“Ayrılmalıyız, sen daha iyilerine layıksın”
Sanki daha önce de böyle olmuştu. Çok değil yakın geçmişte…Hem yerel, hem genel seçimlerde… Milletvekili seçimlerinde ilk iki isim net iken, üçüncü sıra için beş farklı isim sayılıp altıncı farklı isim aday gösterilmişti. Yerel seçimlere gelince de Merkez ilçelerde lise sınıf mevcudu kadar aday adayı varken bir tanesi bile aday yapılmamış, bambaşka adaylar belediye başkanı adayı yapılmıştı.
Hem de en önemli ilçelerin belediyelerini kaybetmek uğruna Sivrihisar ve Beylikova Belediye Başkanları aday gösterildi ve merkez ilçeler de kaybedildi. Kazanmaları muhtemel olsa da bıraktıkları ilçeleri AK Parti’nin artık alamayacağı adeta Allah’ın emri gibiydi. Sonra bürokrasideki değişiklikler başladı. İnanın Köprübaşı’nda suya bakıp saçmalayan astrologlar gibi herkes kendi arasında yoklama yaparcasına on beş yirmi isim konuşuyor ama o su asla asıl ismi söylemiyor.Efendim Anadolu Üniversitesi Rektörü kim olur, Gençlik Spor İl Müdürü kim olur, İl Kültür Müdürü kim olur kimse bilmiyor çünkü adeta tombala… Ama üç vekil kendi aralarında çok sıkı istişare ediyorlar biliyoruz.Mevzu bizim olduğumuz yerden bakınca tombala… Gelelim bir diğer konuya,
Evet AK Parti’de teşkilat içi değişimler de başladı. Yeni ilçe başkanlarını siyaseten değerlendirme yapabilmek için en az iki sene ve en az bir seçim geçirmeye ihtiyaç var. Ama üç gündür tanıyan ve metheden referans olan çok… Ve rivayete göre,
yakın gelecekte değişimi muhtemel Gençlik Kolları ve İl Kadın Kolları başkanları var. Duyumlarımıza göre İl Gençlik Kolları Başkanı Musab Tayyib Altınkaynak yaşı dolduğu ve ardından gelenlere yolu açmak için yaşından çokça büyük olgunluk göstererek istifa edecek. Kendilerini samimiyetle tebrik ediyorum. Ve bu durumu tahayyül ederken daha yeni İl Gençlik Kolları Başkanı olduğunda, gözlerimi dolduran Sayın Cumhurbaşkanımıza seslenişi geliyor aklıma… Birileri, hatta biz de gerektiğinde eleştirebiliriz. Ama bu olgunluk seviyesini ve bunun bir bayrak yarışı olduğunu herkes bilir. İlginç olan siyasette erkekler genelde olgundur zaten. Görevlerinden istifa eden ilçe başkanlarımız da tertemiz ve kendilerine yakışacak şekilde müsaade istediler ve önemli olan bu davanın selahiyeti dediler. İletişimsiz siyaset mümkün değildi ve anlaşamamakta ısrar edilmemeliydi. Öyle de yaptılar.
Ama siyasette kadınlar, kadın başkanlar…
Şurada derin bir iç çekeyim müsaade buyurun.
Özlem Ünalır aslında isminin özünde de karakterinin özünde de kötü bir insan değil. Bunun altına imzamı atarım.
Ama ASLA siyasetten anlayan ve bu sorumluluğu olması gerektiği gibi sırtlanabilmiş bir başkan olamadı. Şimdi bu satırları okuyunca bu kanaatin benim şahsi kanaatim olduğunu düşünmesin. Dost değilim ama düşman da değilim.
Sadece doğruyu söyleyebilecek yüreklilikteyim. O kadar çok insan var ki böyle düşünen. En yakınlarındakilerden en uzağındakilere, göz göze bakanlardan karşıdan bakanlara kadar kulaktan kulağa söylenen bu. Genel diyeyim siz anlayın.
