Site Rengi

DOLAR 34,5363
EURO 36,1970
ALTIN 2.964,09
BIST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 18°C
Parçalı Bulutlu
Eskişehir
18°C
Parçalı Bulutlu
Cum 17°C
Cts 0°C
Paz 2°C
Pts 3°C

TÜDAM’da ‘Kerkük Kültürü’ Konuşuldu

TÜDAM’da ‘Kerkük Kültürü’ Konuşuldu
06.09.2021
A+
A-



Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÜDAM) tarafından her ay düzenlenen “İlgiden Duyguya Duygudan Ruha” Türk Dünyası Kültür Sanat Etkinlikleri’nin yedincisi çevrim içi olarak gerçekleşti. Konuşmacı olarak Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahir Nakip’in ve Anadolu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Zeynel Abidin Latif’in katıldığı ve Kerküklü sanatçılar Yusuf İzzettin Abdi, Hüseyin Altunses ve Ahmet Benne’nin eserleriyle renk kattığı ‘Kerkük Kültürü’ konulu programın yöneticiliğini TÜDAM Müdürü Prof. Dr. Kemal Polat yaptı.



Açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜDAM Müdürü Polat; Kerkük Türk kültürünü öğrenmek ve Kerkük Türk kültürünün kalplerimize işlenmesini istediklerini ifade ederek programa Kerkük’ten bağlanan sanatçı Hüseyin Altunses’ten bir ilahi okumasını isteyerek programı başlattı.


Altunses’in okuduğu ilahiden sonra Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahir Nakip, Kerkük-Türk tarihi ve kültürü hakkında bilgiler verdi.



Prof. Dr. Mahir Nakip: “Kerkük, halis-muhlis Türk insanının ortaya koyduğu fakat olgunluk çağına Ortadoğu’da eriştirdiği kültürel mirasıdır”
Prof. Dr. Mahir Nakip konuşmasına: “Türk’ün, Irak topraklarındaki tarihi sadece bir askeri tarih değildir. Hatta Anadolu’dan daha eski bir tarihe dayanır, bin yılı aşmış bir tarihtir. Türk’ün Irak’ta vurduğu bir damgası vardır, bu damga sadece askerî bir damga değildir. Bu damgada kültürel değerlerin de izlerini görmemiz mümkündür. Bu izlerin başında mimari eserler gelir, mevlit gelir. Çünkü İslam âleminde mevlidin okunduğu ilk coğrafya Erbil’dir. Erbil’de bir Türk beyi olan Muzaffereddin Gökbörü zamanında ilk defa def, bendir eşliğinde mevlüt okunmuş. Oradan Osmanlılara geçiş yapmıştır. Hakikaten mevlit, İslâm âlemine Irak’ta yaşayan Türklerin bir armağanıdır, bir mirasıdır diyebiliriz.” cümleleri ile başladı. Mahir Nakip, Abbasîler döneminde Türk kültürüne sarayda, sokakta, dergâhta her tarafta rastlandığını ifade ederek Abbasî saraylarında icra edilen müzik türlerine ve kullanılan müzik âletlerine de değindi ve çoğu müzik âletinin Orta Asya’dan ziyade Bağdat’tan Anadolu’ya geldiğini vurguladı. Türk musikisinin nazariyatının Bağdat’ta kaleme alındığını söyleyerek Bağdat’ta yaşayan Türkmen bilgin ve sanatçılardan bahsetti. ‘Oğuz Türklerinin en muhteşem şairi’ Fuzulî’nin Kerkük’te doğduğu, Kanunî Sultan Süleyman ile Bağdat’ta tanıştıkları bilgisini paylaşarak: “Bağdat’ta Türk kültürü hiçbir zaman eksik olmamıştır.” sözleriyle Bağdat’taki Türk kültürünün varlığına işaret eden Prof. Nakip, Kerkük için yazılan Tahrir Defterlerinden ve daha yakın Kerkük tarihinden bahsetti. Nakip; 4. Murad’ın Bağdat Seferi’nden dönerken Kerkük civarından geçerken Kerkük‘te bir musiki meclisine katıldığını ve mecliste üç sanatçının sesini çok beğenerek Anadolu’ya getirdiğini ve bu üç sanatçının da Türk musiki usullerinden bayat/beyâtî makamını Anadolu’ya hediye ettiğinden hareketle Anadolu Türk kültürü ile Irak Türkmen/Kerkük kültürünün alışveriş hâlinde olduklarını belirtti ve Kerkük kültürünün sözlü kültürünü, edebiyatını geniş biçimde anlattı. Nakip, Osmanlı Devleti sonrası bütün Türkmeneli coğrafyasında bir içe kapanma dönemi yaşandığını; bu içe kapanma döneminde yaşayan Türklerin siyaset yapamadığını, silahına sarılamadığını, bir örgüt kuramadığını; bununla birlikte sanatlarına ve edebiyatlarına daha sıkı sarıldıklarını, hangi Türkmen’e dokunulsa mânâlı ve mesajlar ihtiva eden bir hoyrat okuyabileceklerini ve bunun onların bir refleksi hâline geldiğini, Türkçe eğitim görmedikleri hâlde edebiyatla kendilerini göstermeyi seçtiklerini ifade etti. Nakip, Kerkük bölgesinde yaşanan siyasi çekişmelere kısaca değindikten sonra: “Kerkük’ün sanatını, mimarisini, edebiyatını, gelenek-göreneğini, mutfağını yaşatmak isteyenler Irak Türkleridir, Türkmenlerdir. Siyasi karabulutları bir kenara bıraktığımızda Kerkük, halis-muhlis Orta Asya Türk insanının ortaya koyduğu fakat olgunluk çağına Ortadoğu’da eriştirdiği kültürel mirasıdır”diyerek sözlerini noktaladı.



