SAZAK: ÇOCUKLARIMIZIN ANASI DA BABASI DA TÜRK DEVLETİDİR
MHP Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazak, TBMM Genel Kurulu’nda çocuk istismarının engellenmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilen araştırma önergesi üzerine konuştu.TBMM Genel Kurulu’nda, çocuk istismarının engellenmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilen araştırma önergesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına söz alan MHP Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazak, ülkemizin Çocuk Hakları Sözleşmesi, ek protokolleri ile temel uluslarası belgelere taraf olduğunu ve çocuk haklarının anayasal olarak teminat altına aldığını belirtti.
Konuşmasında üyesi bulunduğu TBMM Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nun çalışmalarına ve incelemelerine de değinen Milletvekili Sazak, “Ülkemize özgü bir proje olan sevgi evleriyle necip milletimizin yüce gönüllülüğü bir kere daha tescillenmiş, bakıma muhtaç ve öz ailesinin yanında barınamayan çocuklarımızın devletin güvencesi ve denetimi altında koruyucu aile hizmetiyle yetişmesi amaçlanmıştır. Bu çocuklarımızın anası da babası da büyük Türk devletidir. Sevgi evleri ve koruyucu ailelerin yanında yetiştirilen çocuklarımızın ruhsal ve fiziksel desteklenmelerinin yanı sıra, yetenekleri ve becerileri desteklenerek yakından takip edilmeli; Türk ve Türkiye Yüzyılı’nda bürokratlar, doktorlar, Mimar Sinanlar bu çocuklarımızdan yetişmeli, bu kaderleri avantaja çevrilmelidir.” dedi.
Tarih boyunca çıkarılan savaşların ve çatışmaların insanlık için dramatik ve travmatik sonuçlar doğurarak dünyada çocuk hakları ilhalleri yaşandığını “Avrupa’nın ortasında çocukların katledildiği Srebrenitsa katliamında dünyanın gözlerini yummuş ve uluslararası insan kaçakçılığı ve çocuk istismarı şebekesini gün yüzüne çıkaran Pizzagate skandalı sadece magazin haberi olarak kalmıştır. Afrika’daki madenlerde 4-5 yaşa kadar inen çocuk işçi istismarı bir avuç maden için gündeme getirilmemiş, emperyallerin vekalet savaşlarında çocukların silahlandırılması göz ardı edilmiştir” sözleriyle belirten MHP’li Sazak, şüyuu vukuundan beter menfur olay diyerek son günlerde kamu vicdanını derinden yaralayan çocuk istismarına da değindi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çocuk istismarına yönelik düzenlemelerin eksikliğinden bahsediyor olmanın geçmişe yapılan bir haksızlık olduğunu ifade eden Milletvekili Sazak, şunları söyledi:
İnsan, fıtratı gereği, en iyi ve en kötü arasında seyir hâlindedir. Devletlerin ve gelişmiş medeniyetlerin birikim ve tecrübeleriyle oluşturduğu toplumsal değerlerin yanında, insanlığın düşük davranışları veya kötü yönelimleri ahlak ve normlarla, bunların yeterli olmadığı zamanlarda da kanunlarla korunur. Yüksek ahlak seviyesi ve değerleri olan gelişmiş toplumlarda her şeyin kanunlaştırılmasına gerek bile yoktur. Binlerce yıldır Orta Asya, Anadolu ve Balkanlar’da belli değerlerle yaşayan; coğrafyasındaki bütün kültürleri saygıyla karşılayıp benimsemiş, etkilenmiş, etkilemiş bir yapıya son yüzyılda getirilen sözde yeni doğrularla, korkunç bir biçimde hasar vermeye çalışıldığı gözlenmektedir. Yeni kurulmadık, uzaydan gelmedik; dağda, yaylada, çadırda, savaşta, tamirhanede, sokakta, oyunda, binlerce yıldır belli çevrelerde yetişen nesillerimizin bugüne getirdiği bir milletiz. Varlığını binlerce yıldır onuruyla sürdürebilen, her şeyden önce ailesine, milletine, vatanına bağlı bir nesil yetiştirme zorunluluğu ortak bilinçaltına yerleşmiş bir kültüre sahibiz ve bizim kültürümüzde çocuk, geleceğin teminatı, evin neşesi, bereketi ve toplumun temel yapı taşıdır. Ustasından