Ama siyasetteki başarısızlık Özlem Hanım’ı kötü biri yapmaz.Bir de yalancıyı ve doğru söyleyeni ayırt edemez. Kötü biri yapmaz ama olgun biri de yapmaz.
Mesela Musab Tayyip Altınkaynak’taki olgunluğun kırıntısının olmadığını ve birileri ona “Yeter artık siz zaten meclis üyemizsiniz, bırakın bu sorumluluğu yeni bir arkadaşımıza verelim.” diyene kadar ASLA o koltuğu bırakmaz. Çünkü onların gözünde o koltuklar arş-ı alâ…
Gelelim Odunpazarı’na… Bu ara Odunpazarı’ndan ayrıldığım yok zaten.
Lale Hanım eski arkadaşlarımdan benim.
Ona da zerre kadar kötü bir insan diyemem.
Ama gereksiz iyi niyetli… Ve siyaset anlayışı master yaptığı sosyal işler çercevesinden asla çıkamadı. Ama ilçe kadın kolları başkanlığı başka, ilçenin sosyal işler başkanı olmak başka…
Göreve ilk geldiği zamanlar herkesi güldüren, buram buram kurgu kokan şu kendini alkışlatma slaytları tarihin siyaset raflarında hiç tozlanmayacak. Farklı planları olduğu, il kadın kolları başkanı olmak istediğini duyduk ama kendinden değil tabii sağdan soldan… Bu söylentiye çok itibar etmemek ile beraber şehrin tüm kadınlarını erik dalında oynatmak, ya da müzikli mekanlarda halay çektirmek muhafazakar bir partinin kadın kollarının yapacagı iş olmadığı için aslında iyi bir insan olan, iyi niyetli olan Lale Hanım’ın ve kurduğu birkaç falsolu yönetim üyesi yüzünden şansını sıfıra indiriyor.
Yine de o yönetimde hala değerli insanlar var. Hepsinin hakkına giremeyiz. Ve şükür alkışlı kurgular bitti.
Tepebaşı’na gelelim demiyorum zira hep oradayım. İnsan zaten önceden de arkadaşı olan birini ilçe kadın kolları başkanı olarak görünce duygulanıyor. Sorunsuz bir yönetimleri var. Her biri kendi özelinde çok değerli, çok çalışkan. Arkadaşlarım oldukları için olumsuz bir şey yazmıyorum diye düşünmeyin. Arkadaşlarım oldukları için tüm eleştirilerimi veya farklı fikirlerimi zaten bizzat paylaşıyorum. Ama Fikriye Hanım’da da kendini koltuğa bantlama ve “Asla bırakmam.” hırsı yoktur. O da “Bu bir bayrak yarışı, ben gidersem inşallah benden iyisi gelir.” diyebilecek olgun yüreklilerden… Kimler geldi, kimler geçti bu partiden… Bugün değilse yarın, yarın değilse haftaya, olmadı seneye. Kimse boşuna hırs yapmasın bence… Gitmişi çok, kalmışı yok bu kalenin… Olgun olun.Hakkınıza razı olun, yetinmeyi ve minnet duymayı bilin. Bırakın “Ne hırslıymış, buraya gelene kadar göbeğim çatladı. Hiç gider miyim? gitmiyyyceem, gitmiyyyceem.” Şarkısı söylemek yerine,
“Helal olsun valla bak tadında bıraktı, zirvede bıraktı, kendine yakışanı yaptı.” densin.Bakın kim bilir gelecekte Musab’ı belki milletvekili olarak bile görebiliriz.
Çünkü Musab büyüklerinden daha olgun ve büyüklerinin sözünü dinliyor. Aaah bazen büyükler küçüklerden çok şey öğrenmeli…
Ve bu değişim muhakkak gerçekleşmeli.
Önce nizâm-ı adem
Sonra nizâm-ı âlem.
Hayırlısı, Eyvallah…