Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ‘McKinsey’ Açıklaması
Cumhurbaşkanı Erdoğan, danışmanlık şirketi McKinsey konusunda "Bütün Bakan arkadaşlarıma, 'Bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız' dedim. Hiç gerek yok, biz bize yeteriz." dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam Eliz Hotel'de düzenlenen AK Parti 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısının açılış konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başladı. Özellikle gençlere seslenmek istediğini vurgulayan Erdoğan, "Sizlerden kendinizi AK Parti'nin ve onunla birlikte ülkemizin geleceğine en iyi şekilde hazırlamanızı istiyorum. Maziden atiye kurduğumuz köprünün yeni emanetçileri sizler olacaksınız." diye konuştu.
Yeni yönetim sistemini bu amaçla hayata geçirdiklerine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik saldırılarından birine maruz kalmasına rağmen iki ayı bulmadan durumu büyük ölçüde kontrol altına aldık. Döviz kurunun bir anda böylesine büyük bir artış göstermesini sadece ekonomik sebeplerle izah etmek mümkün değildir. Bunu söylemekle asla sorumluluktan kaçmaya çalışmıyoruz. Yaptığımız sadece bir durum tespitidir. Ekonomide eksiklerimiz, sıkıntılarımız, çözmemiz gereken sorunlarımız yok mu? Elbette var. Seçimlerin hemen ardından da zaten kolları sıvamış ve ekonomik reformlar için hazırlıklara başlamıştık ama bu gerçeklerle yaşadıklarımız arasında öylesine büyük bir orantısızlık var ki ister istemez işin altında başka şeyler aramak zorunda kalıyoruz ve bunların olduğunu da görüyoruz.
Nitekim krizin kaynağı mahiyetindeki odakların yaptıkları açıklamalar, sorunun farklı sebeplere ve saiklere dayalı olarak tırmandırıldığını açıkça gösteriyor. Şu gerçeği hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız, her kriz beraberinde birçok fırsatı da getirir. Devlet yönetimi olarak bu krizin üstesinden gelmek için normal şartlarda yıllara sari olarak yapabileceğimiz büyük reformları ve köklü değişimleri kısa sürede hayata geçirdik geçiriyoruz."
Erdoğan, "Özel sektörümüzün bu krizi fırsata çevirecek maharete sahip olduğuna inanıyorum. İnşallah yaklaşık iki aylık bir aradan sonra yeniden bir toparlanma ve yükseliş dönemine girdiğimizi görüyorum." ifadelerini kullandı.
Bazılarının krizi fırsata çevirmekle fırsatçılığı birbirine karıştırdığına işaret eden Erdoğan, "Döviz kuruyla hiçbir işi olmayan pek çok sektörde bir anda büyük fiyat artışları yaşandığına dair yoğun şikayetler alıyoruz. Milletime sesleniyorum, bunun adı fırsatçılıktır. Milletimizi fırsatçıların insafına terk etmeyeceğiz. Bunu böyle bilsinler." uyarısında bulundu.
"Yeniden Türkiye'nin aynı cendereye sokulmasına izin vermeyiz"
Serbest piyasa ekonomisi kuralları içinde bu fırsatçılarla mücadele edeceklerini, gereken yaptırımları uygulayacaklarını bildiren Erdoğan, "Türkiye'yi faiz, kur, enflasyon şeytan üçgeninden çıkarana kadar gereken her türlü tedbiri alacak, adımı atacağız. Bizim ekonomi reçetemizde üretim, tasarım, teknolojiyi geliştirme, ihracat, istihdam, refahın tabana yayılması, hiçbir mağduru ve mazlumu sahipsiz bırakmamak vardır. AK Parti bugünlere bu anlayışla yaptığı hizmetlerle gelmiştir. Bundan sonra da aynı şekilde yoluna devam edecektir." dedi.
