Site Rengi

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Eskişehir °C
Eskişehir
°C
°C
°C
°C
°C

” Bu bize ters la?”mı?

Nicole Tesla mı

” Bu bize ters la?”mı?

 

Bu gidişle sanırım kısa bir süre sonra,Ana bilim Dalı olarak belki de, Sosyal Medya Bağımlılığı Hastalıkları adı altında olarak bir tıp bölümü açılabilir.
Belki de açıldı bilemiyorum.
Psikolojik elbette.
Kimi bilimsel kimi Nebiliiiimsel bir çok tıpsal öneri sosyal medyada artık.
Sosyal medyanın gerçek bilgiler bahçesi olmasının yanında,sahte uydurulmuş bilgilerin de bolca olması gerçeği gözler önünde.
Hele hele şimdi bir de yapay zeka!
Ellerinde siğil mi var?
Felan feşmekan bitkisini al, iyice kaynat.Hadi şimdi oynat…. parmaklarını!

 

Falanca şehirde ki filanca yerden bir tutam feşmekan bitkisini al, sonra bunu filan fişman böceğin karnındaki barsakları kurut.Sen bunu unut!
Ahanda onu gafana süreyyon! İşte uçuyorsun blue tout!

Gibi gibi bir yığın yazı.

Haaa bu ara, eskiden kocakarı ilaçları diye tu kaka edilen ya da ettirilen teeee yıllar öncesinden bulunmuş olan ve halk arasında “el verme” olarak dönüşümü sağlanan tedavi yöntemlerini bunlar ile eş tutmuyorum elbette.

Bu iş uzun sürer.
Ki onlarda zaten bence bu kocakarı ilaçlarını belki de referans alıp ürettiler.
Hap ya da genelde her ikisinde de ilaçlar, genelde doğadan toplanan bitkiler, böcekler vs vs den toplanıp üretiliyor.
Adamlar sadece bunu ambalajlamışlar.
Şimdi bazıları buna cahilliğe övgü olarak görebilir.

Değil.
Azıcık düşünülürse hayat gailesinden vakit bulunup.

Rahmetli annemi doktora götürdüğümde az sonra düzelirdi.
Elbette hastaydı.Rahatsızdı.
Ancak doktora sorduğumda ,verdiği hapın sadece promosyon hap olduğunu ve etkisinin de çok olmadığını hatta hastalığı ile de ilgisinin olmadığını söylemişti.
Çünkü demişti annen de doktora görünme hastalığı var!
Yani doktor ” iyisin iyisin” deyince moral olarak sıhhatli bi insan oluveriyordu.
İşte bu inanç.
İşte bu inanç.

Elbette dine inanca dayalı tedavi biçimleri de var.
Yani inanmak başarmayı getiriyor bence.
Hani dişçiye gidince aniden diş ağrısının geçmesi gibi.
Sözün kısası kocakarı diye ötelenen bitki karışımı ilaçlar ile,ambalajize edilmiş olanlar arasında fark var mı?
Yani doğadan toplanan bitki karışımı bunlar.
Rahmetli annem göbek düşmesini iyileştirirdi.
Ona da bi başka kadın el vermişti.
Taaa şehir dışından insanlar gelirdi.
O da rahmetli teyze oğluna el verdi.
O da rahmetli olunca bu göbek düşmesi tedavisi de bitti.
Bilmiyorum artık.Niye bana el vermedi ya da ben biraz haytalık yaptım herhalde.

 

Gene rahmetli babam çobanlık yaparken gözleri kapanıyor.
Göremiyor.
Ellili yıllar.Nerde doktor?
Ağadan izin alacakta,araba bulacakta.
Rahmetli anam o durumda ki babamla güdüyor hayvanları.
O sıra su kenarında roman vatandaşlarımız çadır kurmuş.
Kadın gel oğlum deyip babamı çağırıyor.
Derken o yaşlı roman kadın anamız, babamın gözünün yanına,bildiğimiz keçi boynuzunu( bu yiyecek olan değil) sokuyor ve onca irin,kan her iki gözünden boşalıyor.
Sonra ( bu yerli filmlerde ki gibi değil)
Bir iki bitki eziyor ve krem gibi sürüp bağlıyor.
Beş kuruşta almıyor.
Çünkü bundan para alamazmış!
İki gün sonra babamın gözleri açılıyor.
Kör olmaktan kurtuluyor.

Rahmetlinin de gözleri üç buçuk numara miyop astigmat, benimde.
Demek ki hastalık bitmiş gitmiş.
Ama halk arasında Ocak diye anılan tedavi biçimleri halâ var ve devam ediyor bana göre.
Gerçekten de tedavi ediyor diyorlar.
Tabii bunları bilmek gerekiyor.
Yanılma yenilme yöntemi ile, sonuca az çok ya da tam ulaşılabilen,yıllardır süregelen bir tedavi biçimi.
Doğru ne, yanlış ne?
İşte bu da okumaktan geçiyor.
Neyi? Diye mi soruyorlar.
Tedavi biçimlerini?
Bence dedenize, ninenize – ki yaşımız yetmişe doğru gelirken bizde kalmadı artık dede ve nine- onlara sorun.Hatta onların anne ve babaları neler aktarmışlar?
Yukarda yazdım.Bilimselliği katiyen yadsımıyorum.
Benim taktığım Nebiliiiimsel?
Demegojiye gerek yok.
Sadece insan sağlığına fayda getirebilen – ki getirdiği az çok kanıtlanmış – tedavi biçimlerini araştırıp ortaya çıkaralım.
Haaa bu ara, artık teknolojinin ( ki ben buna teeee neoluyoji diyorum) bilimle aşna fişna olduğu bir zamanda buna gerektiğinden çok ihtiyaç var.
Ancak şu tıklamalara biraz ara verip araştırmak.
Hadi en azından on beş dakika film arası vermek.Teneffüse çıkıp enfes bir gerçek yaşam nefesi almak.
İnsanlığın yararına çareler üretmek.

Nicola Tesla’ nın güzel sözlerindendir.
“Bilim, nihai amacı insanlığın iyileştirilmesi olmadığı sürece kişisel bir sapkınlıktır.”

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.