MHP Lideri Bahçeli’den ABD’ye
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD Büyükelçiliğine eylem hazırlığı içinde olan teröristlerle ilgili gelişmelerin dün medyaya yansıdığını belirterek, "Şayet ortada alavere dalavere yoksa, silah ters tepmiş, sahibini kaygı ve korkuya sevk etmiştir" dedi.
MHP lideri Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Türk Silahlı Kuvvetlerince (TSK) Afrin bölgesindeki terör örgütlerine yönelik başlatılan Zeytin Dalı Harekatı'na değinen Bahçeli, "Ahmet Hamdi Tanpınar’ın milli mücadele yıllarının anlatıldığı 'Sahnenin Dışındakiler' isimli eserinin bir yerinde, roman kahramanlarından birisi aynen şöyle konuşur: 'Orada, yani Anadolu’da, mücadele var, muharebe var. Mukadderatımız orada halledilecek. Asıl sahne orası. Biz burada maalesef seyirciyiz, sahnenin dışındayız.' Her dönemde mukadderatımızın müdafaasıyla, mukaddesatımızın muhafazasıyla ilgili bir mücadele basiretle, feragatle sahnelenmiştir. Ve bu sahneye devrin kahramanları çıkarak damga vurmuşlardır. Mukavemetimiz çözülürse mukadderatımız çökecektir. Mücadelemiz gevşerse mütecaviz emeller genişleyecek, gemi azıya alacaklardır. Şu anda mukadderatımızla ilgili kurulan sahne Afrin’de, sınırlarımızın diğer alan ve bölgelerindedir. Ama bu sahnede Türk milleti duasıyla, desteğiyle vardır, yeri gelirse canımızla, kanımızla, malımızla hepimizin olması da kaçınılmazdır" diye konuştu.
"Sevr hayaleti adeta peşimizden geliyor"
Türkiye'nin alttan almadan, tehditlere boyun eğmeden dik ve cesur duruş sergilediğini ifade eden Bahçeli, başka bir alternatifin olmadığını dile getirdi. Bahçeli, beka savunmasının ikamesinin ileri bir tarihe ertelenmesinin düşünülemeyeceğini, bir vatana sahip olmanın kolay olmadığını, sonuçlarının olduğunu söyledi. Bir istiklal onuruna, bir irade gücüne sahip olmanın sıradan bir şey olmadığını, ihtiyaç olursa yüksek bir bedel ödemeye hazır olmayı gerektirdiğini kaydeden Bahçeli, "Sykes-Picot ruhu sanki arkamızda dolaşıyor. Sevr hayaleti adeta peşimizden geliyor. Mondros’u takip eden rezaletler başını kaldırıyor, İskenderun civarından bir kez daha vatana nüfuz etmeyi planlıyor. Müstevliler Çanakkale’de olduğu gibi yine mevzileniyor, yine silaha, şiddete, fitneye sarılıyor. Bugünün ciddiyetini, vahametini kavramalıyız. Anılarımızla geçmişi, umutlarımızla geleceği kucaklamalıyız. İstikbali kurtarmak maksadıyla geçmişin azim ve kararlılıklarından dersler çıkarmalıyız. Uyarıyorum ki, ihmal işgale kapı açar; gevşeklik ihaneti davet eder" şeklinde konuştu.