Türkiye'yi hala siyasi ve ekonomik vesayetin temsilcisi uluslararası kuruluşların kucağına itmek isteyenlere cevabı bu şekilde verdiklerini kaydeden Erdoğan şöyle devam etti:
"Ülkemizi kendi reçetelerimizle, çözümlerimizle, programlarımızla hedeflerine ulaştıracağız. Elbette her türlü yatırıma, desteğe, katkıya açığız. Yeter ki bunun bedelini bize egemenliğimize ve geleceğinize göz dikerek ödetmeye çalışmasınlar. Türkiye borcuna sadıktır, yeter ki işi diyet borcuna dönüştürmesinler. İşte o zaman külahları değişiriz. AK Parti döneminde ülkemizi diyet borçlarından kurtarana kadar çok mücadele ettik, fedakarlıkta bulunduk. Yeniden Türkiye'nin aynı cendereye sokulmasına izin vermeyiz. Son günlerde finansal danışmanlık hizmeti alınan bir şirket üzerinden yapılan tartışmalar, güya bizi töhmet altında bırakarak, aslında örtülü bir şekilde ülkemizi yeniden aynı cendereye sokma girişiminden ibarettir. Ama biz bu oyuna gelmeyiz. Bu can bu tende oldukça hiç kimse Türkiye'yi yeniden uluslararası kuruluşların boyunduruğu altına sokamaz."
"Bu millet seni çok iyi bilir, bizi de çok iyi bilir"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenen Erdoğan, "Ana muhalefetin başındaki zat şunu da çok iyi bilsin, sınırlarımız içinde bayrağımızın dalgalanması, ezanlarımızın okunması konusunda ne kadar kararlıysak bu konuda da aynı hassasiyete sahibiz. Onu seninle de paylaşmayız. Bunu böyle bilesin. Bize bu konuda ders vermeye de kalkma. Bu millet seni çok iyi bilir, bizi de çok iyi bilir." ifadesini kullandı.
AK Parti'nin iktidara geldiğinde Türkiye'nin IMF'ye borcunun 23,5 milyar dolar olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Ey Kılıçdaroğlu senin bundan haberin yok demek ki." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, 2013'te IMF'ye olan borcun sıfırlandığını anımsatarak, "Merkez Bankamızın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Başbakanlığım dönemimde 135-136 milyar dolara kadar rezervimizi çıkardık. Tamam bir düşüş yaşadık ama bu böyle devam edecek diye bir şey yok. Biz yeniden bu tırmanışı inşallah devam ettireceğiz." diye konuştu. Ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlığın olmayacağına işaret eden Erdoğan, "Kendi ayakları üstünde yükselttiğimiz Türkiye'ye hiç kimse yeniden diz çöktüremeyecektir. Aksi yöndeki tüm dedikodular, iftiralar, yalanlar, FETÖ'cü hainlerin, PKK'lı katillerin, varlıklarını ülkemize ve milletimize düşmanlık üzerine bina etmiş kifayetsiz muhterislerin eseridir." yorumunu yaptı.
"Hepsinin kursaklarında bırakılmış hesapları ve hevesleri var"
Batman'daki 8 şehit için Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, "Ama biz şuna inanıyoruz ki, bu topraklar şehit kanlarıyla yoğrulmuştur. Biz, buralara onlar sayesinde geldik." ifadelerini kullandı. İstiklal Marşının "Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda/Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda" dizelerini okuyan Erdoğan, şehitlerin ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan şunları kaydetti:
"Bir ölür bin diriliriz evelallah. 8 şehidimiz mi var? O teröristler bilsinler ki, bunu en az 800 ile ödeyecekler. Şu anda Cudi, Gabar, Tendürek'te her yerde kaçacak delik arıyorlar. O deliklerde inlerine gire gire bunları bitireceğiz. Kandil'de, Sincar'da bitireceğiz. Durmadan onlar kaçacak biz kovalayacağız. Bu milletin huzurunu, refahını yok etmeye bunların gücü yetmeyecek. Eğer 17 yıldır dedikodulara bakarak, bu devleti yönetecek olsaydık, ülkemizi bir milim öte götüremezdik. Biz, her zaman olduğu gibi kimin ne dediğine değil, milletimizin ne dediğine, ne istediğine, neye ihtiyacı olduğuna bakacağız. Hadi terör örgütlerinin ve Türkiye düşmanlarının hezeyanlarını anladık, bunu biliyoruz. Hepsinin kuyruk acısı var. Bunu da biliyoruz. Hepsinin kursaklarında bırakılmış hesapları ve hevesleri var. Bunu da biliyoruz. Son yıllarda tüm terör örgütlerinin başlarını öyle ezdik, nefeslerini öyle kestik ki ne yapsalar yeridir. Peki ülkemizin yaşadığı sıkıntılara adeta ateşin üzerine benzinle gider gibi yaklaşan ana muhalefet partisine ve onun başındaki malum zata ne diyeceğiz? Biz, bu zatın iftiralarını yüzüne vurmaktan, eline tutuşturulan kağıt parçalarının belge değil, paçavra olduğunu anlatmaktan yorulduk. Kendisini, başbakanlığımız ve cumhurbaşkanlığımız döneminde belki bin defa rezil kepaze ettik. İftiralarını mahkeme önünde ispatlayamadığı için kendisinden kazandığımız tazminatların tutarını artık hatırlamıyorum."