zanaat öğrenen, ailesiyle hasat yapan, annesi ile kardeşine bakan ama hepsini hayatı tanımak için; emeği, gücü, çocukluğu, istismar edilmeden yaşayan nesiller huzurla yetişti bu topraklarda. Biz bu memlekette, bu memleketin evlatları için çocuk olmanın doğasına ve çocukluk değerlerine sahip olarak dogmalardan ve toplumsal ahlaksızlıklardan uzak, güvenli ve huzurlu aile ortamında hayatı tanıyıp mahallesinin ve okulunun himayesinde toplumu öğrenip, devletinin koruması ve eğitimiyle, iyi ve ahlaklı insan olmalarını, kazanımları doğrultusunda kendisine ve çevresine faydalı birer eğitim veya iş sahasına yönlendirip huzur ve refah içerisinde yaşamalarını sağlayan bireyler olmalarını hedefliyoruz. Elbette ki güçsüze zulüm eden zalim insan formu her dönemde var oldu ve var olacaktır; bu insani vasıftan uzak canlılara fırsat vermemek, kemikleşmiş bir toplum yapısında, caydırıcı cezaların olduğu adalet altyapısıyla sağlanmalıdır.
Yetişmekte olan nesil için potansiyel en büyük tehlikelerden biri olan filtresiz sosyal medya ve dijitalleşen dünyaya karşı da ciddi çalışmalar yapılmalıdır. Bu bağlamda hem fiziksel hem ruhsal hem de toplumsal gerçeklerin sınırları millî ve kültürel değerlere uygun olarak net çizilmelidir. Her türlü bireyin kolayca erişebilir içerik ürettiği, kültürlerin dijital potalarda eritilerek yine tekdüze değersizleştirilmiş değerlerle oluşturulan tek tip insan modeli, çocuklarımızın ve gençlerimizin ruhlarına yapılan en büyük istismardır. Bu oyun, bizim binlerce yıldır oluşturduğumuz aile, çevre ve değerler kavramlarını yıkma yolunda atılan ilk düğümdür. “Özgür ve özgür seçimler” olarak dünyaya son elli yıldır sanki öncesinde yokmuş da yeni keşfedilmiş gibi, Batı tarafından özellikle dikte edilen yeni kavramlar çok tehlikelidir. Felsefenin en net tartışmalarından biri de özgürce yaptığımızı sandığımız seçimleri “Neye göre yaparsınız?” sorusudur. İnsan seçimlerinde gerçekten özgür müdür? Hür seçimlerde bizi yönlendiren fikir nasıl oluşmuştur? Hâlâ cevabı uzun tartışma konusu olan bu sorularda kesin olan gerçek, doğduğumuz an itibarıyla içinde bulunduğumuz toplumdaki her gerçeklik bilinç ve/veya bilinçaltı düzeyinde size ve seçimlerinize yansımaktadır. Aileyi kadın-erkek, toplumu özgür ama bireysel bireyler grubuna indirgeyerek kültürel ve ahlaki kuralları dogma olarak gösterip “subliminal” mesajlarla yönlendirilen bir nesil yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Değerlerin yeniden yaratıldığı, oluşabilecek bütün iğrençliklerin farkındalık oluşturmak adı altında düşük dozdan başlayarak duyarsızlaştırmaya sebep olduğu, sınırları evren kadar genişleyen bir topluma doğru yol alınmaktadır. Maalesef ki bu oturtulmaya çalışılan çarpık zihniyet, en kıymetlimiz olan çocukları derinden etkilemekte, en önemli haklarından çocuk olma haklarını ellerinden almaktadır. Bugün işine geldiği gibi yorumlanan ve uydurulan dinî inançlar ve çeşitli etnik öğretiler ya da modernizasyon adı altında çocuklarımıza uygulanmaya çalışılan hiçbir erişkin tercihi kanunlarla belirtilen sınırı aşmamalıdır. Bunları toplumun normalleştirmemesi ve devletin ise stratejik yapılanmalarla bu durumu önlemesi şarttır. Ne çocuk gelin ne de cinsel kimlik çağrısı yapan çocuk formları özgürlük adı altında kabul edilmemelidir. Dijitalleşme ve modernleşme adı altında duygusal boşlukta olan yeni neslimiz şimdiye kadar hiç olmadığı kadar istismara açıktır. Bu öyle kötücül bir istisnadır ki belli kurumların birbiriyle olan çatışmalarının toplumda infial yaratıp oluşturulmaya çalışılan itibar suikastlarıyla çocukların en dokunulmaz alanları üzerinden oynanacak hâle gelmiştir.
