Siyasetin Klipleri

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ittifakları bir anlamda zorunlu kılması ve yüzde bir oyun bile seçimlerde kilit öneme sahip olması, son yıllarda yeni siyasi partilerin siyaset sahnesine girmesini de hızlandırdı.
Bu önemli bir veri.
Partiler artık iktidara ortak olalım “oyunu”, bu sistemde stratejileri farklı koalisyon veya ittifakları gündeme getiriyor.

Gelmez diyenler birbirlerine gülücükler dağıtarak  “kol kola” girebiliyorlar. Dün ağızlarından Cehape diyenler, bu gün kol kola olabiliyor. İktidar ve nimetlerinden faydalanma vedenetimin olmaması içgüdüsü çok daha ön plana geliyor. Bunların ne vatanla, ne milletle ilgisi var.
Bunlar, lagala, lugala tiplemeleri olan sonradan görmelerin ilgi alanı oldukları “pudra şekerlerini” seven zavallılar.

Yahut bir türlü gerekçeleri ve gerçekleri açıklanamayan 128 milyar dolar MB.’ın döviz rezervin akıbeti hakkında milletin “ikna” olacağı bir gerekçe açıklanabilmiş değil.

İktidarın nimetlerinden faydalananlar “müsilaj”gibi sarmışlar siyaseti. Nefes alma imkânı yok. Sadece nimetlerden yararlanmak için soytarılık yapıyorlar. Bu soytarı siyasetçiler geçmişte dehep vardı. Krallıkta, padişahlıkta soytarıların olmadığı zamanlar olmamıştır.

Soytarılık çürümüşlüktür demektir.

Şimdi, paket soytarılar türedi maşallah. Birbirleri ile yarışıyorlar. Maalesef bunların bir kısmı önemli makamdalar, mevkideler.

Maşallah politika şapkalarında Parti etiketi de var.

NE YAPABİLİRLER..

Deva partisi Ali Babacan

Gelecek Partisi Ahmet Davutoğlu

Memleket partisi Muharrem İnce

Yenilik Partisi Öztürk Yılmaz

Değişim Partisi Mustafa Sarıgül

İkisi AK Partiden, diğer üçü de CHP’den ayrılarak parti kurmuşlar.

Kendisine güvenen, cebinde parası olan şimdi yenileri de eklenebilir.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce CHP oylarının ötesine geçmişti.1977’den bu yana 41 yıl sonra ilk kez %30.6 alarak barajınıgeçti.

AKP, 2015 seçimlerinde yüzde 40,8 oy aldı ve kurulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez meclis çoğunluğunu kaybetmişti.

Hükümet kurulamadığı için seçime gidildi ve 1 Kasım 2015 Türkiye genel seçimleri lideri olduğu AK Parti tarihindeki en yüksek oy sayısı ile %49,5’lik oy alarak hükümeti kurdu.

Ahmet Davutoğlu aldığı 1 Kasım seçimlerinde aldığı oy oranı ile övünüyor.

Mustafa Sarıgül Büyükşehir Belediye Başkanlığında % 48 oy almış. Teknik olarak bu oy oranı genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde referans olarak kabul edilmez.

Seçimin dikkat çekici sonucu AK Parti ve CHP cumhurbaşkanı adaylarının kendi partilerinin üstünde oy almaları oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’den %10 daha fazla oy alırken CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ de parti oyundan % 8 daha fazla oy almıştı.

Önümüzde yapılacak seçimlerde bakalım göreceğiz. Sandıktan kim çıkacak?

Kartlar yeniden dağıtılacak?

Kimler kimlerle beraber olacak?

Şimdilik çekilen panoromik politik görüntü bu..

BİR ZAMANLAR İDRİS BAL VARDI?

Hatırlarımsınız bilmem. 2011 seçimlerinde AKPartiden seçilen bir İdris Bal vardı. Kütahya milletvekili. Partinin içinde demokrasi olmadığı gerekçesiyle 30 Kasım 2103 tarihinde istifa ederek kendi partisini kurmuştu.

AK Partiden kendisine neler söylenmişti neler?

Ona sivri çıkışlar yapanlar kendi partilerini kurdular ama İdris Balın o günlerde söylediklerini unutmuş görünüyorlar..

Şimdi İdris Balın o günlerde yaptığı değerlendirmelerin benzerini söylüyorlar..

