Site Rengi

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir °C
Eskişehir
°C
°C
°C
°C
°C

Ahhh nerde o can erikleri şimdi?

Yücel ablanın sineması.

Haftada iki gün eski Halk Eğitim merkezindeki duvara – şu an,eski belediye binası, Çayır marketin eski yeri- bazen tek,bazen çift film afişi asılırdı.
Seyitgazi ilçesi.Yıllar altmışlı yılların sonu, yetmişli yılların başı diyelim.
Bademliğin oradaki oooo çok eski bina.Elbette şimdi yerinde yeller esiyor.
İşte o sinemada genelde İrfan Atasoy,Eşref Kolçak, Demir Karahan, Cüneyt Arkın,Yılmaz Gündüz, Yılmaz Güney’ li filmler ve ara sırada aile filmleri gelirdi.
Bunlar yetmişli yılların ortası.

Ara sıra Akbalık’ın Necati abinin Aydın Trelli otobüsünde – ki önceden bej burunlu otobüsleri vardı – müavinlik yapardım.Bunun yanında Necati abinin güvercin merakı vardı, benimde tâbii.
İnsanlar arasında güvercin alışverişi boldu.
Kedi, köpek zaten çoktu.
İşte o müavinlik günlerinde – oniki yaş gibi – Eskişehir’ de Savtekin caddesinde – ki o zaman Seyitgazi garajı yani otobüs terminali Reşadiye ‘de şu an Yelkovan işhanının olduğu yer- Dar filme gider,bu çuval içinde iki film alır,zar zor otobüse götürürdüm.
Eeee film bedavaya gelirdi benim tabii.
Sonra Tüfekçiler şu an iki eczanenin karşısında ki Rahmetli Ali Osman abinin evinin olduğu yer o zaman derme çatma samanlıktı.

Orada rahmetliler Ramazan Gün, Mehmet Gün, Sadık Gün ve Allah uzun ömür versin Selahattin Gün ailesi Kader sineması açtılar.
Tabii Yücel ablanın sineması kapanmıştı.
Sonra Sara sineması.
Orada, kibrit kabı,artist,keriz oyunu, gazoz kapağı oyunu gibi o zamanın popüler ürünlerinin kapakları ile oyun oynardık.
Demirciler ise Rahmetli Yüksel Yılmaz abinin sahibi olduğu kahvehanenin karşısındaki şu an sanırım nikah salonu olan o koca sokaktı.
Gece oradan pullukları alır , üryan yolunda bayır aşağı bırakırdık.
Hadiiii ertesi gün demirciler oradan pulluk toplardı.

Bu konuda bizim Ali Rıza Ova uzmandı.
İlk televizyonu gördüğümüz yer, rahmetli Cafer Yeşil amcanın dükkanının camı.Evet koca camda küçük tv.
Gözlerim astigmat olduğu için yarı yarıya görürdüm.
Derken bi TV alındı Halk eğitim salonuna.
Orada Neşet Ertaş dahil bir çok sanatçı ve tiyatro topluluğu geldi.
Akköprü yüzme yerimizdi.Santralda ki jeneratör.
Ehhh çocukluk işte.Mısır araklamak, domates, salata yürütmek ve elle balık tutmak.
Hatta rahmetli Ana kadın yengenin bahçesinde ki can erikleri.Ayvalı yolundaki bağlar ve zerdalilik.Ciddi.
Bilen bilir o yıllarda.
Bi gün üç arkadaş üç eşekle Karaköprüye gittik.O zaman pancar yaprağı toplayıp eşeklere yüklüyoruz hayvanlara götürüyoruz.Fazla eken yok daha.

Değerli yani.
O ara balık tutarken rahmetli korucular Şaban Ildırım emmi ve Hasan Sur emmi gelmez mi?
İşte bir sürü soru.”Haylazlık yapmadınız değil mi?”
Olur mu emmi?
Derken bunlar erik çalmıştır diye eşeklerin heybelerini ki pancar yüklü didik didik ettiler ve aferin size dediler.
Rahmetliler çıkınları açtılar,’ gelin karnınızı doyurun keratalar”
Oturduk işte domates ,salata vs.
O ara onlarda tuz yokmuş.
Cebimizdeki naylonu çıkardık.
Bize baktılar” vay uyanıklar, demek tuz ile geldiniz.Ne yani şimdi siz mısır, domates hıyar, erik mi çalacaksınız!”
Demeye kalmadı.

Bizim arkadaş , onlar bize yemek veriyor diye sen kalk heybeye dal,bir avuç eriği koy sofraya!
Kendi ayağımızla yakalandık.
Ama ne sopa yedik ne sopa.
Şimdi pazarda gezerken nerde bi erik satıyorlar,o günler geliyor aklıma.
Sanki sırtım ağrır gibi oluyor!
Ama o yıllarda bunu herkes yapıyordu.Çocuklar olarak.Ki aileler zaten terbiye anlamında hem öğretmenlere” eti senin kemiği benim” deyip emanet ediliyor hem de köy korucularına.
Olay anında kapanıyor.
Tabii, zararlar rahmetli analar ve babalar tarafından ödeniyordu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.