MHP Eskişehir Kadın Kolları İl Başkanı Sivri’den ‘Kadınlar Günü’ Mesajı
“Sosyal hayatın ve toplumsal yapının vazgeçilmez parçası olan kadının, güçlü toplum, sağlıklı nesiller ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmadaki yadsınamaz rolü ortadayken, tüm dünya toplumlarında ihmal, ayrımcılık, istismar ve şiddet sorunları ile günümüzde halen karşı karşıyadır. Ulusal ve uluslararası çapta yapılan nice çalışma ve anlaşmalar, kadınların psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve sağlık sorunlarına kesin çözüm için yeterli olmamaktadır. Zamanla şekillenerek nesilden nesile pekiştirilip toplumların bilinçaltına ve günlük yaşamlarına söylem, atasözü, kıssalar ve benzeri ile aktarılmış tutum ve davranışların olumsuz etkisi, dünya ölçeğinde henüz yok edilememiş; insanlığın maddi ve manevi birliğine, gelişimine ve geleceğine yönelik tehdit ve şiddet sarmalı artarak devam etmiştir.Dünya medeniyetleri içinde Türk kültür, töre ve devlet geleneğinde her dönem Türk kadını, özel bir öneme sahip olmuş; analık ve kahramanlık gibi iki temel niteliği ile öne çıkarak hem toplumsal hem de siyasal hayatta önemli roller üstlenmişlerdir. Türk tarihi incelendiğinde, Yaratılış Destanı’nda evrenin yaratılmasında ilham kaynağı olarak tasvir edilen Türk kadını, hayatın, aklın, bilgeliğin ve milli değerlerin sembolü olarak topluma yön vermiş sayısız kahraman çıkartmıştır. İlbilge Hatun’dan Hayme Hatun’a, Tomris Hatun’dan Selcan Hatun’a, Altuncan Hatun’dan Nene Hatun’a ve nicelerinden devam ederek günümüzde de en üst görevlerde Türk kadını sorumluluk almaktadır. Toplumsal hayata ötekileştirİlmeden eşit düzeyde katılan kadın var oldukça, Türklerde devletin en küçük temel birimi olarak kabul edilen aile de güçlenmiş, dolayısıyla kadın ve erkeğin toplumsal katılımı ile kalkınmada bir arada yer aldığı, sağlam temeller üzerine inşa edilmiş toplum ile Türk Devleti de güçlenmiştir.
Farklı toplumlar ve kültürler ile etkileşimler sonucunda Türk örf hukuku ve keza İslam inancında yeri olmayan kadına yönelik bazı olumsuz algı ve tutumların, zamanla toplumun bilinçaltına işlenmesi, ötekileştirme ve şiddet sorunlarına neden olmakta, ailenin ve toplumun geleceğini tehlikeye atmaktadır. Türk değerlerinin nesillere aktarılmasında, analık vasfı ile birleştirilmiş okul öncesi ilk eğitici ve öğretici taşıyıcı unsur olan kadının, eğitim – öğretim ile güçlenmesi, iş gücüne ve siyasal, sosyal ve kültürel hayatla etkileşimi ile toplumsal gelişimi sürdürmesi, toplumu güçlü kılmanın temel bir ilkesidir. Tespit edilen sorunlara öncelikle kurumlar, aydınlar ve medya aracılığıyla, insani ve milli değerler ışığında akılcı, önleyici ve onarıcı çözüm yolları sunarak, iyi bir insan ve yurttaş olmanın sorumluluğu ve farkındalığını artırma mücadelesi hepimizin vicdani ve ortak vazifesidir.
Başta Türk kadınları olmak üzere, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü, bu vazifenin bilinci ve inancı ile kutlarım.”