"Orada da çuvalladılar"
Başkan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun son grup konuşmasında önce Kudüs meselesine girdiğini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ardından da hızını alamayıp, 'Erdoğan gitti, BM'de konuştu, Filistin'le ilgili tek söz etmedi' diyor. Şimdi ben buna nasıl cevap vermeyim? Biliyorum buna benim milletim inanmaz, hele hele Filistinli hiç inanmaz. Orada kimin posterleriyle Türkiye'nin bayraklarıyla Filistinlinin nasıl dolaştığını biliyoruz ve bu zatın adamlarının da benim Filistinli kardeşlerimin düşmanlarıyla nasıl bir arada olduğunu da biliyorlar. Hadi bu zat bizim konuşmamızı dinlemedi diyelim etrafından ona Tayyip Erdoğan'ın her uluslararası platformda olduğu gibi Birleşmiş Milletler'de de Filistin'e ve Kudüs'e nasıl sahip çıktığını anlatacak bir Allah'ın kulu yok mu, demek ki yok. Biz o konuşmamızda Filistin'in bağımsızlığını da, Kudüs'ü de anlattık. Kudüs'e karşı verilen mücadeleyi ey Kılıçdaroğlu, İslam İşbirliği Teşkilatının Dönem Başkanı olarak İstanbul'da yaptığımız toplantıyla onu BM Genel Kuruluna getiren biz değil miyiz? Sen hangi bulutlarda dolaşıyorsun, önce kendine çeki düzen ver, kendine gel. Bunu BM Genel Kuruluna getirmek suretiyle BM Genel Kurulunda Amerika 7 oy aldı, biz oradan 127 oy çıkarmak suretiyle Kudüs'ü hamdolsun bu noktaya taşıdık. Bu mücadeleyi veren biziz. Senin en ufak bir emeğin var mı bu işin içinde, yok. Zaten bunlar Filistin'in, Kudüs'ün acısının yüreklerinde hissettikleri için değil, bunun üzerinden bize yüklenebileceklerini düşündükleri için konuyu gündeme getirmişlerdir, orada da çuvalladılar."
Erdoğan, "Ana muhalefet partisi bizim bu konularla ilgili hassasiyetlerimizi, yaptıklarımızı bilinen ve bilinmeyen çabalarımızı gerçekten öğrenmek istiyorsa gitsin bunu Mahmud Abbas'a, İsmail Haniye'ye sorsun. Onlar ona gerekli cevabı verirler." diye konuştu.
"Filistin denince akla AK Parti gelir"
Hep Filistinlilerle birlikte olduklarını, Filistinlilerle yoğrulduklarını ifade eden Erdoğan, "Filistin denince akla AK Parti gelir, Gazze denince akla AK Parti gelir ve onun lider kadroları gelir." ifadesini kullandı.
