Kimse ‘Biz’ Demesin
Pirinç kurtlandı maalesef…
Artık o kadar zor ki sevgili dostlar…
Zorlaştıran bizler olduk.
Artık o kadar kirlendi ki dostlar;
Kirleten biz olduk..
Artık o kadar tehlikeli ki dostlar;
Bu zemini de seçimlerimiz ile biz oluşturduk.
Evet kirlettiler.
Makamlar öyle kirlendi ki; artık kim gelse temizlemeyi bırakın, kendi üzeri kirlenir.
Müthiş bir hayal kırıklığı var herkeste.
Ümitsizlik, bıkkınlık, yılgınlık ve belki yüzlerce âh.
Seçerken biz, seçildikten sonra seçilenler ve aklı olmayıp fikri olan herkes, bir de kolu uzun hatırlı dostları ile olmaz işlerini halleden herkes el birliği ile ipini çektiler maalesef.
Düşünüyorum düşünüyorum; “Dâvâ” derken galiba herkes farklı şeyler anladı. Dolayısı ile amaç şaştı.
Şimdi aklı olanlar fokur fokur kaynayan tencereye yanmamak için uzak duruyor.
Fakat işte hâlâ ‘ben sıcağa alışkınım. Zaten odunu da biz attık ateşe, o tencereyi biz kaynattık’ diyenler de makamların kapısını zorluyor.
Zannetmeyin ki, sadece iktidar partisi için söylüyorum bunu…
Yeni kurulan o güya virgülden sonra kurulduk biz Ak Parti’nin devamıyız diye tevatürler dolandıran partilerde de resim aynı.
Yâhû ne koltukmuş, anlamadım.
Galiba ben siyasetten aynı şeyi anlamıyorum.
Hizmet kavramından uzak bir siyaset göre göre bu anlayış farkını görüyorum sadece.
Yani “biz” diye başladım cümleye ama bizim bizim içimizde derin uçurumlar var aslında.. Anlayış farkı var.
Bizim bizim içimizde bitmeyen davalar var.
Bizim bizim içimizdekilere dinmeyen bir öfke var.
Bizim bizim içimizdekilere olan güvenimizi zedeleyen hayati hatalar var.
Bu nasıl birlik, bu nasıl bizlik anlamış değilim…
Peygamber Efendimiz zamanında bir şehirde iki çıkrık ustası vardır. Biri Müslüman diğeri gayr-i Müslim… Gayr-i Müslim olan hakiki bir ustaymış. Fakat Müslümanlar sırf Müslüman diye diğerini tercih ederler ama yine de çıkrıkları sürekli arıza verirmiş.
Peygamber Efendimize danıştıklarında ise verilen cevap manidardır: “Çıkrıklarınızı gayr-i Müslim’e yani işin ehline yaptırın ve iman etmesi için de dua ediniz”, diğer ustanın da hakikaten usta olmasına demek ki daha zaman var” buyurur.
Yani işin hülasası; her işin bir ehli var.
“Dava adamıyım” diyen herkes gerçekten öyle değil.
Bize siyasetin acemisi değil, gerçekten ustası lazım.
Yıllarca partinin içinde sağdan sola koşmak demek siyasetçi olmuş olmak demek değildir.
Bu mefhumlar hafife alına alına geldiğimiz noktaya geldik zaten.
Umarım artık hayati hatalar yapılmaz. Zira artık su götürmez.
Herkesi geçtim Reis’in emeğine, yüzündeki çizgilere, uykusuz gözlerine, evlatlarına torunlarına hasret günlerine acırım.
Doğru birdir siz onu çoktan bulmuşsunuz partilerdeki problemi çözmüşsünüz bir şirkete yetkili almak İçin kaç yıl o işte deneyimiz var diye sorarız devlet yönetimini teslim edeceğiniz birinde maalesef bunlar aranmadığına inanıyorum
Kaleminize sağlık. İşte budur. Bize sesini yüksek perdeden çıkaracak dava İnsanları lazım… Durmak yok, darılmak yok, devam İnşaallah