Eski Otogarı Ş’apalım mı?

Eskişehir in kanayan yarası: Eski otogar alanı. Eskişehir’in kıymetlisi.
Eskişehir’in göbeğindeki mezbelelik.
Çağdaş Avrupa kentine yakışmayan görüntüler. Kılıçdaroğlu ve yarenleri buraları görememiş anlaşılan.
‘Eyvah’ der biz neler söylemişiz. Yoksa, Avrupa kenti lafını söyleyemezdi..
****
Herkesin gözü olduğu bir alan. Mülkiyetinin % 92’si emekli sandığına aitti. İhale ile birkaç kez satışa çıkartılmıştı… % 8 ‘i büyükşehir belediyesine aitti.. Bu alan Cemalettin Sarar tarafından alındı.

Almadan önce akıl danelerine danıştı. Kendisine denildi ki: “Aman efendim burayı kaçırmayalım…” Burası Eskişehir’in göz bebeği. Plazalar, alışveriş merkezi yaparız. Büyük paralar kazanırız.
Sarar’ın bu alandan önemli beklentileri vardı. Öyle ya. İş dünyasının en önemli sermayeye sahip iş adamı… Eskişehir’i kendi malı gibi görüyordu. İstediği yeri o almalıydı. İstediği imar plan değişiklikleri derhal yerine getirilmeliydi..  Böyleydi..

Fırsatçılık akımının bütün özelliğini temsil ediyordu sanki... Nereden biliyorsun? Konuşmalarında; ‘şu kadar insan çalıştırıyorum. Şu kadar kişiye ekmek veriyorum’ sözlerini sıkça kullanmıştır…
Sanki lütufta bulunuyor…
Yanında çalışan işçiler emeklerini ucuza satıyorlar. Sende ucuz emek sömürüsü ile zenginleştirilmişsin… Sigorta ve tazminat meselelerine girmek istemiyorum…

Cemalettin Sarar iş adamından öte “rantçı” zihniyete sahip bir kişilik… “Ticaret odası başkanlığında ne yapmış?” diye sorarlar adama. Sonra sararıp solarsın…

Otogar ihalesi birkaç kez yapıldı,  iptal edildi. Milletvekili AK Partili Fahri Keskin buranın ucuza gitmemesi için çok çetin mücadele etmişti. Kamuoyu takdirine mazhar olmuştu.
Kısacası, ‘hap yap para kap’ anlayışının önüne geçmişti.
Yok, öyle alan da kaçan mı?
Şimdilerde Van kedisi gibi miyavlamalar başladı.

Bu şehre yatırım yapmayacakmış? Ne yatırımı yahu, toplam yatırım miktarı, aldığın teşvikler ve sigorta meselelerine girersen bu işin altından çıkamazsın. İbretle takip edenlerin başında geliyorum.
Ey Sarar!
İşi oralara sakın getirme. Sümerbank’ın özelleştirilmesi gündeme gelir. Bu bölgenin değer artışının ne olduğu hesaplanır. Güncelleştirilmiş şekliyle... Ben hesapladım. Bugünkü değerle iki ton altın!

Allah versin. Şark kurnazlığı yapma… O günlerde sık sık, Unakıtan’ın çevresinde nasıl tavaf ettiğini herkes biliyor!
Bu yeri almadan önce beklentiniz neydi, onu da dürüstçe açıklayın!

İhaleye girmeden önce fizibilite çalışmaları yaptırdınız mı, hayalleriniz neydi? Ne bekliyordunuz, ne oldu?
İşin gerçeği; beklentileriniz istediğiniz gibi gerçekleşmedi.
Defalarca Yılmaz hocayla görüştünüz. Hoca sizlere yol gösterdi. Lakin, sizde o vizyon olmadığı için algılayamadınız; el altından, hocayı eleştiren göndermelerde de bulundunuz… Niye aldın? Hesabını ona göre yapacaktın! Neymiş efendim, bir ton altın parası vermiş.
Söylenecek laf mı bu?
Yahu kardeşim sen de altın madeni mi vardı?

Allah’ım sen akıl, fikir ver ! Aklıselim olanları dost eyle! Kimisine akıl verir para vermezsin; kimisine para verir akıl vermezsin!

Ticaret yapmak istemişsin. Evdeki hesap çarşıya uymamış. Danışman olarak, sana akıl hocalığı yapanlar seni yanlış yönlendirmiş veya ucuzcu, bilgisiz, birikimsiz danışmandan danışmanlık bilgileri almışsın. Hocayla görüştüklerini, neler istediğini, hocanın sana söylediklerini sen biliyorsun. Ne karın ağrın var ki?
Hoca senin parseline özel imar plan değişikleri yapmadı… Hem de kaç kez!
Sonra?
Şimdi kalkıp temcit pilavı gibi aynı palavraları söylemeyin. Sen bu kafayla buraya kazma falan vuramazsın. Sen bu kafayla yatırımcı da bulamazsın. Kimse seninle ne iş ortaklığı yapar, ne de iş tutar. Çünkü çok miyavlıyorsun…

Özgürün medyasında gastecilere istediğin masalları anlatabilirsin. Sorun yok. Sorun yoksa, senin için sorun var demektir…

Bilmem anlatabildim mi?
İlk önce ne yapman gerektiğini çok iyi bileceksin. İmitasyon teşrifatçılık yapan danışmanlarla bu işin olmayacağını, yaşamın pratiğinde anlaman lazım. Dinlediklerini anlayabiliyorsan mesele yok…
Anladın mı?
Anladıysan mesele yok.
Allah daha nice tonlarca altın nasip etsin. İnşallah zekatlarını vermiş olursun?

Eski Otogarı ş’apmayalım, “ş’aptır”mayalım beyler!..