Program yöneticisi TÜDAM Müdürü Prof. Polat, Kerkük Türk kültürü hakkında verdiği doyurucu bilgilerden dolayı konuşmacı Prof. Nakip’e teşekkür ederek Kerküklü şair Yılmaz İzzettin Abdi’ye ‘Bir şaire göre şiir nedir’ sorusunu yöneltti. Şair Yılmaz İzzettin Abdi ise: “Bir şairin gözü, gönlü ve kulağı; milletinin acılarının tercümesidir. Kimliğinin, acılarının tercümesidir.” diyerek şiirlerinden okudu.

Zeynel Abidin Latif: “Türkmenler aşiretlere bölünmüşlerdir fakat bu, hiçbir zaman asabiyet seviyesine varmamıştır. Türkmen kimliği her zaman en öndedir.”
Şair Abdi’nin şiirinden sonra Anadolu Üniversitesi Öğr. Gör. Zeynel Abidin Latif, Kerkük kültürüne ve Türkmenlerin güncel hayatlarına dair bilgilendirmelerde bulundu. Zeynel Abidin Latif: “Kerkük Türkmen kültürü ya da Türkmenelidediğimiz Irak Türklerinin yaşadığı bölgenin kültürünü anlatmak için buradayız. Bu bölgeler Musul, Kerkük, Telafergibi illerden oluşur. Bu bölgelerin genelinde Türklük, Türkmenlik esastır, ana duygudur. Bazı Türkmenler Şiî, bazıları Sünnî olabilir. Türkmenler aşiretlere bölünmüşlerdir fakat bu, hiçbir zaman asabiyet seviyesine varmamıştır. Hiçbir şekilde mezhepçilik veya bir ayrımcılık görülemez. Türkmen kimliği her zaman en öndedir. Irak Türkmenlerinin birçoğu Bayat ve Avşar boyundandırlar ve Türkmen aşiretler törelerine çok bağlıdırlar. Misafirperverlik, komşuluk ilişkileri töreden sayılır. Biraz değişmiş olsa bile Türkmenlerde yabancıdan kız almama, yabancıya kız vermeme durumları görülebilir. Irak Türkmenlerinin düğünleri bir bayram havasındadır, bayramları bir düğün havasındadır. Türkü söylerler, hoyrat çağırırlar. Bölgede farklı milletlerin bir arada yaşaması, onların biraz değişmesine neden olmuştur. Ama bölgede yaşanmış o kadar baskıya ve yönetimlerin sık değişmesine rağmen Türkmenler dinlerini, dillerini, kültürlerini korumayı başarmışlardır. Türkçeye büyük önem verirler. Dualarını Türkçe yaparlar.” dedi.



“Kültür bir milletin anayasasıdır. Kültür varsa, bir millet ancak o şekilde ayakta durabilir; kültür yoksa o millet yok olmaya yüz tutar. Kültürü korumak, gelecek nesillere aktarmak o milletin daha uzun yıllar yaşamasını, kültürünü ve kendini korumasını sağlar. Irak Türklerinin en önemli kültür varlıkları dilleri, edebiyatları, hoyratları, müzikleri, sanatlarıdır. Onlar kültürlerini yıllar boyunca devam eden baskıya, zulme rağmen korudular.” diyen Latif, kültürün önemini ve Türkmenelicoğrafyasının kültürlerini nasıl zor şartlarda koruduğunu da anlattı. Latif, Irak Türkmenlerinin yönetim değişikliklerinde kültürlerini ve kimliklerini korumak adına büyük sıkıntılar çektiklerini, büyük engelleme ve kapatmalarla uğraşmak zorunda kaldıklarını da ifade etti. Ayrıca Latif, Türkmen bölgelerinde açılan eğitim kurumlarında verilen eğitimin tartışmalı olduğunu, Irak’tan Türkiye’ye gelen Türkmenlerin dil seviyelerinin alt seviyede olduğunu, bunun sebebinin de basın-yayının ve eğitim kalitesinin iyi derecede olmamasından kaynaklı olduğunu kaydetti. Latif, Telafer’den ülkemize sığınan Türkmenlerin hayatlarını kolaylaştırmak ve onlara sosyal imkânlar sağlamak, sorunlarının çözümünde yardımcı olmak için Irak Türkleri Derneği’nin Eskişehir şubesinin kurulduğu müjdesini vererek konuşmasını noktaladı.



“Kerkük Kültürü” konulu program, şair Yılmaz İzzettin Abdi’nin şiirleri, Hüseyin Altunses’in ilahileri ve Ahmet Benne’nin türküleri ile ve Prof. Dr. Mahir Nakip’in yorumlamaları ile devam etti. Program, TÜDAM Müdürü Prof. Dr. Kemal Polat’ın konuk konuşmacılara ve sanatçılara hitaben yaptığı teşekkür konuşmasından sonra sona erdi.

Söyleşi, eş zamanlı olarak Anadolu Üniversitesi’nin resmî YouTube kanalından da canlı olarak yayınlandı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.