"Ay yıldızlı al bayrak Raco’ya dikilmiştir"
Bahçeli, artık bıçağın kemikte olduğunu, mızrağın çuvaldan çıktığını söyledi. Güney sınırında sahne alan komplo ve kumpasların dozajında herhangi bir azalmanın, herhangi bir yavaşlamanın olmadığını belirten Bahçeli, tam tersine tehditlerin cesametinin gittikçe büyüyen dalga boyuna dönüştüğünü ifade etti. İman ve vatan sevgisinin milli iradeyi canlı tuttuğunu, istiklali koruduğuna dikkat çeken Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bu itibarla, kahramanca duruş göstermekten, mihnet ve çilelere meydan okumaktan başka seçeneğimiz elbette kalmamıştır. 45 günü geride bırakan Zeytin Dalı Harekatı imrenilecek bir şuur, takdir edilecek bir planlama, tebrik edilecek bir başarıyla icra edilmektedir. Harekatın 43’üncü gününde Afrin kent merkezine giden yol üzerinde bulunan kritik Raco Beldesi’nde kontrol sağlanmış, ay yıldızlı al bayrak Raco’ya dikilmiştir. Burada tuzaklanmış bomba ve el yapımı patlayıcılar sabırla, dikkatle temizlenmektedir. 4 Mart Pazar günü, Zeytin Dalı Harekatı için önem taşıyan Şeyh Hadid beldesi başta olmak üzere, yedi yerleşim yerinde denetim sağlanmıştır. Raco ve Cinderes’ten Afrin’e ulaşan karayolları da kontrol altına alınmıştır. Anlaşılan odur ki, Zeytin Dalı Harekatı’nda 4 stratejik safha vardır. Birinci olarak, terör örgütü PKK/PYD/YPG ile sınır bağlantı hatlarının bütünüyle kesilmesidir. Bunda başarıya ulaşılmış, derinlemesine güvenli bir alan oluşturulmuştur. İkinci stratejik safhada, Afrin’in kuşatmaya alınması, çevresinin hem terörden hem de silah ve bombalardan ayıklanmasıdır. Bu da gerçekleşmiştir. Şimdiye kadar çok sayıda terör barınağı, sığınağı, mevzii, silah, araç ve gereci imha edilmiş; açılan tüneller, kazılan hendekler teröristlerle beraber yok edilmiştir. Etkisiz hale getirilen hain sayısı 2 bin 800’ü bulmuştur. Üçüncü stratejik safhada, Afrin’e çıkan tüm yol, kavşak ve yerleşim yerlerinde kontrolün sağlanmasıdır ki, bu konuda da önemli kazanımlar elde edilmiştir. Dördündü ve son stratejik safhada ise, Afrin’e girilmesi, sivillerin tahliyeleriyle birlikte bu kentin baştan aşağı terörden arındırılması ve tehdit olmaktan çıkarılması amaçlanmaktadır."
"Şam yönetimiyle PKK/PYD arasındaki teması alenen ifşa etmiştir"
Bahçeli, Afrin'in 2014 yılından itibaren PKK/PYD’nin istilasına uğradığını anımsatarak, "Pek tabii olarak Afrin Suriye’nindir. Ancak Suriye yönetimi terörizmle işbirliği yaparsa, tarih yeniden canlanacak, hatıralar bir kez daha ayaklanacak, tam yüz yıl önce bıraktığımız toprakların en azından istikrara, huzura, barışa kavuşuncaya kadar emanetimizde tutulmasının hakkı doğacak, önü açılacaktır. Kaldı ki arzumuz budur, olması gereken budur. Zalim Esad’ın Afrin’e giden sözde halk güçlerinin kendilerine bağlı olduğunu birkaç gün evvel itiraf etmesi, Şam yönetimiyle PKK/PYD arasındaki teması alenen ifşa etmiştir. Suç ortakları belirginleşmiştir. Masumların kanını dökenler, insanlık vicdanını yok sayan barbarlar, mevzu Türkiye olunca yan yana gelmekte, omuz omuza vermektedir. Bu gelişmeler karşısında, Mustafa Kemal’in 30 Ekim 1918’de güneyden Raco’ya taşıdığı karargahı bir kez daha tecelli edecek, ama bu defa kolay kolay ricat gerçekleşmeyecektir. Türkiye’ye iftira atan iç ve dış odaklar, harekatı sınırlandırarak uzamasına yol açan asıl etkenin sivillere zarar vermeme hassasiyetinin olduğunu ne zaman idrak edeceklerdir? Siviller olmasaydı, teröristler kadınların, yaşlıların, çocukların ardına saklanmasaydı, Türk ordusunun önünde kim durabilir, kimler kahramanlarımızla baş edebilirdi? Türkiye aynı şekilde Afrin’deki masumların can güvenliği için mücadele halindedir. Canilerin korkakça saklanması, tünellere kaçışıp köstebek gibi oraya buraya gizlenmeleri nafiledir. İnanıyorum ki, besmeleyle sıkılan her kurşun, Allah Allah nidalarıyla atılan her bomba teröristlerin leşini yere serecek, bekamızın dirilişini müjdeleyecektir" ifadelerini kullandı.
