İYİ KÖTÜ ÇİRKİN
“Neden?” Diyordu ” Neden?” Bir türlü cevabını bulamıyordu.Nereye gitse.Her yer doluydu.Ama.İstediğini bir türlü bulamıyordu”Ellerim böyle boş boş mu kalacaktı” şarkısını söylüyordu sanki içinden.
Şimdi ne diyecekti oraya gidince? Baktı ki bir marangoz.Hemen koştu.Her yer kereste doluydu..Anlattı derdini.Adam güldü.” Git işine be kardeşim.Hasta mısın sen?” Dedi.” Hadi sana bu iyilik yapayım gene de.Bir iki kalas kesip, çıtalar keseyim planyada” dedi.
Olmazdı, olamazdı.
Acaba evin çatısı için mi gerekliydi?
Herkes bir şeyler söylüyordu.Kimi” herhalde istaka yapacak galiba, bilardocu” derken kimi de ” herhalde kale direği yapacak bunları” diyordu.
Oysa onun içi içini yiyordu.Hatta birisi ” tanıdım bu herifi.Mobilyacı bu?” Da dedi.
Ne kadar dolaştıysa da bi tane bulamadı işte bi tane bile.
Kaç gün dolaştıysa da, binlerce ağaca baktıysa da yoktu işte yoktu.
Dergaha vardığında onu Tapduk Emre karşıladı.
Onun elinde dümdüz bir değnek, kendisinde eğri büğrü bir değnek vardı.Eğri ile doğru bi arada olmazdı!
Tapduk Emre biraz espriyle karışık ” N’apduk Yunus Emre?” Diye sordu.O da espriyle gayri ihtiyari ” bulamaduk! Çok araduk ama bulamaduk.Şıhım Emre Tapduk “dedi.
Birden uyandı.Kan ter içinde kalmıştı.
Yunus Emre etrafına baktı.Topladığı odunlara baktı.Hepsi dümdüz, doğru , hiç bir eğriliği yoktu hepsinin.
Yunus Emre rüyasında binlerce yıl ötesine gitmişti.Takvimlerde tarih 2150 yazıyordu rüyasında.Onu hatırladı!
Bırakın doğru odunu mecazi anlamda, gerçek anlamda da doğru odun kalmamıştı.
Ancak rüyasında insanlar sanki yürüyen oduna benziyordu. Hepsi de eğri büğrü, yamuk yumuk!
Hatta hiç biri yontulmamıştı.Dal budak dolaşıyorlardı.
Bazılarının üstünde yapraklar bile vardı.Güz rüzgarları bile o yaprakları düşürememişti! Yapraklar bile odunlaşmıştı.
Beşe on dahil bir çok ölçüde yürüyen keresteydi bunlar sanki.
Hönk hönk diye garip sesler çıkarıyor genelde birbirlerine el hareketi yapıp tükürüyorlardı.Dil mi? Konuşma dili değil, birbirlerine dil çıkarıyor, dudak büzüyor ve burun kıvırıyorlardı.
Ama geleceğin buna gittiğini bilse de o gene insanlık üzerine yazmaya devam edecekti.
Kimbilir belki herşey bir gün istediği gibi, aslında olması gereken gibi düzgün olacağına inanarak yazmaya devam etti Yunus Emre.