Türkler’e Ait Anıtlar ve Yazıtlar
TÜRKLERE AİT ANITLAR VE YAZITLAR, İNSANLIK TARİHİNİN BİLİNEN EN ESKİ KÜLTÜR VE UYGARLIK ESERLERİ ARASINDA YER ALIR!
Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından aylık düzenlenmekte olan “İlgiden Bilgiye, Bilgiden Bilince Türk Dünyası Seminerleri”nin ikincisi tarihe ışık tuttu.
Konuşmacı olarak Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi, Türk Dil Kurumu Yazıt Bilimi Kolu Başkanı Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz’ın “Anıtları ve Yazıtlarıyla Türkler” adlı bir sunumla katıldığı Programın Moderatörlüğünü TÜDAM Müdürü Prof. Dr. Kemal Polat yaptı. Katılımcıları saygı ve muhabbetle selamlayan Polat, kısa bir giriş konuşması yaparak şu cümlelere yer verdi: “Bu programla Türk kültür tarihine ışık tutacağımızı vurgulamak istiyorum, çünkü birçok yabancı araştırmacı der ki, “Eğer Türkler olmasaydı, tarih öksüz kalırdı”. Batılıların bu cümleyi sarf etmesinde ecdadımızın askerî başarılarının yanında tarihte kurdukları medeniyetler ile ortaya koydukları bilim, kültür, sanat, edebiyat… gibi eserlerin de önemli bir payı vardır. İşte bu eserlerin başında anıtlarımız ve yazıtlarımız gelmektedir. Yazıtlar, Anıtlarhazine kadar değerli olup, bir milletin tapu senetleri, varlığının ve kadim medeniyetinin en somut delilleridir”.
Bu kısa giriş konuşmasından sonra konuşmacıya şu sorular yöneltildi: Türklerin tarihini nereden başlatmalıyız, tarihimize tanıklık eden belgeler nelerdir? Türklerin kendilerine ait bir yazısı var mıdır? Türkler göçebe bir millet midir, ne zaman yerleşik hayata geçişmişlerdir? Eski Türklere ait şehirler, Türk boy ve topluluklarından kalan arkeolojik buluntular, heykeller, türbeler, mezarlar ve inanç yerleri var mıdır?
Tüm bu sorulara içtenlikle cevap vereceğini ifade eden Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz son derece doyurucu bir sunum yaparak aşağıdaki hususlara değindi:
ALYILMAZ: TÜRKLERE AİT ANITLAR VE YAZITLAR, İNSANLIK TARİHİNİN BİLİNEN EN ESKİ KÜLTÜR VE UYGARLIK ESERLERİ ARASINDA YER ALIR!
Türk boy ve toplulukları tarihin farklı dönemlerinde farklı coğrafyalarda birçok devlet ve imparatorluklar kurmuşlar; dünyanın bilinen en eski tarihine sahip milletleri arasında da yerlerini almışlardır. Bugün hem Türklerin kendilerine ait tarihî ve arkeolojik belgeleri, hem de Türklerin irtibatta olduğu milletlere ve devletlere ait tarihî kayıtlar Türklerin tarihlerini milattan öncesine götürmeye imkân vermektedir. Ancak bütün bunlara rağmen Türklerin kim oldukları ve tarihleri hakkında konunun uzmanları arasında tartışmalar bulunmaktadır. Ekip arkadaşlarımızla birlikte, 30 yılı aşkın bir süreden beri Asya ve Avrupa kıtalarındaki birçok ülkenin sınırları içinde kalan topraklarda Türk boy ve topluluklarının izlerini araştırıp inceleyerek Türklerin anıtlarını, yazıtlarını, kültür ve uygarlık eserlerini belirleyip belgelemiş ve bunları kitaplar, albümler, makaleler, bildiriler hâlinde bilim dünyasının istifadesine sunduk. Alyılmaz ve ekibi tarafından keşfedilip ortaya çıkartılan; haklarında onlarca kitap ve yüzlerce makale ve bildiri yazılan kaya üstü tasvirler, bengü taşlar (tasvirli, damgalı ve yazılı taşlar), kurganlar, anıt mezar kompleksleri, arkeolojik buluntular ve şehir kalıntıları… Türklerin tarihini Sakaların, Hunların tarihleriyle irtibatlandırmaya ve milâttan öncesine taşımaya açıkça imkân verir niteliktedir.
Sunumun sonunda sorulan tüm sorulara cevap veren Alyılmaz, gerçekleştirilen seminerde yaklaşık 200 görüntüden hareketle, Türk tarihinin Türk kültürünün, Türk dilinin ve edebiyatının eskiliğini, köklülüğünü ve gelişmişliğini belgeleriyle birlikte ortaya koydu.
Yoğun ilgi gösterilerek yaklaşık 2,5 saat süren program Moderatör TÜDAM müdürü Prof.Dr. Kemal POLAT’ınkonuşmacı ve katılımcılara teşekkürü ile sona erdi.