına işlemek… Bir arkadaşım -Bayram Önce- ile sinemada Avatar’ı izledik. Tam bize uygun dedim. Sonra halkı bilgilendirme toplantısında bir şey yapamamıştık. Ancak sonra 6 metreye 2 metre bir afiş yaptırdık. Sonra Eskişehir’deki basın mensupları bize ilgi gösterdi ve artık Gürleyik basında yerini sık sık almaya başladı. Kısacası başarmıştık. Haklı bilgilendirme toplantısı davullu zurnalı olmuş ve HES için bolca imza toplamıştık.
Kısaca özetleyecek olursak sizler yasal ve bilimsel anlamda bir mücadele ve bir duruş sergileyerek iktidar olsun, muhalefet olsun destek alarak bu HES olayından kurtulmuş oldunuz.
Ben bunu şuna bağlıyorum. İnsanın muhakkak bir felsefesi ve duruşu olmalı. Ben dernek başkanı olarak bu mücadeleyi verirken hiçbir siyasi gurubun arka bahçesi olmadım. Benim amacım Gürleyikti. Sonuçta istediğimiz başarıya ulaştık ve Gürleyik HES’ten kurtuldu.
Bu arada bize, Gürleyik mücadelemizde baştan sona kadar yanımızda olan Eskişehir basınına çok teşekkür ederim.