Abdüllatif Şener’de siyasette dürüstlüğün simgesidir. Kimse ona delikli beş kuruş haram yediğini, avanta aldığını, kirli işler içinde olduğunu söyleyemez.

İdris Bal o günlerde biraz popülerdi. Ekranları seviyordu. 4 Kasım 2004 kendi partisini kurmuştu adı da DGP. Açılımı ,demokratik gelişim partisi..

Sonra kendisini Genel başkan ilan etmişti. İşin ilginç tarafı kendi kurduğu partisinden de istifa etmiştir.

Aslında iyi yetişmiş bir akademisyen ama,siyaset yapmak başka. En azından bunu öğrenmiş oldu.

Türkiye’de kahveciler odası başkanı olmak parti genel başkan olmaktan daha zordur onu da hatırlatayım.

Ne boş tenekeden adamlar görürsün kulak ağrıtır, ne akıllı adamlar görürsün baş ağrıtır.

Siyaset böyledir işte.

SİYASETTE DERİNLİK..

Stratejik derinlik kitabının yazarı. Teorisyen. AKP’nin kurucu üyesi. Hem Abdullah Gül’e, hem de Erdoğan’a danışmanlık yapmış sonrasında DIŞ İŞLERİ BAKANLIĞI, BAŞBAKANLIKyapmış bir isim.

Geçenlerde Ahmet Davutoğlu TBMM’ sinin kapısında açıklama yapacağını duyurmuştu. Polis barikatının kurmuştu. Aşmak istedi, aşamadı. Aşılamayan aslında Demokratik taleplerdi. Polis açıklama yapmasına izin vermedi ve arbede yaşanmıştı.

GELECEK Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bir grup partili ile Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kapısı önünde basın açıklaması yaptı. Davutoğlu, Devlet adına konuşacak kurum TBMM’dir dedi.

Konuşmasından satır başları; Hiç kimse kendini devletin yerine koymasın! Anayasal hakkımızı kullanıyoruz!  “Temiz eller operasyonu başlatılmalı” diyor.

DAVUTOĞLU AÇIK KONUŞMUYOR.

Konuşmadığı Ankara’daki GAR patlaması ve sonrasına yaptığı bir açıklama var.

Hatırlatayım sizlere.

Davutoğlu; Şimdi, anketler geliyor… Öncesinde, beyanname sonrasında anket yaptık. Şimdi Ankara’da ki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz oylarımızda bir yükseliş trendi var.” Demişti.

Şu tırlarla silahlar konusunu ve iki seçim arasındaki patlayan bombalarla ilgili ne biliyorsa anlatmak zorunda önce. Temiz siyaset diyen biri önce iktidar içindeyken olan kirli olayları gün yüzüne çıkarmak zorunda.

Sonra sustu..

Stratejik derinlikte Türkiye’nin başına bela getiren Suriye meselesi değil mi?

Giden para 40 milyar dolar. Bu millet bugün bu çilelere katlanıyorsa Davutoğlu’nun yanlış politikaları yüzündendir.

Bu gün çektiğimiz bunalımların en önemli nedenlerinden biride Davutoğlu’nun başbakanlığındaki hükümet kararlarının sonucu değil mi?

Beyaz Toroslar gelir diyen Davutoğlu değil mi?

Davutoğlu’nun 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasında olanları Peker’e bırakmadan anlatırsa, Türkiye’nin hayrına belki “ lider” olur.

Davutoğlu biraz uzun konuşmasında  “Bütün mafya ve illegal yapıların yok edilmesi için temiz eller operasyonu” başlatılmalıdır diyor. Sanki kendi başbakanlık dönemlerinde bunlar yoktu..

Ülkede Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık yapmış birisi herhalde akademik dünyanın dışındaki Türkiye okumaları yeni başlıyor.

Senin başbakanlığın döneminde de vardı böylesine yasaklar Ey! Davutoğlu. Madem öyle neden ayrı ayrı partileştiniz?                                   Egolarınız. Ben, ben, ben diyor. Konuşmalarınızdan anlıyoruz bunu.                     Sen neymişsin beee abi!..% 1.5 parti..

Davutoğlu hiç de samimi değil? Hadi, hadi, hadi.

Kime? Masal anlatıyorsunuz?

“Z” kuşağı fosillerle ilgilenmiyor bile..