Türkiye’nin Corona ile İmtihanı
Belli ki corona vakası tıbbi boyutunun dışında ekonomik ve sosyal alanda da derin yaralar açacak. Lakin her kriz, aklını kullananlar için belli fırsatları da beraberinde getirir. Tek şartla… Konjonktürü doğru okumak ve gereğini yapmakla. Bunun için beynimizin yarısı içeriye, yarısı dışarıya odaklanmak zorunda. Şurası açık ki, artık dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ülkelerin iç politikasında, dış politikasında, ekonomik yaklaşımlarda, uluslararası dengelerde pekçok taş yerinden oynayacak. “Yok canım o kadar da değil” diyenler için söyleyelim: evet o kadar. Yaşayıp göreceğiz. Bu noktada Türkiye ne yapacak, bizim için asıl mesele bu. Gördük ki corona vakasında Türkiye, alınan sağlık önlemlerini bir kenara koyarsak, akılcı kriz yönetimi konusunda pek başarılı değil. Olması da beklenemez. Çünkü yaklaşık son 20 yıldır yedek akçe dahil kaynaklarının tamamını tüketti ve kaynak üretme kabiliyeti sıfır. Diğer yandan aklı, bilimi ve üretimi saf dışı bırakan Türkiye hem tıbbi, hem de ekonomik krizi aşma noktasında tamamen dışa bağımlı.
Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana salgın hastalıklar ve aşı konusunda son derece başarılı çalışmalar yapan Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü siyasal bir kararla kapatan iktidar maalesef bugün birilerinin aşı ya da ilaç geliştirmesini beklemek ve parasını ödeyerek dışarıdan almak zorunda. Tabii şu an en büyük ihtiyacımız olan solunum cihazlarını da. Bu noktada IMF’nin Corona virüsünün zararlarını telafi etmek amacıyla sağlayacağı 1 trilyon dolarlık destekten alınacak pay belki bir can simidi olabilir. Hadisenin bu boyutunu şimdilik bir kenara koyalım ve salgın krizinin sonrasına dönelim. Artık başta iktidar olmak üzere herkes şunu anlamak zorunda. Bütün kudretin tek bir şahsa teslim edildiği, liyakat sahibi kadrolardan yoksun ve her anlamda devlet hafızasını ve akılcı eylem kabiliyetini yitirmiş bu yönetim artık iflas etmiştir. Bana kalırsa corona virüsü yıllar ve yıllar öncesinde devlet mekanizmasının ciğerlerine yerleşmiş ve geldiğimiz noktada nefesini kesmiştir.
Şimdi karar anıdır. Bugün ya hastalığı kabullenip tedavisine başlayacağız ya da her şeyi gizlediğimiz gibi bunu da yok farz edip kaçınılmaz sona razı olacağız. Eğer bugün yaşadığımız krizden bir fırsat yaratmak istiyorsak, siyaset yapma biçiminden başlayarak Türkiye’yi fabrika ayarlarına döndürmekten ve kendimize yeni ve akılcı bir istikamet çizmekten başka çıkışımız yoktur. Dünyada herşeyin yeni bir hal alacağı bu süreçte, bizim aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleme aptallığından bir kurtulmamız gerekiyor. Bu konuda iktidar ve muhalefet aklını başına devşirmiyorsa, millet devşirmek zorundadır. Devletin ve milletin selametini birilerinin keyfiyetine teslim ettiğimizdeki sonuç ortada.
Corona ilaçla tedavi edilir ancak aptallık virüsünün ilacı yoktur. Bunun tedavisi ilaçla değil, hür irade ile olur.