"Şayet, Müslümanlara güveni ve inancı yoksa gitsin diğer dini azınlıkların temsilcilerine sorsun." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"CHP'nin bu ülkenin içinde yaşayıp da göremediklerini, Filistinliler, dünya Müslümanları, dini azınlık temsilcileri gayet güzel anlatır. Ana muhalefetin başındaki zat, Filistin'den girdikten sonra rotayı nereye çevirdi, ekonomik krize çevirdi. 'Kriz' diyor. Türkiye'de bir defa kriz yok. Önce bir ekonomiyi öğren. Türkiye'de ekonomiyle alakalı bir manipülasyon, manipülatif hareket var. Bununla bir fatura kesmeye çalışıyorlar, sen de bu faturanın aktörleri arasında yerini alıyorsun. Bu konuda söyledikleri de aslında kendisinin meselenin ne kadar dışında olduğunu göstermeye yetiyor. Güya resmi ziyaret yaptığımız ülkelere bize para vermeleri için yalvarıyormuşuz. Ne kadar zavallısın. Biz bu ülkelerden özellikle ülkemize yatırımcı davet etmenin çalışmalarını, gayretini yapıyoruz. Bir insan ekonominin ne olduğundan, ekonomik sistemin nasıl işlediğinden bu kadar habersiz olunca işte böyle saçmalar. Her şeyden önce biz kimseye gidip de para istemedik, istemiyoruz. Bu devirde kim kime yalvardığı, yakardığı için para verir? Bu işlerin usulu, yöntemi, mecraları, kuralları bellidir. Biz gittiğimiz her yerde yönetimlere ve özel sektöre ülkemizin potansiyelini, gücünü anlatıyoruz."
Yaptığı ziyaretlerde muhataplarına Türkiye ekonomisinin büyüklüğünü, gücünü, rakamlarla somut bilgilerle ifade ettiklerini anlatan Erdoğan, Türkiye'ye yatırım davetinde bulunduklarını, yatırımcıları davet etmenin de şahsının en başta görevi olduğunu vurguladı.
"Stratejik ortaklığa yakışan tarafı yok"
Hastanelerde Kılıçdaroğlu'nun genel müdürlüğü döneminde ilaç bulunamadığını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sen bu milleti böyle batırdın. O kuyruklarda benim milletimin çektiği acıları, o kuyruklarda yaşayanlar çok iyi bilir. Bunlar şimdi ne yapıyor? Yurt dışı ziyaretlerini de ülkesini anlatmak için değil, kendi devletini eleştirmek, Türk demokrasisine kara çalmak, çok daha vahimi bölge için maalesef arzu edilmeyen iftiraları atmak için kullanıyorlar. İşte son Almanya seyahatinde, 5 yıl 10 aya mahkum olan sözde gazeteci vardı ya, Almanya'da şimdi oraya kaçtı, bir boşluğunu buldu oraya kaçtı, orada da rahat durmadı. Orada da kendisine sahip çıkacak olanları, sözde siyasetçileri buldu. Haber de bize gelince, 'Eğer bizimle beraber orada bulunacaksa biz müşterek bir basın toplantısı yapamayız. O zaman siz kalkar onunla basın toplantısı yaparsınız, daha sonra da biz onun olmadığı bir basın toplantısını yaparız.' diye haber gönderdik. Çünkü benim ülkemde 5 yıl 10 aya mahkum olmuş bir sözde gazeteciyi siz bu ülkede barındırıyorsanız, bunun stratejik ortaklığa yakışan bir yanı yoktur."
Aynı durum Almanya'da olsa ve bu kişiler, Türkiye'ye kaçsa elinden tutup, teslim edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Biz, bugüne kadar stratejik ortaklarımıza hep bunu uyguladık. Ne kadar terörist varsa bizden bunu stratejik ortaklarımız istediği zaman, biz kendilerine teslim ettik. Ama biz maalesef ülkemize ihanet eden, darbe teşebbüsünde bulunanları bulundukları ülkelerden istiyoruz, bize elli dereden elli türlü su getiriyorlar. Bu tüm Batıda böyle. Artık biz anlatmaktan bıktık, onlar dinlemekten bıkmadılar, böyle bir durumla karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.
