Site Rengi

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir °C
Eskişehir
°C
°C
°C
°C
°C

Geçmiş Zaman Olur ki !!!

01.03.2025
A+
A-

Bir insanın yaşı kırka ulaşana kadar sürekli planlar yapıp, ileride yapacaklarını düşünür, planlar, etrafına anlatır, yaşı biraz daha ilerleyince de geçmişte yaşadığı hatıralar canlanır kafasında, etrafına yaptıklarını anlatır.Eh yaş ilerledi bizim de biraz, biz de geçmişi yad eder olduk. On bir ayın sultanı Ramazan gelince, çocukluğumuz, çocukluğumuzda yaşadığımız ramazanlar aklımıza geldi.

Biz de akranlarımız gibi yapıp, yaşadıklarımızı aktaralım sizlere.Doğup, büyüdüğümüz yer Anadolu’nun küçük bir kasabası. Evlere elektriğin dahi 1970’li yılların sonunda bağlandığı yıllar, o da ulusal ağ değil, belediyenin jeneratörü ile ürettiği elektrik, genelde sık sık kesintilerin olduğu, elektrikler kesilince de hazırda bulunan gaz lambaları ile aydınlatmanın yaşandığı yıllar.

Ramazan başlarken, ortasında ve sonunda gençlerin akşam topluca ev ev gezip maniler söyleyerek hane halkının verdiği küçük hediyeler toplanır, o hediye de genelde undur. Un verilir genelde. Gençler de topladıkları unu bakkala satarak aldıkları para ile ya da unun değeri kadar aldıkları çerez alıp topluca yerler. Televizyonun, bilgisayarın, tabletlerin, cep telefonlarının olmadığı yıllardır bunlar.

Hatırımda kaldığı kadarı ile Ramazanın başlangıcında, ortasında ve sonunda bir iki değişiklikle; 

“Şeh Ramazan, Şeh Ramazan, (Şehri Ramazan’ın kısaltılmışı) 

Geldi Mübarek Ramazan,

Kara koyun kuzuladı,

Ayaklarım sızıladı,

Çok bekletme abam,

Bize bir şeyler ver abam:” şeklinde idi maniler.

Çocukluğumuzda kışa gelirdi ramazanlar ve bayramlar, analarımızın koyun yününden ördüğü yün kazaklar sırtımızda, yün çoraplar ayağımızda, öyle şimdiki gibi kışlık kaban filan yok, ayağımızda da Gıslaved marka içi kırmızı astarlı lastik ayakkabılar ile ne kadar çok gezersek o kadar fıstık, yemiş toplanırdı bayram günlerinde. Kışın soğuğu, ayazında, burnumuzu çeke çeke, ah derdik biraz da yaza gelse bayramlar.

Nihayet bayramlar yaz günlerine geldi ama bizler büyüdük. Fındık, fıstık, kaba şeker toplayacak yaşı geçtik.

Her yıl on gün önce geldiği için ramazanlar, otuz üç yılda bir aynı zamana denk gelir, bizim yaşımızdakiler iki yaz, iki de kışı geçirdi, artık yeniden aynı günleri görmemiz aritmetik olarak mümkün değil.

Köyden kalktık geldik şehire, ne ramazanların tadı kaldı ne bayramların. Gelirse iki üç akraba çocuğu, ana babaları ile birlikte gelir, onlar da evde yalnız kalamayacak yaşta olanlar. Fıstığı bilmezler, kaba şekeri, zorla verdiğin harçlığı sokarlar ceplerine nazlanarak.

Hoş geldin ya Şehri Ramazan, ülkemize, milletimize, islam alemine ve insanlığa hayırlar getirmesi dileğiyle…

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.