"Yaklaşık 400 bin kişi yıllardır Doğu Guta’da açık cezaevindedir"
Sivilleri kalkan yapan hainlerin yaklaşık 4 yıldır yöre halkına zulmettiğini vurgulayan Bahçeli, halk güçlerinden bahseden Esad'ın bundan haberinin olup olmadığını sordu. Bahçeli, "Topraklarını kana ve işgale terk eden, mazlumları bombalayan Esad hangi yüzle konuşmaktadır? 2016 yılında Halep’te ne yaşanmışsa, bugün Doğu Guta’da aynısı, adeta kopyası yaşanmaktadır. Yaklaşık 400 bin kişi yıllardır Doğu Guta’da açık cezaevindedir. Esad bebeklere bomba atmaktadır. Çocuklara kast etmektedir. İnsanlığın gözü önünde katliam yapmaktadır. BM Güvenlik Konseyi, 24 Şubat’ta Doğu Guta başta olmak üzere, Suriye’de kötüleşen durum karşısında, acil insani yardım erişimine ve tıbbi amaçlı tahliyelere imkan sağlanması için 26 Şubat’tan geçerli olmak üzere en az 30 gün süreyle ateşkes ilan etmişti. 2401 sayılı anılan ateşkes kararının hedefi, Esad rejiminin bir hafta içinde yüzlerce sivilin katledilmesine, hastane, okul gibi sivil tesislerin tahribine yol açan saldırılarının durdurulmasıdır. Durdu mu, kesinlikle hayır. Duracak gibi mi, o da hayır. Ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonraki altı gün içinde 87 kez varil bombalı saldırı düzenlenmiştir. Bu olacak şey değildir. Bu hiçbir şekilde izah edilemeyecek bir canavarlıktır" dedi.
"Afrin temizlenir temizlenmez, harekatın kapsamına Menbiç alınmalı"
ABD’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Doğu Guta ile ilgili kararını çarpıtmasının maksatlı olduğuna dikkat çeken Bahçeli, şunları söyledi:
"Bu ülkenin Menbiç’le ilgili Türkiye’ye yaptığı çirkin önerisi bellidir. Terör örgütü PYD/YPG’yi Menbiç’ten çıkarıp, buranın denetimini yarı yarıya Türkiye’yle üstlenme teklifi getiren ABD yanlıştadır, dilinin altındaki baklayı çıkarmıştır. Madem teröristleri Menbiç’ten çıkaracak kadar yaptırım gücü bulunan, sözü geçen ABD, aynı şeyi Afrin’de yapmaktan niye imtina etmektedir? Terör örgütü PKK/PYD/YPG’yi Fırat’ın doğusuna konuşlandırmakla her sorunun biteceği, bölgenin huzura ereceği mi sanılmaktadır? Asıl olanın Fırat’ın doğusuna tutunmuş, Sevr’de tarif edilen Kürdistan olduğu neden gizlenmektedir? Fırat’ın batısında terörist olan, doğusuna geçince sütten çıkmış ak kaşık mı olacaktır? Bu nasıl bir rezalettir? Hain her yerde hain, terörist her zeminde terörist ve katildir. Bu işin doğusu batısı yoktur, amaç Türkiye’yi askeri, diplomatik ve siyasi meşguliyetle yormak, pazarlık iklimini yeşertmek, Suriye’nin kuzeyiyle Irak’ın kuzeyini birbirine eklemleyip terör devletini kurmaktır. Afrin temizlenir temizlenmez, harekatın kapsamına Menbiç alınmalı, teröristler kaçtıkları yere kadar kovalanmalıdır. Fırat’ın doğusuna geçelim diyorlarsa, ya Fırat’ın derinliklerine ya da Fırat’ın kıyılarına alayı gömülmelidir. Af yoktur, gecikme yoktur, ağırdan alma asla olmamalıdır. Hıyanete merhamet zaaf ve maraz doğuracaktır. Karşımızdaki yüksek tehdit bariz bir şekilde malumdur, meydandadır. Silah sevkiyatları sürerken ABD’li komutanlar YPG’lilere ulu orta bomba eğitim vermekte, sonra da sosyal medya hesaplarından hayasızca paylaşım yapmaktadırlar. ABD’ye sesleniyorum: Dolambaçlı yollara girmeden, vicdan uçurumuna düşmeden, insanlık haysiyetiyle oynamadan PKK/PYD/YPG’ye aman vurmayın, aman yapmayın desenize. Her taşın altına fitne döşedik itirafını yapsanıza. Düşmansanız, adam gibi düşman olun. Müttefikseniz mertçe, samimiyetle, safiyetle müttefik olun. Ya olduğunuz gibi görünün, ya da göründüğünüz gibi olun."