"Ülkemizin ekonomik büyüklüğü onun söylediği rakamların kat be kat üzerinde"
Kılıçdaroğlu'nun bazı sözleşme ve kimi ülkelerle ticaretin Türk Lirası üzerinden gerçekleştirilmesi çabalarına da laf attığına değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
"IMF dayatmaları dışında bir ekonomi yönetimi usulü bilmeyen cahil ana muhalefetin, dünya ticaret sistemini kökten değiştirecek bu tür girişimler karşısındaki şaşkınlığını biz mazur görüyoruz. Eminim onlar da zamanla bu işin manasını kavrayacaklardır. Yine bu zat, kendince büyük sandığı birtakım rakamları zikrederek, Türkiye'nin borcunu çeviremeyeceğini ima etmeye çalışıyor. Her şeyden önce ülkemizin ekonomik büyüklüğü onun söylediği rakamların kat be kat üzerindedir, be hey cahil, önce bunu bir öğren. Kimden alıyorsun bu aklı? Kim veriyor sana bu aklı? Dünyada kamu borcunun milli gelire oranı en düşük devletlerden biri Türkiye'dir ve hamdolsun ülkemizin bu konuda hiçbir sıkıntısı yoktur."
Başkan Erdoğan, Türkiye'yi "faiz, enflasyon, kur" şer üçgenine sıkıştırmaya çalışanların oyunlarını bozmakla meşgul olduklarına dikkati çekerek, "Bu zatın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili yalanlarını defalarca ortaya koymuş olmamıza rağmen hala aynı imalarla konuşuyor olmasını ise ancak yüzsüzlüğü ile izah edebiliyorum. Utanmadan kalkmış benim yüzümün kızarıp, kızarmayacağından bahsediyor. Bizim yüzümüz edebimizden kızarır, edepsizliğimden değil sizin gibi." diye konuştu.
Gelen bütün misafirlerin hayran kaldığı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne ilişkin Kılıçdaroğlu'nun iftiralarını dinlemekten bıktıklarını anlatan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Külliye hizmete girdiğinde ayak basmayacağını söylediğini ancak daha sonra gelmek zorunda kaldığını ve gerçekleri kendi gözüyle gördüğünü belirtti. Kılıçdaroğlu'nun "altın klozetler"den bahsettiğini, bunun doğru olmadığını medyanın gösterdiğini hatırlatan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun aynı şekilde dünyada başarı örneği olarak gösterilen kamu-özel iş birliği projelerini de karaladığını ifade etti.
"Her şey cebinizdeki parayla yapılmaz"
Yaptıkları birçok yatırımların kamu-özel ortaklığı olduğunu dile getiren Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun bunları bilmediğini vurguladı. Başkan Erdoğan, üçüncü havalimanı ve köprüyü de kamu-özel ortaklığıyla yaptıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bunları öğren bunlar nasıl yapılıyor. Her şey cebinizdeki parayla yapılmaz, aslolan kaynakları çeşitlendirebiliyor musun bay Kemal? Anlamazsın sen bu işten, SSK'yı da öyle batırdın zaten. Bunları biz kaynakları çeşitlendirerek hamdolsun yaptık ve hala da yapmaya devam ediyoruz ve daha çok şeyler yapılacak Allah'ın izniyle. Türkiye'nin bu kadar kısa sürece bu kadar büyük yatırımları hayata geçirebilmesini bu modele borçlu olduğunu hala anlamayan birine izahat vermeyi söz israfı olarak görüyorum."
G20 toplantısında dünya ülkelerinin kamu-özel ortaklığını Türkiye'nin nasıl başardığını öğrenmek istediklerine dikkati çeken Erdoğan, bu yatırımların nasıl yapıldığıyla ilgili tüm katılımcılara brifing verdiklerini bildirdi. Bunun dünyada sürekli yayıldığını ve örnek olarak gösterilen ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanının da iş dünyasından, Kılıçdaroğlu'na bu modeli izah etmesini istemesini söyledi.
