Siyasi Ayak Nerede?
Bu virüs başımıza bela olmuştur.
Her kılığa girer.
Sürekli mutasyona uğrar…
Yakala yakalayabilirsen…
Virüs kaynaklı politik tartışmalar…
Başı belli.
Üretim merkezi CIA laboratuvarı Pennsylvania.
Yani ABD…
Baş virüs orada laboratuvarda yaşamını sürdürüyor. Birçok AKP’li buraya kadar gidip tavaf etmiştir, fotoğraflar çektirmiştir.
Her türlü terörle mücadele ulusal meselemizdir. Türkiye’nin beka sorunudur. Bizim siyasetimizi de virüsledi.
Allah’tan bu tehlikeyi çok iyi biliyorduk. İkazlarımızı kimseye ciddiye almamıştı.
Ne; Uğur Mumcu (Yeşil Kuşak Projesi)’yu ne Necip Hablemitoğlu (İmamın Ordusu)’nu ne de Kamer Genç’i TBMM’nde dinleyen bile olmadı. O zamanlar muhterem hoca efendiydi. Laf söylenmiyordu. Söyleyen oldu mu kendini organize şubede ifadeni alınıyor olarak bulurdun ya da kumpaslara kurban ediliyordun!
Bunlar çok çabuk unutuldu.
Şimdi, bu virüsten kurtulmak için mücadeleyi gevşetmemek lazım… Gaybubet evlerine kadar. Her nerede varsa, imha edilmelilerdir.
Başka virüslere de meydan verilmemesi lazım..
****
Her nedense TBMM’nde kurulan 15 Temmuz darbesi araştırma komisyonu raporu kaybolmuştur. Hala PDY’nin siyasi ayağı araştırılamamıştır. Araştırılması istenmemektedir. Cemil Ayvalı’nın sözleri aklımıza “mıh” gibi çakılmıştır.
Bugünlere gelindiğinde, her gün farklı bir gerilim gündemi vizyona sokulmaktadır. Bu “yüksek gerilim” bir anda aşağı düşmez. Düşmeyecek de.. Bu bilinçli, bilerek ve isteyerek yapılmaktadır. Gerilimden fayda sağlanmaktadır. İktidarı ve ya muhalefeti suçlamıyorum. Bu hastalıklı bir yapı. Amaç bellidir. Safları sıklaştırmak. Ama gerçek böyle değil. Politikacılar toplumdaki değişimleri görememektedirler. Kısır tartışmalardan bıkmışlardır. Meydanlardaki, basında, birbirlerine söyledikleri “yakışıksız sözler” bir günde unutulmaz. Türkiye’yi “gergin bir süreç bekliyor.” Özetleyecek olursak: 2018 ,2019 ve 2020 ülke için “kaybedilmiş bir yıl” diye anılacak.
İnşallah başkaca kayıp yıllarımız olmaz.
Parti grup toplantılarında neler duyuyoruz.
Ana muhalefet, İktidar partisine, iktidar partisi de muhalefete ağzına geleni söylemeye devam ediyor.
Politik yapma konsepti maalesef böyle.
Hangi sistem olmalı?
CHP’nin genel başkanı Cumhurbaşkanlığı hükümet modeline karşıdır.
Cumhurbaşkanı sadece hükümetten gelen kararları imzalasın.
Protokol cumhurbaşkanı olsun…
Eyvallah.
AK Parti’de Parlamenter hükümet modeline karşıdır. Madem millet seçiyor, o halde yetki kullanma hakkı yürütmenin başı cumhurbaşkanı olmalıdır. Tekillik esastır, yürütmede ikilik olmaz. Güçlü yürütme profili tercihtir.
Sorun şu:
Neden karşıyız tezleri yok, anlatımları yok, savunmaları yok!
Kuru bir inat..
Ülke kan kaybediyor…
Artık gönlünden kim geçirirse geçirsin yürütmenin başında % 50+1 ile gelecektir.
Öyle erken seçim kararı almak kolay değildir bu sistemde. Seçimler oluyor ertesi gün seçim tartışmaları başlıyor.
İstismar vesilesi yapılır mı? Bizde böyle bir hastalık var.
Onun için hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olmuştur söylenebiliyor.
Veya seçimi kazansanız bile iktidarı size verirler mi gibi abuk sabuk laflar edile biliniyor.
Hazımsızlık sorunumuz var.. Seçimleri içimize sindiremiyoruz.
Muhalefetin erken seçim naraları yerine, gündemin değişkenlikleri yerini alıyor. Halkın böyle talebi yok!
****
Konu başlığı: “BEŞTEPE”
Cumhur ittifakının adayı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Millet ittifakının adayı belli değildir. Bu nedenle Cumhur ittifakı bir adım öndedir.
“Haydi halka gidelim… Haydi halka seçtirelim… Haydi 2021 ağustosunda, eylülünde, ekiminde veya kasımda bir seçim daha yapalım” konusunda ise hiçbir partinin işi, “inatlaşmaya dökmesi” mümkün değil. Zira, hiçbir parti yeni bir seçimi kolay kolay göze alamaz.
Bu kararı alacak tek makam Cumhurbaşkanıdır.
Güçlü yürütme
Tayyip Erdoğan, bugüne kadar AK Parti grubunu “demir yumruk”la yönetti, evet.
15 Temmuz darbesini unutmayın. Nasıl yönetmesini bekliyordunuz?
İhanet edenlerin her tarafını sardığı bir genel başkanın nasıl davranmasını bekliyordunuz ki?
Bu anayasa, bu siyasi partiler kanunu, genel başkanları doğal olarak otokrat yapar, diktatör yapar.
Kemal Kılıçdaroğlu, diktatör değil mi?
Devlet Bahçeli diktatör değil mi?
AK Parti’den ayrılanlar şimdilerde ahkâm kesiyorlar. Demokrat kesiliyorlar. Bunu neden şimdi söylüyorlar ki?
Başbakan, bakan, tombaladan milletvekili oldukları zaman gıkları bile çıkmıyordu.
İki yüzlülükle karşı karşıya kalan Tayyip Erdoğan’ın ne yapmasını bekliyordunuz ki?
Kızdığı zamanda grup toplantısında yaptığı konuşmasında: “Milletvekili olabilmek için araya kimleri koyduğunuzu unutmayın!” ikazını yapmış, ağır sözler bile etmişti!
Türkiye’nin dağ gibi birikmiş sorunları var!
Türkiye’yi yönetmek de “2002-2009 süreci” kadar kolay olmayacak. Kaygılarımız her geçen gün artmaktadır..2001-2023 süreci oldukça çetin geçecek. Ekonomideki bozulmalar içe yansımaları, pandeminin getirdiği olumsuzluklar AK Parti’yi zorlayacak. Yarından sonra “yeni bir döneme” gireceğiz.
Ya demokrasi hukuk devleti olacağız. Ya da ilişkilerin kırılma diyalogsuz “Çok bilinmeyenli denklemler” dönemine yeni politik varyasyonla gireceğiz. Zor dostum zor.
Yarın ne olacağını kim bilebilir ki?
Papatya fallarına bakanlar hariç…
Allah’tan bizim basınımızda yüce necip demokrat yazarlarımız var!
İktidar olduklarında, karşıt mahallenin gazetelerini TV’lerini kapatacaklar..