"Almanya’nın tarihi ve altın değerinde bir fırsat önündedir"
PKK/PYD’lilerin Avrupa’nın her yerinde ellerini kollarını sallayarak gezebildiğine dikkat çeken Bahçeli, PYD'nin eski eşbaşkanı terörist Salih Müslim'in Çekya'da tutuklanıp 1 gün sonra çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldığını anımsattı. Çekya'nın PKK/PYD'ye kıyağını çektiğinin altını çizen Bahçeli, "Çekya, terörizme destek vermiştir. Bu PYD’li cani, Çekya’dan sonra Almanya’ya geçmiştir. Türkiye de teröristin iadesini Almanya’dan resmen talep etmiştir. İşte Almanya’nın tarihi ve altın değerinde bir fırsat önündedir. Ya terörist Salih Müslim’i adalet önünde hesap vermek üzere Türkiye’ye teslim edecek ya da bir kez daha dostluk ve müttefiklik ilişkilerine darbe indirecektir. Almanya, Türkiye’yle ilişkilerinde yeni bir sayfa açıp, terörizmle arasına kalın bir mesafe koymayı gözetiyorsa, çare bellidir, çözüm yolu Çekya’dan yakayı kurtaran hainin ülkemize verilmesinden geçmektedir" diye konuştu.
"Silah ters tepmiş, sahibini kaygı ve korkuya sevk etmiştir"
Bahçeli, ABD Büyükelçiliğine eylem hazırlığı içinde olan teröristlerle ilgili gelişmelerin dün medyaya yansıdığını hatırlatarak, "Şayet ortada alavere dalavere yoksa, silah ters tepmiş, sahibini kaygı ve korkuya sevk etmiştir. ABD Büyükelçiliğinin güvenlik tehdidi gerekçesiyle bir gün süreyle çalışmalarına ara vermesi, kendi vatandaşlarını ikaz ederek kalabalık yerlerden uzak durmalarını tavsiye etmesi akıllara pek çok soru işaretini de getirmiştir. Bizi kısmen rahatlatan husus elde edilmiş istihbarat bilgilerinin Türkiye’yle paylaşılmasıdır. Ülkemiz sınır ötesinde muazzam bir mücadele verirken, ateşi Anadolu’nun bağrına taşıma emel ve hedeflerine karşı devlet tüm kurum ve kuruluşlarıyla tetikte ve teyakkuzda olmalıdır. Herkes bilmelidir ki; duruşumuz millidir. Vefamız şühedaya yöneliktir. Millete beka ise vazgeçemeyeceğimiz bir sorumluluktur" şeklinde konuştu.
"Kurultayımızın teması, Milli Duruş, Şühedaya Vefa, Millete Beka’dır"
MHP'nin 18 Mart'ta gerçekleşecek olan 12'nci Olağan Büyük Kurultayı hakkında da konuşan Bahçeli, "Kurultayımızın teması, Milli Duruş, Şühedaya Vefa, Millete Beka’dır. 12’nci Olağan Büyük Kurultayımız Türk milletinin şöleni, demokrasinin ve milliyetçi iradenin yükselişi olacak, böylece Türkiye’ye, Türk-İslam coğrafyasına umut, heyecan ve coşku aşılayacaktır. Cumhur İttifakı dedik, 2019’un belirsizliklerinin, bekamız üzerindeki sis perdesinin birlik ve dayanışma iradesiyle kaldırılmasına destek verdik, ortak olduk. Milli duruş dedik, milletimizi durdurmayı aklından geçirenleri, buna teşne olanları hayal kırıklığına uğrattık. Şühedaya vefa dedik, kefensiz yatanların gök kubbemizde ebedi muhafızlarımız olduğunu sadakat ve sabırla haykırdık. Millete beka dedik, Türkiye’nin var olacağının, Türklüğün ebediyete kadar yaşayacağının irade beyanını gerekirse kanımızın son damlasına kadar sağlayacağımızı seslendirdik. Ya milli duruş ya da milli devriliş, yoktur ortası. Ya şühedaya vefa ya da şühedaya eza, yoktur aması, ancağı… Ya millete beka ya da millete cefa, kalmamıştır başka çıkış ve kurtuluş noktası. İlkesizler ittifak arıyormuş, durmasınlar toplaşsınlar, nefeslerine güvendikleri kadar koşuşturup dursunlar. Sıkıyı gördüler ya, ait oldukları ihtilaf ve ihanet hukukunda yakında buluşup söz keserler. Şahit olarak da Türkiye ve Türk düşmanlarını tercih ederler. Biz, Cumhur İttifakı diyoruz, Türk milletine düzenlenen küresel suikastın karşısında tarafımızı gösteriyoruz. Cumhur İttifakı diyoruz, FETÖ’ye, PKK’ya, PYD’ye, YPG’ye ve arkalarındaki destekçilere karşı Türk milletinin tarihi gücüyle aşılmaz sur çekiyoruz. 12’nci Olağan Büyük Kurultayımız, Türk milletinin geleceği Türkçe okuma, geleceği Türkçe yorumlama, ülkü ve ilkeleriyle yoğrulma Kurultayı olacaktır. Bu Kurultay, zalimleri korkutacak, mazlumlara ümit verecektir" dedi.