"Biz bize yeteriz"
Bu konuda ufak bir broşür bastırıp, Kılıçdaroğlu'na gönderilmesini isteyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu zat ekonomi yönetimimize hizmet vermek üzere ücreti mukabili tutulmuş bir danışman firması üzerinden sorduğu sorularla bizi güya köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Bundan böyle tabii ona bu fırsatı da vermemek için tabii özel sektör bizi ilgilendirmiyor o ayrı bir konu. Geçen bütün bakan arkadaşlarıma söyledim, bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız dedim. Hiç gerek yok biz bize yeteriz. Eskiden beri soru soran ama cevabını hiç dinlemeyen bu zata değil ama ola ki onun hezeyanlarıyla kafası karışmış olanlar varsa onlara şu gerçekleri ifade etmek isterim. Türkiye, evet bir dönem sadece ekonomisini değil, savunmadan tarıma, sanayiden ticarete her şeyini Amerika'ya teslim etmiştir. Peki bu ne zaman olmuştur biliyor musunuz? Türkiye bu felaketi tek parti CHP ve onun milli şefi İnönü döneminde yaşamıştır."
Kredi imkanlarının daralması sebebiyle sıkıntı yaşamalarına rağmen sanayicinin, tüccarın, esnafın çarklarını döndürmeye devam ettiğini belirten Erdoğan, her sektörün önünü açmak için çeşitli programlar hazırladıklarına işaret etti. Yakında onları da hayata geçireceklerini bildiren Erdoğan, "Milletimiz geleceğine umutla bakıyor. Çünkü yaşananların geçici bir türbülans olduğunu çok iyi biliyor ve iktidarına güveniyor, kabinesine güveniyor." değerlendirmesinde bulundu.
Böyle dönemlerde ülkelerin ve toplumların paradan çok morale ihtiyacı olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu gerçeğe rağmen pek çok özel sektör kuruluşunun dahi başvurduğu basit bir yöntemi, Türkiye'nin bu yolla Amerika'ya teslim olduğu iftirasına götürmek açık söylüyorum iş bilmezlik değilse, ihanettir. Ana muhalefet bu tavrıyla ülkemize yönelik ekonomik saldıralara destek vermekte, bu çevrelerin değirmenlerine su taşımaktadır. Tabii her bozuk saat gibi bu zatın da arada bir doğru söylediği yok değil. Onlar da oluyor. Mesela bu zat grup konuşmasında Gazi Mustafa Kemal'in 1922'deki Meclis toplantısındaki şu sözüne atıfta bulunuyor. Orada diyor ki Gazi, 'Balkan muharebesini müteakip vicdani kafası zayıf olanlar, bu milletin artık hayat ve necat bulamayacağına kani olmak zannı batılında bulunmuş oldular.' İşte CHP'nin ekonomik kriz bahanesiyle bugün yaptığı işin adı da bu değil mi? Bu. Peki Türkiye Balkan Savaşı'nı niye kaybetti biliyor musunuz? Bugün de CHP'nin temsilcisi olduğu siyaset anlayışı yüzünden kaybetti. Evet 'Edirne'ye Enver gireceğine, Bulgar girsin' diyebilecek kadar izanını kaybeden muhalefet anlayışının bugünkü temsilcisi CHP ve artık onun yoldaşı haline gelen HDP'dir. Tablo bu."
"Sayın Bahçeli'ye huzurlarınızda tekrar teşekkür ediyorum"
Erdoğan, buna karşılık ülkesine ve milletine karşı sorumluluklarının farkında olan partilerin siyasi yelpazedeki farklılıkları bir kenara bırakarak, milli konularda birlikte hareket etmeyi başardıklarına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Ben bu vesileyle sayın Bahçeli'ye de huzurlarınızda tekrar teşekkür ediyorum. Çünkü milli olma, yerli olma şuurunu yakalamak tabii her yiğidin karı değil. Bay Kemal'in de zaten böyle bir derdi yok. Cumhur İttifakı işte bunun en güzel örneğidir. Cumhur İttifakı'nı basit bir seçim ittifakı olarak görenler de yanılıyor. Cumhur İttifakı milli ve yerli duruş sahiplerinin ülkenin meseleleri karşısında gösterdikleri dayanışmanın adıdır. Türkiye'de yerlilik ve millilik konusunda onur, gurur ve haysiyet konusunda en son söz söyleyebilecek olanlar, hiç değilse ağızlarına alıp bu kavramları da kirletmesinler. Milletimiz kimin yerli ve milli olduğunu, kimin proje ürünü olarak bulunduğu koltuğa oturtulduğunu, yenilgi üstüne yenilgi almasına rağmen de orada tutulmaya devam edildiğini çok iyi biliyor. 'Rabb'im bizi siyasi hırsları uğruna ülkesinin aleyhindeki cephelerin gönüllü askerliğine soyunanların şerrinden muhafaza eylesin.' diyorum."
