Kulaktaki şekil bozukluklarına ameliyatsız çözüm
Eskişehir Özel Ümit Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Kuğu, son zamanlarda yenidoğanlarda sıklıkla görülen kulak kepçesi şekil bozukluklarının ameliyatsız ve kalıcı etki gösteren tedavisi hakkında bilgi verdi.
Son yıllarda yenidoğanlardaki kulak şekil bozuklukları hakkında farkındalık oldukça arttı. Eskişehir Özel Ümit Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Kuğu, bozuk şekilli kulak yapılarının ne gibi problemlere yol açtığını ve nasıl tedavi edildiğini anlattı. Kepçe kulak, kıvrık kulak, fincan kulak gibi doğuştan gelen deformiteler olduğunu aktaran Kuğu, kıkırdak kaynaklı olarak anne karnında şekil bozukluğuna uğrayan kulakların doğumdan sonraki ilk 3 ayda uygulanan tedavi ile 6 haftalık sürede kalıcı olarak düzelebileceğini söyledi. Uygulanan tedavi yönteminde özel kalıp ve bantlama yöntemlerinin uygulandığını, herhangi bir dikiş ya da kesi işleminin uygulanmadığını ifade eden Kuğu, “Yenidoğanlarda işitme taraması yapıldıktan ve işitmesinin normal olduğunu gördükten sonra kulak şekline dikkat etmek gerekiyor. Kulak şekil bozuklukları özellikle biz çocuk hastalıkları doktorlarının ve ailelerin farkındalığının artmasıyla gündeme gelen durumlardan biridir. Tamamen estetik olarak kulaklarda bir kıvrım bozukluğunun olması, kepçe kulak olması, onun dışında kulak kepçesindeki iç bükey ve dış bükey çizgilerin düzgün seyretmemesi gibi durumlara dikkat ederek yenidoğanları değerlendirmemiz gerekiyor. Eskiden ninelerimiz, bebeklerin kulak şekillerinin düzgün olması için bebeğin başına bağladıkları tülbentler vardı, bunlar deformiteleri düzeltmede etkili yöntemlermiş. Günün sonunda bizim bu yaptığımız kalıplama sistemi de aslında benzer bir mantıkla geliyor. Yalnız tedavide önemli bir nokta var,bu da bebeğin ilk 6 haftasında şekil bozukluğunun tespit edilmesi. çünkü doğum sonrası bebeğin ilk 6 hafta boyunca kanındaki östrojen miktarı oldukça yüksek olması kulak kıkırdağının yeniden şekillendirilmesine imkan veriyor. bebek 3 aylık olduğunda artık kanda östrojen miktarının düşmesiyle kıkırdak sertleşip, şekil alamaz hale geliyor. 1 ila 1 buçuk ayda fark edilen şekil bozukluklarında bizimle iletişime geçildiği zaman en kısa sürede kulağa kalıplama yapıp, bantlıyoruz. Burada herhangi bir kesi ya da dikiş yapılmamaktadır” dedi.
“Bu uygulama bebek annenin kucağında ve uyuma konforundayken yapılan bir işlemdir”
Ameliyatsız olarak uygulanan işlemin bebeğin uyuduğu sırada bile yapılabildiğini, tedavi sürecinde anne ve bebeğe herhangi bir olumsuz durum oluşturmadığını belirten Uzman Dr. Özlem Kuğu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu uygulama, bebek annenin kucağında ve uyuma konforundayken yapılan bir işlemdir. Kulağın etrafındaki saçları tıraş ediyoruz sonra üzerine kalıbını yerleştirip, kalıbının kapağını kapatıyoruz. Kalıbımızın üzerine bir kapak olduğu için bebeğin herhangi bir işitme fonksiyonunu engelleyici bir durum olmuyor çünkü kapağımız delikli bir yapıya sahip. Bunun yanında annenin emzirme ve bebeğin uyuma konforunu düşürmüyor. 10 günlük kontrollerle beraber 6 haftalık süreci tamamladıktan sonra işlemi sonlandırıyoruz ve yaptığımız işlem kalıcı olarak bir düzelme sağlıyor ki bence en önemli nokta bu. Aslında bizim çocuğu korumaya çalıştığımız şey akran zorbalığıdır. En korktuğumuz şeylerden birisi, ileride çocuğumuzda özgüven eksikliği, öz değer ve öz saygı gibi duyguların zarar görmesidir. Özellikle estetik kaygılarla beraber çocuğumuzun ileride kepçe kulak denilerek, arkadaşlar arasında dalga geçilme, rencide olma gibi oluşabilecek psikolojik problemleri ve bununla beraber kulaklık kullanımı, maske ve gözlük kullanımı gibi ileride sıkıntı olabilecek durumları göz önüne alıyoruz.”
“Çocukluğunda bu tarz deneyimlere maruz kalmış ebeveynler bu işlemi yaptırmaya daha yatkın”
Uzman Dr. Özlem Kuğu, yapılan kulak şekil bozukluğunu düzeltme işleminin deneyimli doktorlar eşliğinde yapılması gerektiğini söyledi. Yenidoğanlardaki ince deri ve kıkırdak yapısının yanlış bir işlem sonucu zarar görebileceğini ve doku kayıplarının yaşanabileceğini belirten Kuğu, “Yaklaşık 10 gün aralıkla yapılan kontrollerde maksadımız, tamamen cilt bütünlüğünü bozmadan, bebeğe bir enfeksiyon kaynağı oluşturmadan, bu işlemi yapabilmektir” ifadelerini kullandı.