Yaşar’ın İkizi-Nurettin Abi-İnşaat-Kabulümbağa!
Yaşar’ın İkizi
Yediler.
Yürüyoruz. Gerilerden bir ses: “Yaşar abeyyyyy” Üç beş kez oldu. Rahmetli Kenan: “Sana bağırıyor” dedi. O ara, bu bağıran arkadaş geldi ve elini omzuma koydu: “Yaşar abi” deyince: “Ben ne Yaşar abisi?” dememle, bırakın adamı Kenan bile şok oldu. “Abi sen Yaşar abi değil misin?” Yok, dedim. “Ama aynısın abi” deyince: “Tabii aynı olacak. İkiz olayı.” Şaşırdı. Borcu mu var, dedim. Yoo abi, dedi. “O zaman işin düştü ona. Salaktır o, koşar hemen.” İyice şaşırdı. “Özür dilerim abi ben sizi Yaşar abi sandım” vs vs… Kenan, bu nereden çıktı deyince; aklıma dedim başka isim gelmedi. Hem bu herif öyle sırnaşık ki hem işini yaparsın hem ertesi günü seni tanımaz! “Git demek yerine kibarca kovmak bu sadece be Kenan” dedim.
Bir ay sonra o zamanlar güneş enerjisi işi için ilçe ilçe geziyorum. Onun ilçeye de gittim. Ama aynı elbiseleri giymedim tabii. Çekinerek bana yaklaştı. Yaşar abi, değil mi?
“Tabii de, sen hasta mısın neyin var?” “Abi” dedi; senin ikizine rastladım. Ne ters biriymiş.” Öyledir o, dedim. İkizim Kenan’a çok kızmış. Ben olsaymışım, bir işi varmış, abim yapardı demiş. Ama “şansa bak abi” dedi. Sen olsan yardım ederdin! Evet ama o ikizim Kenan’dı Kenan! :)))
————————————————————————————————————————————————————————————————————————————–
Nurettin Abi
Arkadaşla gidiyoruz. Biri bağırıyor. “Nurettin abiiiii!” Döndüm. O ara bizim arkadaş: “Sen Nurettin değilsin ki!” Dur dedim, bekle… Geldi, tokalaştık. Hâl hatır sordu. Ben de ona tabii…
On dakika sürdü bu muhabbet. Sonra bu: “Görüşürüz Nurettin abi” dedi, gitti. Arkadaşım sordu.”Kim bu Nurettin?” Ben dedim, ben. Abi adamla bir yerden tanışıyoruz ya da adam beni Nurettin’e benzetiyor. Şimdi diyelim ki kırk yıl önce tanış olmuşuz. Adamın moralini niye bozup ben Yaşar’ım diyeyim. Bırak öyle kalsın. Hem isim fazlalığından zarar gelmez. Eksik olmasın. Diyelim ki; birine kırk yıldır benzetiyor, olsun. Bu benzetme borç alacak değil ki. Samimi bir görüşme… Yürü gidelim, dedim.İçimden de “uleynnnn biri gene beni birine benzetmez” diye geçirdim içimden. Karşıdan rahmetli Yusuf geliyor. Yanındaki ona: “Nasıl da benziyorsunuz, ikiz misiniz?” dedi. “Yok” dedim, sadece benzetiyorlar! Yaa bir de bizim İbrahim Bilek gelseydi o ara. Benzeten benzetene. Al sana o zaman üçüz benzetme! İnanmıyorsanız İbrahim Bilek e sorun. Seyitgazi’ de onu kime benzettiler. İbo lütfen olayı yaz. Doğruya doğru. Alem, Yaşar gene atıyor demesin! :))))
Kabulumbağa
İsyan ediyordu tosbağa…
Hani ben geçecektim tavşanı yarışmada! İnanma, o hikaye dediler. Çünkü tavşanın havuç suyuna uyku ilacı atmışlardı! O yüzden sen kazanmıştın… En çok ‘yürü, anca gidersin’ lafına bozulmuştu tosbağa… En iyisi gideyim buradan, dedi. Yürümeye başladı. Çok hızlı koşuyordu kabulumbağa. Onu maratona seçtiler. Kabul etti ya hiç düşünmeden… İyi de nasıl koşacaktı? Bu ayaklar, sırtında bağa, bu beden! Çok hızlı yaşadı çok hızlı. Şimdi izninle kabuğuna çekiliyor tosbağa…