"Akla AK Parti gelir"
"Sosyal belediyecilik ve büyük projeler deyince elbette akla AK Parti gelir." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2019 Mart seçimlerinde bu güçlü referansımızı en iyi şekilde kullanarak 2014'ten çok daha ileri bir seviyeye ulaşacağımıza inanıyorum. İşte bakın bütün Güneydoğu'yu, malum siyasi partilerin belediyeleri delik deşik etti mi? Bütün çukurlarla kanallarla her tarafı açtı mı? Belediyenin araçlarını gereçlerini o işlerde kullandılar mı? Devletin kendilerine gönderdiği parayı, desteği, bunları Kandil'e gönderdiler mi? Ve terör öylemlerinde bunları kullandılar mı? Bakın şu anda aynı uygulamayı nerede yapıyorlar, Münbiç'in çevresinde yapıyorlar. Şimdi Münbiç'in çevresinde de kanallar açmaya başladılar. Kim? YPG/PYD. Karakter aynı, bunlar aynı cibilliyetin mensuplarıdır. Dolayısıyla kayyumları atadık, kayyumları atadıktan sonra hamdolsun Güneydoğu, Doğu hizmet görmeye başladı. Şimdi bu yeni dönemde Allah'ın izniyle bunlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Tedbirlerimiz var, onu da söyleyeyim, bak şimdiden söylüyorum, tedbirlerimiz var. Öyle olur, böyle olur. Bizim ilk hedefimiz bu. Vatan topraklarını biz ihanet içerisinde olanlara teslim etmeyeceğiz."
Erdoğan, mevcut belediye başkanlarının değerlendirilmesi ve aday tespiti sürecini zaten bir süredir yürüttüklerini, bu çalışmalara daha da hız vererek en kısa sürede milletin karşısına yüzlerini ağartacak isimlerle çıkacaklarını söyledi.
"Önemli birer ders"
Milletvekili seçimlerinde aday tespitinde yapılan hataların nasıl vahim sonuçlara yol açabileceğini hep birlikte gördüklerini ifade eden Erdoğan, bazı illerde gerçekten hiç beklemedikleri, hayal dahi edemeyecekleri sonuçlarla karşılaştıklarını, bunların her birinin kendileri için önemli birer ders olduğunu kaydetti.
"Yaşadıklarımızdan ibret alacağız ki tarih tekerrür etmesin." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Cumhur İttifakı'nın mahalli idareler seçimlerinde listelerde olmasa bile gönüllerde devam edeceğine inanıyorum. Biz bu ittifaka hiçbir zaman sandık ittifakı gözüyle bakmadık. Bugün de öyle bakmıyoruz. Kendi adaylarımızla girdiğimiz yerlerden en azından mümkün olanlarda bu ittifakı yaşatmanın yollarını arayacağız. Sizlerden ve teşkilatlarımızdan ricam, mahalli idareler seçimleriyle ilgili hazırlıklarımızda tek ölçümüzün en doğru adayla milletimizin karşısına çıkıp en yüksek oyu elde etmek şeklinde olmasıdır. Adaylarımızın klasik belediyecilik hizmetleri yanında sosyal belediyeciliği de en güzel şekilde anlayacak ve uygulayabilecek isimler olmasına önem vereceğiz. Bu vasıflara sahip milletimizin gönlünde karşılığı olan ve AK Parti'nin değerleriyle çelişmeyen her isim bizim için makbuldür."