Şimdi, açık ve net bir şekilde ifade ediyorum ki çocukların maddi-manevi hiçbir şekilde istismarının varlığı ya da ihtimali kabul edilemez, edilmeyecektir. Hangi kuruluş olursa olsun, varlığı ya da yokluğu tek bir evladımızın canından, ruhundan, sağlığından daha önemli değildir; tek bir evladımızın ahı uğruna yıkılmayacak çatı yoktur. Çocukların anne ve babalarına emanet olduklarını emreden bir dinin inananları olarak en kıymetli varlığımız olan evlatlarımız aile, toplum ve devlet himayesinde korunup kollanmalıdır. Bu çerçevede küresel anlamda oynanan büyük oyunun farkına varılarak bir an önce devletimizin en millî şekilde yapılanarak toplumun ve milletin omurgasını oluşturacak olan çocukların doğum anından erişkinliğine kadar elinin üzerinde tutması şarttır.
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YAPTIĞI ÇOCUK İSTİSMARI VE ÇOCUK HAKLARI İHLALLERİ ÜLKEMİZİN ACI GERÇEĞİDİR
“2019 yılında Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi’nde eli kanlı terör örgütünün sözde liderlerinden biriyle Birleşmiş Milletler Temsilcisinin imzaladığı anlaşmada bölücü terör örgütü ve alt kollarının çocukları savaştırdığı gerçeği uluslararası kamuoyu nezdinde tescillenmiştir. Ayrıca, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin 2020’de yayınladığı raporda PKK-YPG’li teröristlerin Suriye’de çocukları savaşçı olarak kullandığına dair bulgular paylaşılmış, bölücü terör örgütünün korkunç yüzü ve çocuklara yönelik hak ihlalleri ABD Dışişleri Bakanlığı İnsan Kaçakçılığı Raporu’nda belgelenmiştir.” sözleriyle Birleşmiş Milletler ve ABD Dışişleri Bakanlığı raporlarına atıfta bulunarak bölücü terör örgütünün çocuk istismarı ve çocuk hakları ihlallerine dikkat çeken Milletvekili Sazak, “Terörle mücadele eden aslanlarımız inlerini temizliyor ve bölgeyi terörden arındırıyor. Yıkanan masum beyinleri ve derbeder edilen savunmasız bedenleri tekrar vatana, millete hayırlı evlatlar hâline getirmek için de büyük Türk devleti gerekeni yapıyor, yapmaya da devam edecektir.” dedi.
Bu coğrafyanın çocuklarının eğitim haklarının şehit edilen Aybüke öğretmenle, sağlık haklarının ise şehit edilen Dr. Abdullah Biroğul ile ellerinden alındığını ve PKK’nın dağlara kaçırdıkları kız çocuklarını istismar ettiğini vurgulayan MHP’li Sazak, terör savuncularına “Bu memleketin tertemiz evlatları rezil ettiğiniz o koyma akıllarınızla Dicle’nin kuzuları için çizdiğiniz rota inlerinizdeki rezaletten ibaretken siz nelere, nerelere, kim için talipsiniz?” sorusunu yöneltti.