Murat M. Filoğlu’nun iki yeni kitabı aynı anda çıktı ve kitap raflarında yerini aldı
Umudun ve Varlığın Açık Yeşil Psikolojisi ve İnsan Varlığını Tanımanın İlk On Hamlesi adlarını taşıyan ve psikoloji-edebiyat çizgisinde yer alan iki kitap aslında bir dörtlemenin ilk iki cildini oluşturuyor. Liber Lux Viridi Novus 1 ve 2 olarak iki cilt halinde de okunabilen kitaplar; evren, evrendeki insan varlığı, umut kavramının felsefi anlamı ve varlığın psikolojisi gibi evrensel temalara odaklanıyor. Gündelik hayattan birçok edebi öykünün de yer aldığı Umudun ve Varlığın Açık Yeşil Psikolojisi ve İnsan Varlığını Tanımanın İlk On Hamlesi, özellikle yazarın “Ağaç Dallarında Yazma” adını verdiği geometrik felsefe yöntemi ile kaleme alınmış ve hem geleneksel hem çağdaş psikolojinin birçok olgusunu farklı bir edebi teknik ile işleyerek okuyucuları derinlikli bir okumaya davet ediyor.
Umudun Ve Varlığın Açık Yeşil Psikolojisi kitabından göze çarpan kimi satırlar:
“Öksürme “eylemini” Derrida’nın “différance” kavramına hatta Hegel’in “diyalektik” olgusuna benzetirim. Öksürme eylemi; çoğunlukla da varlığım varoluş halinde şimdiye yayılırken duyduğum o yalnızlık hissinin verdiği amaçsız kuru öksürme eylemi çocukluktan beri hep ilgimi çekmiş, öksüre öksüre hem varlığın hem de birçok hastalığın iyileşebileceğini düşünmüşümdür, ne de olsa öksürme: her varlık için yoğunlaşmış bir hiçlik içeren ve “umutların açık yeşil psikolojisini” barındıran bir savunma eylemidir.”
“29 günde; nefes alıp öksürerek, okuyup düşünerek ve bitki çayları içerek kendimizi tanıma, tanıdığımızda arınıp iyileşerek kendimizi anlama sanatına farklı yollardan bir giriş.”
“Dünyanın servet zenginleri başlangıçta sadece birer “psikolojik zenginlik” fakiriydi.”
“Sizinkilere söyle ki, en büyük eksiklik, kendinizi bilmekle her şeyin tamamlanacağını düşünmektir. Oysa “kendinizi bilmek” yetmez, kendinizi bildikten sonra bir de “kendinizi anlamanız” gerekir. Nasıl davranmanız gerektiğini bilmek ile neden öyle davrandığınızı anlamak çok ayrı şeylerdir. Bilmek çoğu zaman yüzeyde kalmaya neden olur, anlamak ise çok daha derin bir kavrayış gerektirir. Nasıl konuşulacağını nasıl oturulup kalkılacağını, nasıl kazanılacağını bilmek ilk basamaksa, kendinizle yüzleşip kendinizi anlamak ikinci basamaktır ve ikinci basamağa çıkınca başlar gerçek aydınlanma. Aydınlanmaya başladığınızda evrende nasıl varlık gösterdiğinizi, davranışlarınızı, inançlarınızı, düşüncelerinizi, zayıflıklarınızı, güçlü yanlarınızı, değerlerinizi, etkileşimlerinizi kavrarsınız. Kendinizi bildiğinizde olduğunuz kadar kendiniz olursunuz, kendinizi anladığınızda daha önce olamadığınız kadar zengin olursunuz.”
“Anlamak zenginlik; anlaşılmak ise sonsuz servetti.”
İnsan Varlığını Tanımanın İlk On Hamlesi kitabından göze çarpan kimi satırlar:
“Dünya-dışı bir varlığın gözünden (mümkün olduğunca) bakmaya çalışarak, “yaşanmış” bilinçakışı öykülerin eşliğinde bir zamanlar dünya diye bir yerde yaşayan unutulmuş bir varlığı tanıma çabası.”
“İnsan hangi parçalardan oluşur? Bu parçalar nasıl bir araya gelir?” diye sorduğunda insan yerine bir arabadan (ya da bir uzay mekiğinden) bahsettiğini düşünmeye başlamıştım: Bir şeyi anlamak mı istiyorsun; hangi parçalardan ibaret olduğuna bak, demişti, sonra bu parçaları hareket ettiren enerjinin geldiği kaynağı bul, bu kaynağın uygun kanallara nasıl aktığına bak, işte o zaman o şeyi anlamaya başlarsın. Bak bu bir araba, parçaları şunlar, yerleri ise şurası, şuradan petrol alıyor, sonra bu enerji dönme devinimine geçiyor.
Bak bu bir ağaç, bu gövdesi, kökleri, dalları ve yaprakları, enerjisini güneşten ve topraktan alıyor, böylece ağaç oluyor. Bak bu bir atom, bunlar da parçaları, bu parçaların işlevi ise şu, bir şeyi anlamak istiyorsan önce yapısına bak, sonra işlevine bak, onu anlamaya başlarsın.”
“Geleneğinizde sürekli savaşa var, o halde bombalayınız birbirinizi. Geleneğinizde her türlü zalimlik var, zalimleştikçe zalimleşiniz o halde. Kimseye bir borcunuz yok ama herkes size borçlu, o halde çalınız çalabildiğiniz kadar. Evsizlere ev vermeyin; onları akıl hastanelerine kapatın…”
“İmge gerçek değildir, Kierkegaard’ın “ironisi” gibi bir şeydir, o yüzden kırılırken ses çıkarmaz, kırılıp bir insanın yalnızlığı olur, sadece o duyar kendi kendini kırdığını, bunu fark edince de buna kırılır ve kendi kendine söz verir: bir daha kendini “imgeyle” kırmayacağına dair.”
“Bir kuklaya uzun iplerinin ona özgürlük vermediğini söylemekti: Sınır.”
Umudun ve Varlığın Açık Yeşil Psikolojisi ve İnsan Varlığını Tanımanın İlk On Hamlesi kitaplarını an itibari ile internet üzerinden satış yapan bütün kitap satış sitelerinden ve kitapevlerinden edinmek mümkün.