Dekor aynı,insanlar aynı,yalanlar aynı

“Bu yazıyı, Uğur Mumcu’nun geçmiş yıllardaki bir anma töreni sonrasında kaleme almıştım… İnsanlar aynı, dekor aynı, yalanlar aynı olduğu için tekrar yayınlıyoruz…

CHP’li Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyeleri, Uğur Mumcu’nun katledilmesinin yıldönümünü ayrı ayrı andılar. Daha doğrusu, Uğur Mumcu’nun katledilmesini politik arenede kullandılar. Uğur Mumcu, kendi ideolojisi içerisinde son derece tutarlı, kendisini sol Kemalist olarak tanımlayan vatansever bir aydındı. Yakup Kadri ve Kemal Tahir’in kadro hareketinin son temsilcisi olan Mumcu, seküler, her türlü dini cemaatten arınmış Ulus-Devlet taraftarıydı. Kürtçülere ve mezhepçiliğe karşıydı. PKK’nın başındaki katil, Merdan Yanardağ’ın genel yayın yönetmenliğini yaptığı Özgür Gündem gazetesinde müstear isimle yazdığı yazılarla Uğur Mumcu’yu nasıl tehdit ettiği hala hafızalarımızda.

Uğur Mumcu’nun izinde olduğunu söyleyen Tepebaşı Ahmet Ataç’a bakalım. Çok profesyonel düşünülmüş. Anma programını gündeme taşımak için klas ve tanınmış isimler kullanmış. Mumcu, Kürtçü-faşist ve bölücü PKK’nın temsilcilerinin 1991 yılında yapılan seçimlerde SHP listelerinden TBMM’ye taşınmasına muhalefet etmişti. PKK hakkında sert yazılar kaleme alırdı. Uğur Mumcu’nun izinde olduğu söyleyen Ahmet Ataç, milletvekili listesi Kandil’den belirlenen HDP’ye açık açık oy isteyerek mi onun izinden gitmiş oluyor?

Mumcu, dini cemaatlerin devlet organizasyonunda yer almasına şiddetle karşı çıkardı. Laik Cumhuriyeti tekrar getirecek olan Ahmet Ataç’a bakalım. Yıllarca Almanya’da yaşamış olan Eskişehirli Zekai Işın, isimli kişi içerisinde bulunduğu dini yapı hakkında kitap yazdı. Kitabın adı “Süleymancılık: Cemaate Adanmış 40 Yıllık Hüsran”. Işın, kitabında Ahmet Ataç’a ziyarete gittiklerini, İstanbul seçimleri için yardım etmek istediklerini ve Ataç’ın da kendilerine yardım ettiğini yazıyor. Bu kitap piyasada ve hiçbir tekzip almadı. Sağ partilerin dini cemaatlerle ilişkisine ağır eleştiriler getiren Uğur Mumcu’nun ilkelerini takip eden Ahmet Ataç, dini cemaatlerle çok güzel iş tutabiliyor ise bu nasıl bir ilkesizlik? Ataç’a sorsanız, politik çıkar amaçlı olduğunu söyleyecektir.

Diğer yandan, kendileriyle politik çıkar için iş tutan Ahmet Ataç’a yaltaklanan dini yapılar ve onların meslek örgütleri ne demeli? Her iki kesim de politik çıkar ve menfaat için birbirleriyle iş tutabildiğine göre, ilke ve tutarlılık açısından hiçbir farkları yok.

Tepebaşı Belediyesi’nin Uğur Mumcu’yu şık bir salon ve klas insanlarla anmasını baz alırsanız, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un kendine yakışan şekilde “Pide Salonu” önünde Uğur Mumcu’yu andığını görüyoruz.

Uğur Mumcu’nun katledildiği otomobili Eskişehir’e getiren gazeteci Can Hacıoğlu, otomobili pideci salonunun önünden kaldırmak için yıllardır mücadele ediyor. Bu durum, o otomobili oraya koyan Kazım Kurt ile sokaklarda kadın döven, içkili meyhanelerde kafayı bulunca gazetecilere saldıran yoldaşlarının umurunda değil.

Rahmetli Uğur Mumcu’nun kanının, bedeninden ayrılan parçaların yapıştığı otomobili al, pideci salonunun önüne koy. Her sene Uğur Mumcu’yu anmak için orada toplan. Yoldaş Başkan Kazım Kurt ve eş başkan yoldaş özel müdürün vizyonları ve kalibreleri bu...

Kazım Kurt ve çakma sosyalist yoldaşlarının bu kaliteleriyle “Kaşarlı-peynirli pidenizi Uğur Mumcu’nun hayatını kaybettiği otomobil manzarasında yemek ister misiniz?” diye reklam vermelerine şaşırıyorum. Bir insanın parçalanarak can verdiği otomobilin önünde evlenme törenine izin veren kafadan ve kalitesizlikten her şeyi beklememiz gerekiyor.

Yoldaş Başkan Kurt’un çakma sosyalist zengin yoldaşları, anma töreniyle ilgili sosyal medyalarından paylaşımlar yapıyorlar. Çakma yoldaşlar, savunduğunuz ideolojiye ve geçmişinize sahip çıkın. CHP’nin arkasına sığınmayın. “Lice’de direniş var” sözünün tek bir çıkarımı vardır. Bu sözü söyleyenlere göre PKK, işgalci Türk Ordusuna karşı direniyordur. Bu sözü söyleyenin bölücü ve Kürtçü-faşist PKK’nın düşmanı Uğur Mumcu’yu anma töreninde ne işi olabilir? Dürüst ve samimi olun…”