Site Rengi

DOLAR 34,5586
EURO 36,2435
ALTIN 2.997,20
BIST 9.412,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir 16°C
Karla Karışık Yağmurlu
Eskişehir
16°C
Karla Karışık Yağmurlu
Cts 1°C
Paz 1°C
Pts 3°C
Sal 4°C

Ak Parti Milletvekili Günay Soykırım İddialarını Kınadı

Ak Parti Milletvekili Günay Soykırım İddialarını Kınadı
25.04.2021
A+
A-

AK Parti Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Emine Nur Günay, Amerika Başkanı Biden’in sözde soykırım iddialarıyla ilgili sosyal medya hesabından mesaj yayımladı.

Ermenistan ve diaspora, 1915’de yaşanan olayları tarihi ve hukuki zeminde araştırmak ve tartışmak yerine siyasi alana çekerek olayları yanlı ve yanıltıcı algı, çok yönlü uluslararası propaganda, eylem ve kampanyalarla dünya gündeminde tutmaya çalışıyorlar.

1915 Olayları neden soykırım olarak tanımlanamaz?

Çok açık ve basit;

1. Tarihi gerçeklerden uzaktır

2. Uluslararası hukukta dayanağı olmayan yalan bir iddiadır

1. Tarihi gerçeklerden uzaktır
Dünya Savaşı sırasında Ermeni askerlerinin Rus ordusu içinde yer alarak doğrudan Osmanlıya karşı savaşmış, Anadolu’nun batısı ile doğusu arasındaki geçiş yollarının ve telgraf iletişimin kilit noktaları Ermeniler tarafından sabote edilmiştir.

Batı ülkelerinden güç alan Ermeniler, Osmanlı’ya karşı ayaklanmaya, tavizler istemeye, özerklik taleplerini dile getirmeye başladılar. Kurdukları Taşnak ve Hınçak gibi örgütlerle silahlı mücadeleye girip, Osmanlı topraklarında büyük Ermenistan kurma amacıyla ayaklandılar.

Bir çok şehirde ayaklanarak Türk ve Müslüman halka karşı silahlı saldırılar düzenlenmiş, katliamlar yapılmıştır. Osmanlı Devleti, ülke güvenliği açısından Anadolu’daki Ermenileri güneye yine Osmanlı Devletine ait olan bölgeye göç ettirme ‘tehcir’ kararı almıştır.

Bu dönemde açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle Ermeniler, Osmanlı askeri ve Osmanlı halkında da kayıplar yaşanmış. 1. Dünya Savaşı sonrası, Osmanlı Hükümeti 31.12.1918 tarihli geri dönüş kararnamesi yayınlamış, ‘tehcir’ tabi tutulan Ermenileri yerlerine dönmeye davet etmiştir.

Osmanlı Hükümeti’nin zorunlu yer değiştirme uygulamasının güvenli ve düzenli bir şekilde yapıldığını kanıtlayan, kanun, hükümet kararı, tüzük ve talimat şeklinde yüzlerce resmi arşiv belgesi vardır. Ermenilerin aksine Osmanlı arşivleri tüm dünyaya açıktır.

2. Uluslararası hukuk dayanağından yoksundur

Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ermenistan ise Sözleşme’ye taraf ülkeler arasına 1991’de katılmıştır.

Varsayım olarak bile 1915 olaylarını ‘soykırım’ saymak hukuken mümkün değildir. 1950’de yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde 1915’te yaşandığı iddia edilen olaylardan dolayı Türkiye sorumlu tutulamaz.

Antlaşmaların geriye yürümezliği başlıklı 28. Md göre sözde ‘soykırım’ geriye dönük uygulanamaz. Hukuken, o tarihte soykırım bir suç olarak tanımlanmadığı ve yasaların geriye yürütülmesi mümkün olmadığı için soykırım denemez. Kaldıki soykırım söz konusu değil, zorunlu göç vardır.

Soykırım uluslararası bir suçtur ve bir uluslararası hukuk kapsamında “Ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu, kısmen ya da tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri, soykırım suçunu oluşturur” şeklinde tanımlanmıştır.

Sözleşmeye göre ‘suçu tanımlanması, suçun kanıtlanması için objektif ve sübjektif unsurların belirlenmiş olması’ gerekmektedir. Kısacası, suçun “özel kasıtla” işlendiğinin şüphe uyandırmayacak şekilde ispatlanması gerekmektedir.

Tarihi arşivler ve ‘resmi tezler’, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermenileri yok etmeye veya kıyım yapmaya yönelik devlet politikasının olmadığını göstermektedir. Tehcir kararı, askeri bir soruna karşı bulunan askeri bir çözümdür.

Yetkili mahkeme kararı olmadan hiç kimse/ülke soykırımla suçlanamaz. Sözleşme 6. Md soykırım iddialarını kapsayan davalara bakmakla yetkili mahkemeler olayın gerçekleştiği ülkenin yetkili mahkemesi ya da tarafların üzerinde anlaşacakları yetkili uluslararası ceza mahkemesidir.

AİHM kararı uluslararası hukuk çerçevesinde önemli bir dayanaktır. TürkiyePerinçek kararında, “Ermeni Soykırımı emperyalist bir yalandır” açıklamasını, düşünceyi açıklama özgürlüğü çerçevesi değerlendirmiş ve İsviçre’nin bu özgürlüğü ihlal ettiğine karar vermiştir.

Kararda, Ermeni iddiaları konusunda gerçeği saptamak mahkemelerin ve parlamentoların yetkisinde olmadığına; 1915 Olayları hakkında verilmiş bir mahkeme kararı olmadığı, tarihi açıdan da tartışmalı olan, ortak bir kabul olmadığı için Yahudi soykırımı ile kıyaslanamaz denilmiştir.

3. 1915’de yaşanan zorunlu göçü “soykırım” olarak resmen kabul eden 31 ülke vardır. Hatta ifade özgürlüğünü en önde savunan Fransa 2001 yılında “1915 Olayları”nı “soykırım” olarak tanımıştır.

2006’da Fransa Parlamentosu Ermeni iddialarının reddedilmesinin suç sayılmasını öngören yasayı kabul etti. 2017’de Fransa Anayasa Mahkemesi “Yasa ifade özgürlüğünün uygulanmasına gereksiz ve orantısız bir saldırıdır, dolayısıyla da Anayasa’ya aykırıdır” gerekçesiyle iptal etti.

Hodri meydan!!!

Osmanlı ve Türk arşivleri araştırma yapmak isteyen herkese açıktır. Ermeni arşivleri ise tüm dünyaya açık değildir, belli görüşleri savunan araştırmacılara izin verilmektedir.

Her zaman bilimsel çalışmaları savunan yabancı ülkeler ne yazıkki tarihçilerin tarihi gerçekleri esas alarak yaptığı çalışmalar ve araştırmalar yerine güçlü Ermeni lobilerinin baskısı altında siyasi kararlar vermektedir.

Sözde Ermeni soykırımı konusunun tarihsel, hukuksal, siyasal boyutları bulunmaktadır. Özetle, tarihi konuları tarihçilere ve akademisyenlere, hukuki konuları da uluslararası hukukçulara bırakmak gerekir. Siyasetçilerin popülist yaklaşımları konuyu daha da çözümsüzlüğe itmektedir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.